İlkokul, cocuk icin yepyeni bir sosyal cevredir. Okulda cocuğun tanımadığı diğer cocuklarla ve oğretmenlerle karşılaşması, başarmak zorunda olduğu oğrenim gorevleri ve uyması gereken kuralların olması,cocuğun bu yeni cevreye uyum sağlamasında gucluklerle karşılaşmasına neden olur.
Okul, hem toplumun bir parcası, hem de kendi başına bir toplumdur. Tıpkı aile gibi, okul da hem toplumun adına, hem de kendisi bir toplum olarak kendi adına, oğrencinin sosyalleşmesinde onemli gorevler yuklenmiştir. Okula başlama yepyeni bir dunyanın başlangıcı olması nedeniyle, cocuklarda farklı birtakım tavırların oluşmasına neden olur. Bir kısmı ozel bir ilgiye gereksinme duyarken, diğerleri ise aynı ilgiye gerek duymayabilir
Okul fobisi uzerine ilk araştırmalar 1930’lu yıllarda yapılmıştır. İlk araştırmalarla birlikte okuldan kacan cocuklarla, okuldan korkan ve okula gitmek istemeyen cocuklar arasında belirgin farklıklar ortaya cıkmıştır.
Okul fobisi kuvvetli endişe nedeniyle cocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz gorunmesidir. Okul fobisi olan cocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir bicimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye calışır, bu nedenle kendilerini evde tutmaları yolunda anne babalarını ikna etmeye calışan cocuklardır.
Okul fobisi olan cocukların mide bulantısı, karın ya da baş ağrısı şeklindeki bedensel şikÂyetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz gorulmekte ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de kaybolmaktadır. Eğer cocuklara okula oğleden sonra gitmeleri onerilirse, aynı tur şikÂyetlerinin bir saat icinde yinelendiği gorulur. Kendilerine o gun icin okula gonderilmeyecekleri konu­sunda soz verilirse, ertesi gun belirtilerin yeniden ortaya cıktığı gorulur. Eğer anne-baba bir hafta sureyle cocuğun okulu unutmasına karar verirlerse cocuğun bir sonraki pazartesine kadar sağlığının yerinde olduğu gorulur. Hafta sonlan genellikle okul fobisi olan cocuklar icin aktif olabildikleri ve okul baskısı olmaksızın diledikleri bicimde eğlenebildikleri icin en sevilen donemdir
Okul fobisi olan cocuk, değişik zamanlarda okula anne ve babasının bilgisiyle gitmez ve evde kalır. Cocuğun okula gitmemesinin temelinde başarısızlık korkusu ve sınıf icinde aktif olamama endişesi bulunur. Okul fobisi olan cocuklar, evde mutlu ve neşelidirler. Bu cocukların okul başarıları orta duzeydedir.
Okul fobisinde gercek sebep, anneden ayrılma korkusu ve anksiyetesidir. Okul fobisi daha ziyade cocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı verdiği bir ceşit ayrılma korkusuna bağlı olarak gelişen tepkidir. Başka bir deyişle okul korkusunu ortaya cıkaran etkenler ne olursa olsun kaynağı genellikle anneden ayrılma korkusudur
Hersov’ un yapmış olduğu bir araştırmada; okul fobisi olan cocukların, duygusal problemli ailelerden gelmekte oldukları, cocukluğunun daha az sıklıkla anne yoksunluğu yaşadıkları, pasif, bağımlı ve aşırı korunmuş oldukları tespit edilmiştir
Kızlar, erkeklerden daha cok okul fobisine sahiptirler; Cunku kızlar korkuların’ kabul etmeye daha yatkındırlar ve bu genel olarak okul fobisinin başlangıc derecesinin daha da altındadır. Bazı araştırmacılar daha sert problemlerin buyuk cocuklarda daha fazla olduğunu duşunmektedirler. Dr. Pelcovlts’e gore, okul fobisinin genclerde kucuk cocuklardan daha fazla problem oluşturması muhtemeldir.
Diğer fobilerde olduğu gibi, okula girdikten sonra oluşan korkularda kalıtımsal ve yapısal etkenlerden cok psikolojik yaşantıların daha onemli bir yer tuttuğu gorulur
Araştırmacılar okulu red etme davranışının icerdiği 4 fonksiyonu tanımlamışlardır ve bu konuda bircok araştırma yapmışlardır. Tedavinin okulu red etme davranışları fonksiyonlarının icinde olacağını bulmuşlardır. Bu 4 fonksiyon aşağıdaki gibidir.
Okuldaki sosyal duruma olan isteksizlikten kacınma: Bu sınıflan­dırma okul duzeni icinde bir sosyal statu gostermede endişeli olan cocuklar icin uygundur. Sosyal fobilerin tanısal sınıflandırması da bu korkuları yaşayan cocuklara uygundur. Okulu red etme davranışı icin sunulan tedavi bu fonksiyonun daha bilişsel ve yapıcı olmasına katkıda bulunur.
