CAĞA AYAK UYDURMAK TEMEL ŞART!
Gunumuzde, cağa ayak uyduran insan, ‘mutlu insan’ olarak değerlendiriliyor. Cağı yakalayamayanlar ise hem kendileriyle hem de cevreleriyle catışmaktan kurtulamıyor. “Eskiden koyde yaşayan ve omrunu 20 kilometrekarelik alanda geciren insan da kendince mutluydu” diyen Prof. Dr. Ozkan; bunun, bu kişilerin başka dunyaları tanımamasından ve farkındalıklarının az olmasından kaynaklandığını soyluyor. Ozkan’a gore, farkındalığın coğalması hem mutluluğu hem de mutsuzluğu artırıyor. Gunumuz insanı cok fazla uyaranla karşılaşıyor. Alışılmadık, tanınmayan ve nasıl başa cıkılacağı bilinmeyen uyaranlar şokların yaşanmasına neden oluyor. Televizyonda dunyanın her yerindeki gelişmeleri izleyen, bilgiye ve teknolojik cağa anında uyum sağlama kabiliyeti olan insan sorunlarla daha kolay baş ederken, bir diğeri yuklerin ve sorunların ustesinden gelemediği icin ağırlıkların altında ezilmekten kurtulamıyor.
GERCEĞİ VE İLLUZYONU AYIRMAK ŞART!
“Yerleşik duzenin hÂkim olduğu donemde mutluluk aile tarafından sunulurdu” diyen Prof. Dr. Ozkan, o donemde bireyin on planda olmadığını, kişi icin doğru, yanlış ve sağlıklı olan her şeyin kalıplar halinde cizildiğini soyluyor. Eskiden insanoğlu kendisiyle hesaplaşmaz ve yuzleşme ihtiyacı duymazken, gunumuz insanı bireyselleşmesiyle dikkat cekiyor. Bireyselleşme arttıkca insanın kendisiyle yuzleşmesi de artıyor. Bu durum hem sorun hem de gercek mutlulukanlamına geliyor. İnsanın kendini keşfetmesi bireyselleşmeyi getiriyor ve var oluşuyla yuzleşen insan diğerlerinden ayrışıyor. Boylelikle insanoğlu icinde bulunduğu toplumu ve kendisini; oğretilerden, dogmalardan ve kalıplardan bağımsız algılamaya başlıyor. Prof. Dr. Ozkan gercek mutluluğu illuzyon mutluluklardan ayırmanın şart olduğunu soyluyor. Yoresel ve toresel mutluluğun yerini bilgi cağında evrensel mutluluğun aldığını belirten Ozkan, “Kendi alanlarının evrenselini yakalayan insanlar ve bu tur meslek gruplarında calışanlar daha mutlu oluyor” diyor. Kalıpcı ve dogmatik duşunenlerin mutlu olmaları ise pek mumkun gorulmuyor. Ozkan, Turklerin donuşumu gercekleştirme kabiliyeti olan bir toplum ozelliği gosterdiğinin altını ciziyor ve ekliyor: “Turklerin sentez yapma kabiliyeti yuksek. Turkler hem geldikleri kulturun koklerini taşıyor hem yaşadıkları coğrafyanın kulturunu sentezliyor hem de evrensel kultur değerlerine uyum gosteriyor. Bu durum, uyum sağlama becerilerinden kaynaklanıyor.”
BİLİNCALTINDAKİ KALIPLAR DEĞİŞMELİ
Prof. Dr. Ozkan, mutsuz olduklarını soyleyerek kendisine başvuran pek cok kişiyle yaptığı goruşmelerin sonucunda, bu kişilerin o kadar da mutsuz olmadıklarını fark ettiklerini soyluyor. “Mutlu olmadığını duşunen kişilerin ya mutluluk anlayışlarında sorun var ya da bu kişiler tembel” diyen Ozkan, kişinin once mutluluğun ne olduğunu ortaya koyması, sonra da buna ulaşmak icin mucadele etmesi gerektiğine dikkat cekiyor. İnsanların hayata ve kendilerine bakışlarıyla ilgili yanlışları da mutsuzluğu tırmandırıyor. Bunu bir ornekle acıklayan Ozkan, “Dayağın cennetten cıkma olduğuna inanan birinin beynine ve bilincaltına yanlış kalıplar yerleşiyor ve bunun değiştirilmesi gerekiyor” diyor. Mutluluk; caba, emek, mucadele, oğrenme, iletişim, paylaşım ve adaptasyon sonucunda elde ediliyor.
MUTSUZLUKLAR TEMBELLİKLE BESLENİR
“MUTSUZLUK genetik midir?” sorusuna, “Bazıları hep mutsuzdur” yanıtını veren Prof. Dr. Sedat Ozkan, bunun bir kişilik ozelliği olduğunu soyluyor ve mutsuz olan kişilerin genellikle tembellikle beslendiklerine dikkat cekiyor. “Hayatı surekli mutsuzluktan yakınarak gecirmek yaşamsal bir masturbasyondur” diyen Prof. Dr. Ozkan, kişinin kendisiyle ve mutsuzluklarıyla yuzleşmesinin atılması gereken en onemli adım olduğunu soyluyor. Mutlu olmanın oğrenilebileceğine dikkat ceken Ozkan, “Kişi kendisini mutsuz eden gerceklerle ve kendisiyle yuzleşmeli. Değiştirebileceği şeyleri değiştirmeli, değiştiremeyeceklerini ise olduğu gibi kabullenmeyi oğrenmeli” diyor.
TAKINTILI KiŞiLiK YAPISI MUTLULUĞA ENGEL TAKINTILI
kişilik yapısı da mutluluğun onunde engel oluşturabiliyor. Prof. Dr. Sedat Ozkan, “Bu durumda, bu kişilik ozelliği değiştirilmeli ve kişinin kendini doğru ifade etmesine yardımcı olunmalı” diyor. Bu noktada; yetişme şekli ve cocukluk deneyimleri on plana cıkıyor. Cocukluk donemindeki travmaların, kişide farkında olmadan yerleşik kalıplar yaratabildiğini belirten Prof. Dr. Ozkan, “Orneğin ucuz capkınlık yapan ve şiddet uygulayan bir baba modeliyle buyuyen kız cocuğunun kafasında erkeklere ilişkin bir kalıp oluşuyor. Bu sorunun giderilmesi icin travmanın etki ve uzantılarının tum yonleriyle ele alınması oneriliyor” diyor.
MUTSUZLUK NEDENLERİ
Yerleşik davranışlar
Yanlış eğitim
Olumsuz yaşam deneyimleri
Gecmişteki travmalar
Hayata bakış acısındaki yanlışlıklar
Bireysel duşunme kapasitesinin azlığı
Onyargılar
Kendini ifade edememe
Oğrenme ve keşfetme merakının azlığı
Cağa ve yeni durumlara adapte olamama
Paylaşamama
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Mutluluğun şifresi
Sağlık0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Mutluluğun şifresi