Daha iyisi olmalıydı…
Daha iyisini yapabilirdin diyordu icinden bir ses sınav sonuclarının asılı olduğu panoya bakarken. Aslında 90 hic de fena bir not değildi taa ki sınıfta ondan yuksek not alanı gorunceye kadar. Ondan yuksek alanları gorduğunde aldığı 90'ın hicbir anlamı kalmazdı . daha cok calışmalıydım dedi kendi kendine. Her sınav sonucunda aynı şeyi yapardı once kendi notuna sonra diğerlerinin notuna şoyle bir goz atardı. Sınıftaki en yuksek notun sahibi olduğunda icinde bir şeyler boburlenirken başka bir şey neden 100 değil diye de icini kemirmez değildi hani. 100 aldığında ne olurdu sanki o zamanda alamadığı 100'ler kafasının icine corekleniverirdi. Sadece okulda mı sporda arkadaşları arasında ozel hayatında hep en iyi olmalıydı. Herkese gore en iyi. En guzel kız onun sevgilisi olmalıydı, spor yapıyorsa en hızlı koşan olmalıydı, arkadaşları arasında en populer olan olmalıydı.yoksa yaptığı hicbirşey zevk vermez zevk vermediği icin yapmak o kadar zorlaşırdı ki artık nefret ederdi. Hayatının her koşesine –meli-, -malılar eklenmişti.
Peki şimdi aklınıza kimler geldi? Bu size bir şeyleri hatırlattı mı? Ya da kendinizden bir parca bir şeyler bulmuşsunuzdur belki de!
En iyisini yapma, en iyisi olma arzusunun cok iyi bir şey olduğu duşunulur hep… O zihinlerde ucuşan bir yere sığdırılamayan MUKEMMELLİK. Hep daha iyisi en iyisi, her şeyi en guzel yapan, tek yapan. Zaman icinde ne kadar yorduğu, tukettiği sonu olmayan hedeflenen ancak hedefin ne olduğu belli olmayan sonsuzluğa koşmak demek olduğunu kac kişi fark edebiliyor. Hedeflenen ama ortada hedefin olmadığı…
Nedir bu mukemmeliyetcilik?
Mukemmeliyetcilik temel de kendinden ya da diğerlerinden beklenen gercek dışı yuksek standartlardır. Ne kadar soyut ve muğlak bir kavramdır mukemmellik. Kime, neye, hangi duruma gore. Mukemmel olmayı hayattaki tek amacı haline getiren bir kişi kime gore mukemmel olacak. Yada hangi alanda. Her alanda imkansız olan en iyi olma cabasıyla tum gucunu tuketip cokuntuye uğramayacak mı? Ve bunlarla başa cıkabilmek icin uyumsuz davranış oruntulerine başvurmayacak mı?
Maksim Gorki'nin dediği gibi “Yaşam, insanların bastıramadıkları daha iyiye ulaşma istekleri yuzunden hep yeterince kotu olacaktır.” Aslında hepimiz o standartlar nedeniyle hayatımızı olduğundan daha da kotuleştirmiyor muyuz? Tabii ki hepimizin icinde kendimizi gercekleştirme gudusu vardır. Maslow İhtiyaclar Hiyerarşisi'nde piramitin en ust katmanında “Kendini gercekleştirme gereksinimi” vardır. Kendini gercekleştirmek, var olan potansiyel ve enerjisini tumuyle yaşama gecirmek ve “olabileceği” insanın butunu “olmaya” calışmaktır. Ancak fark ettiyseniz var olan potansiyel demektedir. Kişinin kendisini olduğu gibi butunu ile kabullenmesidir. O zaman ben surekli standartlarımı zorluyor hatta varolmayan standartları kendime dayatıyor ve bulunduğum durumun tadını sadece cok kısa, anlık cıkarabiliyor ve onun da anlamını kolayca tuketiyorsam, hep daha iyisi olabilirdi diyor ve hemen daha ust noktaya gozumu ceviriyorsam kendimi olduğum gibi kabulleniyorum diyebilir miyim? Kesinlikle hayır aksine kendimi kabullenmemek icin elimden geleni yapıyorum demektir.
Bu davranış, duşunce ve tutumların sağlıksız olduğunu kabullenmenin cok da hoşa gideceğini soyleyemem. Hayatımızı zindana ceviren bu yuksek standartlardan vazgecmek sanıldığı kadar kolay da değildir.
Razı olmak işte en iyi olmaktan vazgecen insanların dilinde dolaşan tek sozcuk. İcinde neler barındırır razı olmak. Kotunun iyisi, bulunduğun duruma katlanmak, sanki cıkılması gereken ancak yapılamayınca boyun eğilen bir durumdur razı olma hali. İşte en yuksek olamadığında en iyisi razı olmaktır değil mi?
Gelin kendinize razı gosterip katlanmaktansa kabullenmek, olduğu gibi gormek icin bir adım atın. Başarılarınızın elinizdekilerin tadını bugun icin doyasıya cıkarın.

Psk. Nilufer YALINCETİN
www.antalyapsikolog.biz

[h=2]Balıkesir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]