Kendinizden başlayarak etrafınızdaki insanlara şoyle bir bakın... Hayatın her gun ne kadar hızla ve kesintisiz aktığını, insanların surekli olarak bir yerlere yetişmek icin nasıl da koşturduklarını, adeta hayatla bir yarış icinde olduklarını goreceksiniz. Bu koşuşturma icerisinde neler kazanır bir insan, neler kaybeder? Hırslar, hedefler, arzular, yabancılaşmayı, yalnızlaşmayı, yıpranmayı getirmez mi beraberinde? Peki, her insanın amacı mutlu olmak değil midir ozunde? Hepimiz mutlu olmak icin cabalamaz mıyız? Oyleyse tum cabamızın, uğraşımızın bizi daha mutlu etmesini beklerken daha da mı uzak duşuyoruz bizi mutlu eden her şeyden? Nelerin bizi mutlu ettiğini biliyor muyuz gercekten? Gercek mutluluk nedir, biliyor muyuz ya da gercekten mutlu muyuz?
Mutluluk goreceli bir kavramdır. Kimisi icin sağlıklı olmak, iyi bir eğitim almak, iyi bir işe ya da iyi bir eşe sahip olmakken, kimisi icinse mutluluğun anlamı cok para kazanmak, bol bol tatile cıkmak olabilir. Yapılan araştırmalar, mutlu olmak icin en belirleyici faktorun tutumlarımız olduğunu gosteriyor. Olumlu tutuma sahip bir kişi hayattaki belirsizliklere ve olumsuzluklara karşı daha toleranslı oluyor ve engelleyemediği olaylara karşı direnip catışmaya girmek yerine kabullenici bir yaklaşım sergiliyor. Unutmamalıyız ki, savaştığımız, mucadele icine girdiğimiz her durumda mağlup olma ihtimalimiz artıyor. Savaşmak yerine mevcut durumu değerlendirmeli, icinde bulunduğumuz durumdan hoşnut olmasak bile eğer duruma mudahale etme gucumuz yoksa kabullenici bir tutum sergileyip, bu durumla yaşamayı oğreniyor olmamız gerekir. Boyle bir tutum icerisinde olmak, yeni duruma daha cabuk adapte olmamıza, gunluk hayatımız sekteye uğramadan sorumluluklarımızı yerine getirmemize, ihtiyaclarımızı karşılayabilmemize ozetle yaşamımıza devam edebilmemize anlamlı bir katkı sağlar.
Olumlu bir tutum sergilememizin onem kazandığı kritik donemler, hayatımızda değişim yaşamak durumunda kaldığımız donemlerdir. Daha acık bir deyişle, stres oluşumunu tetikleyen durumların her zaman olumsuz olması gerekmez, farklı olması yeterlidir cunku farklı olan olumsuz olmasa bile yenidir, yabancıdır ve zorlayıcı bir etkiye sahiptir. Daha net olması amacıyla ornek vermek gerekirse, sevdiğimiz birinin hastalanması ya da vefatı hepimiz icin ne kadar guclu bir stres faktoruyse, evlenmek ya da terfi etmek de aynı olcude olmasa bile icinde değişimi barındırdığı icin uzerimizde stres yaratması sebebiyle onemli birer stres faktoru olarak kabul edilirler. Dolayısıyla bazen eğitim amacıyla ya da işimizdeki terfi nedeniyle ayrı bir şehir/ulkeye yerleşebiliriz, evlilik kararı alabiliriz, yeni bir kurs ya da okula başlayabiliriz ya da yeni bir iş teklifini değerlendirebiliriz. Tum bu olası durumlar, gercekleşmesini arzuladığımız ve bizim icin heyecan verici durumlarken, yine aynı olaylar şuphesiz stres seviyemizi artırıcı etkiye de sahiptirler. Bu donemlerde her zamankinden daha olumlu ve yapıcı olmaya ihtiyacımız vardır. Olumlu bir tutum icerisinde olmak, bizim stres algımızı azaltırken, değişimin getirdiği zorlanma hissi ile başa cıkmamıza da yardımcı olur. Boylece hayatımızdaki bu yeni durum ve değişimin barındırdığı fırsatları fark edebilir ve değerlendirebiliriz.
Bazen bazı kişiler goruruz, şanslı olduklarını duşunuruz, işleri hep rast gider. Bu noktada bir soru belirir kafamızda, acaba bu insanlar gercekten başkalarından daha mı şanslıdırlar yoksa şanslarını kendileri mi yaratırlar? Sık sık birbiri yerine kullanılsa da talih ve şans arasındaki ince cizgi işte burada devreye girer. Talih, bir olayın sonucunu değiştirmenin elimizde olduğu durumlardır ve talihli insanlar fırsatları, şans diye nitelendirebileceğimiz durumları en iyi şekilde değerlendirirler. Bu insanlar geleceğe umutla bakan, olumlu beklentiler icerisinde olan, iyimser kişilerdir. Bu kişilere baktığınızda, iclerinde bulundukları durumlardan olumsuzluklar olsa bile şikÂyet etmediklerini fark edersiniz, onsezileri gelişmiştir ve ileri goruşludurler. İşte bu sebeplerden dolayı, beklenmedik anlarda ya da ihtimalin duşuk olduğu zamanlarda guzel fırsatlar onlerine cıkar, ancak bu coğunlukla şans ya da bir tesaduften ote olumlu tutum, tavır ve beklentilerinin neticesinde geliştirdikleri kendi şanslarını yaratmış olmalarının bir sonucudur.