Endişelerden kacınmayı, okul cevresi icinde bir uyarıcı oluşturur: Bu sınıflandırma okulu red etme davranışının okul duzeni icindeki rahatsız edici uyarıcılardan kacmasını sağlayan cocuklar icin uygundur. Bu ozel bir korkunun tanısal sınıflandırması ile oldukca tutarlıdır.
Zevkli aktivitelerle uğraşmaya fırsat tanımak. Bu sınıflandırma o kulu red etme davranışının, somut destekleyiciler tarafından sağlandığı cocuklar icindir. Ornek; arkadaşlarıyla birlikte zevkli aktivitelerle uğraşmak. Buradaki okulu red etme davranışı okulu asma ile ilgilidir. Bu tip vakalar icin davranışsal kontrat tedavi icin onerilir.
Ana (temel) bakıcılar ile zaman edinme: Bu sınıflandırma ise, istedikleri kadar ailesiyle veya diğer ana bakıcıları ile geciren cocuklar ile ilgilidir, tanısal sınıflandırma ve depresyon bu tip cocuklar icin uygundur
Okulun kabul etmediği davranışlarla ilgilenen oğrencilerin bircoğu, anti sosyal davranış, ickiye duşkunluk, korku, depresyon, ice dışa yonelik bircok uzuntuleri iceren zorlukla karşı karşıyadır
Klinik Gorunumler:
Okul fobisinde iki ana eğilim karşılıklı rol oynar;
Okul ile ilişkili kacınma davranışları
Rahat ve guvenliği sağlayacak durumları aktif arama.
Okul fobisi aşağıdaki tarzlarda gozlenebilmektedir;
Okul gitme oncesi anlaşılmaz şikÂyetler veya okula gitmede isteksizlik, yalvarma, kapışma ve cezalandırmaya rağmen okula gitmeyi red etme.
Okula gitmek icin evden ayrılma vakti geldiğinde, aşırı anksiyetenin ve panik bulgularının gozlenmesi. Cocuk sıklıkla okulda tutulamaz veya yarı yolda geri doner. Anne-baba cocuğu okula goturduğu zaman, ayrılık anı dramatik bir tabloyu andırır.
Erkek ve kız cocuklar eşit oranda etkilenir. Buna karşın ergenlik oncesi ayrılık semptomları kızlarda daha sık gozlenir.
Bu cocuklarda okula devam etmek icin ortalama zek seviyesi (IQ) kontrol gruplarıyla eşit veya beklenenden daha iyi olması ile karakterizedir.
Orta seviyeli ailelerde daha yaygındır.
Bu cocukların annelerinin 1/5’i bir psikiyatrik bozukluğa sahiptir. Bunlar, anksiyete veya depresif niteliktedir.
Kucuk cocuklarda akut başlangıclı oluşur. Fakat daha buyuk cocuk ve ergenlerde sıklıkla daha sinsi başlangıclıdır. Ayrılma anksiyete bozukluğu, ergenlik oncesi donemdeki cocuklarda en sık oluşur.
Kaza, hastalık veya ameliyat gecirme, kamp veya okul icin ilk kez evden ayrılma, okul arkadaşının gidişi veya kaybı, cocuğun bağlı olduğu akrabaların hastalığı veya olumudur. Bu olaylar cocukta tehdit oluşturur ve anksiyete acığa cıkarır.
Ergenlerde ve yaşı buyuk cocuklarda başlangıc daha goreceli olabilir. Ev dışındaki arkadaş grup aktivitelerine katılımında azalmayla birliktedir. Cocuk annesine yapışıp ve onu kontrol etmeye calışabi­lir, direngen ve munakaşacı bir yapı alabilir. Bu yaş grubu yakın muayene edildiğinde, depresif semptomlar, diğer davranış problemleri veya nadiren bir psikotik hastalık gosterebilir.
Semptomlar; iştahsızlık, bulantı, kusma, bayılma, baş ağrısı, karın ağrısı, anlaşılmaz halsizlik, daire, vucut ağrıları ve taşikardi gibi somatik şikÂyetlerle maskelenebilir. ŞikÂyetler okul oncesi veya o kulda başlayabilir. Fakat eve gelmesini takiben semptomlar cabukca iyileşir. Okul reddi uzun sureli evde devamlı bakım goren kanserli cocuklarda da bildirilmiştir.
Okul korkusu coğunlukla sinirli bir oğretmen, sınavda başarısızlık korkusu, kabadayı bir arkadaştan korku gibi yuzeydeki bir nedenle acıklanır. Bunlar bazen gercekte doğrudur. Ancak genelde okul korkusu olarak yanlış adlandırılan bu korkunun kokeninde, duygusal ilişki kurduğu kimselerin veya kendisinin başına bir şey gelmesinde ve boylece kendisi icin cok onemli bu kişiden ayrılma korkusu vardır. Korku duygusu gercekte bir ayrılma anksiyetesidir. Okul cocuğu veya ergen normalde 24 aylık bebeklerin korku sunu yaşamaktadır.

[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]