Yaşam icerisinde karşılaştığımız zorluklara ve ilişkilerimizde deneyimlediğimiz ceşitli olumsuzluklara karşı olumlu bir tutum sergileyebilmek icin, icinde bulunduğumuz durumun iyi taraflarını gorme eğilimi icerisinde olmak, pozitif ve mutlu bir insan olma yolunda iyi bir başlangıc olacaktır. İnsanoğlu doğası gereği olumsuza odaklanma eğilimdedir, kusurları guzelliklerden daha kolay fark eder, yapılan iyilikleri kolayca unutabilirken, hataları affetmez, ofke duygularını icinde taze tutar. Oysaki hayatımızın odağına her ne koyarsak birgun bizim gerceğimiz o olur cunku duygularımız, duşuncelerimiz, davranışlarımız hep o odak etrafında şekillenir. Sahip olduklarımıza karşı farkındalık geliştirmek, bizi hep olumlu bir tutuma ve odağa yaklaştırır. Guclu yonlerimizin, bizi besleyen kaynaklarımızın, yetkinlik ve yeteneklerimizin farkında olur ve bu yonlerimizi daha da guclendirme yonunde calışmalar yaparsak başarılı, hedeflerini gercekleştiren bir birey olmamız kacınılmazdır. Daha onceden de belirtildiği gibi, bircok insan genellikle gucsuz yonlerini guclendirme cabası icindedir, bu caba oyle on plandadır ki guclu yonlerimiz golgelenir, gelişemez ve yeteneklerimiz korelir. Oysaki tarih boyunca başarılarından cokca bahsedilen liderlere, devlet adamlarına, sanatcılara baktığımızda bu kişilerin başarılarını, belli yetkinliklerinin uzerine inşa ettiklerini goruruz. Kendimizden, guclu yonlerimizi daha da geliştirmek yerine, gelişmesi gereken zayıf yonlerimize odaklanıp her konuda, her alanda başarılı olmayı beklersek gercekci olmayan bir hedef uzerine gelecek planları kurmuş oluruz. Ne yazik ki bizden uzak duşen ve gercekci olmayan beklentiler sonucunda hayal kırıklığına uğramamız cok olası bir durumdur. Bazı anne ve babanın, cocuklarının başarılı oldukları dersleri ve on plana cıkan yeteneklerini daha da geliştirmelerini teşvik etmek yerine, başarısız oldukları derslerine yonelerek onları da başarılı bir seviyeye getirmeleri yonunde yonlendirdiklerini gozlemliyorum. Bu tutum da cocukların derslerden sıkılmalarına, zaman icerisinde guclu oldukları alanlardan da uzaklaşıp, sonuc olarak başarısız olmalarına neden olabiliyor. Bu nedenle, cocukların ilgi duydukları, yatkın ve başarılı oldukları alanları gozlemleyip bu alanlarda kendilerini geliştirmeleri yonunde teşvik edersek ileride sevecekleri ve başarıyla icra edecekleri mesleklere yonlenmelerine katkı sağlamış oluruz.
Ozet olarak, mutlu olmak icin cok buyuk hayallerin peşinden koşmamız, cok zengin ya da cok guzel olmamız gerekmiyor. Mutluluğa dair pırıltılar tam da bircok sıkıntıyla, olumsuzlukla dolu olduğunu duşunduğumuz hayatımızın icinde gizli. Bu pırıltıları fark edebilmek, cıkarıp hayatımızın ortasına koymak bizim elimizde. Olumlu bir tutumla yuzumuzu iyi ve guzel olana donmek, hem kendimize hem de başkalarına karşı yeri geldiğinde affedici ve kontrolumuzun olmadığı olumsuz durumlara karşı da kabullenici olabilmek, mutlu olabilmemiz icin onem vermemiz gereken noktalardan bazılarıdır. Guclu yonlerimizi fark edip, bu yonlerimizi daha on planda tutabileceğimiz işlere yonelmemiz yine bizi başarıya goturecek yollar arasındadır. Tum bunları hayatımızda uygulamaya başladığımızda hayatın icerisinde gizli kalmış pırıltıları fark etmeye başlayacak ve coğu zaman cok uzakta olduğunu duşunduğumuz mutluluğa da biraz daha yaklaşmış olacağız. Yeter ki o pırıltılara yuzumuzu donelim ve yuzumuzden gulumsemeyi hic eksik etmeyelim.
Hayatınızdaki kucuk pırıltıların buyuk mutluluklara donuşmesi dileğiyle...
Uzm. Psk. Mehtap Hisar.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Mutluluğa dair...
Sağlık0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Mutluluğa dair...