Mutlu cocukların 10 vazgecilmez ihtiyacı | 3. BeceriHepimizin en temel ihtiyaclarından biridir kendimizi becerikli, yetkin, işe yarar hissetme ve hatta başkalarına katkıda bulunma ihtiyacı.

Cocuklarımız icin de aynı şey gecerli.

Mumkun olduğunca cok kendi işini gorebilen cocuk kendini guclu hisseder.

Kendini guclu hisseden cocuğun da ebeveynleriyle inatlaşması ve catışması icin cok daha az sebebi olur.

Bebekliklerinden itibaren yaşlarına uygun bir şekilde ve sabırla ne kadar cok onlara kendi işlerini gormeyi oğretirsek, o kadar kendilerini becerikli ve yetkin hissedeceklerdir, kendilerine olan guvenleri artacaktır.

Kendi kendine uyumak, kendi kendine yemek yemek, giyinmek, banyo yapmak, yatağını yapmak, yemek tabağını mutfağa goturmek, kendi odevini kendi yapması, sabah okula kendi hazırlanması, ayakkabısını bağlaması, restoranda kendi siparişini kendi vermesi gibi bizim desteğimizle beceri kazanabilecekleri o kadar cok alan var ki aslında, sadece fırsat vermemize ihtiyacları var, o kadar.

Diğer taraftan ne kadar istiyor gibi gorunsek de bunu yapmak ozellikle biz anneler icin hic kolay değil cunku “ne yapayım kıyamıyorum” yaklaşımının dışında bir de “kendim yaptığımda daha hızlı, kolay ve temiz oluyor” yaklaşımımız var.

Bunun en klasik orneği yemek konusundadır.

Cocuklarımıza biz kendimiz yedirmeyi tercih ederiz coğu zaman cunku onlerine telefondan, tabletten veya televizyondan film acıp, onlar izlerken biz yedirdiğimiz zaman hem etraf daha az kirlenir, hem daha hızlı yerler, hem de ne yediklerinin cok farkında olmadıkları icin daha az direncle yerler.

Bu şekilde anı kurtarırız belki ama cocuklarımızın gelişimleri acısından son derece onemli olan temel sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirme fırsatları olmaz.

Ozetle, gunluk hayat sorumluluklarımız ve telaşımız icinde cocuğumuzun bazı becerilerini geliştirmesini desteklemek zaman ve sabır istiyor, durust olalım bizim de her zaman bu zaman ve sabrımız olmuyor.

Ama hayatımızı mumkun olduğunca cocuğumuzun bu “kendi işini gorebilmeyi oğrenme” gelişim ihtiyacı etrafında elimizden geldiğince planlamaya calışırsak mutlaka faydası olacaktır inanıyorum.

Mesela cocuğunuzun kendi kendine giyinmeyi oğrenme donemindeyseniz, evden cıkmadan once onun giyinme surecine 5 dakika değil, 15-20 dakika ayırarak randevularınızı planlayabilirsiniz.

Diğer aktiviteler icin de yine benzer planlamalar yapılabilir.

Bunu yapmadığımızda aslında kendimizi farkında olmadan 2 şekilde sabote ediyoruz:
1.Cocuğumuzun kendi yapmayı oğrenebileceği şeyleri erteleyip biz yapmaya devam ettiğimizde, cocuğumuzun kendini “becerikli ve guclu” hissetme fırsatını elinden alıyoruz. Kendini guclu hissetmeyen cocuk da daha uyumsuz ve inatcı oluyor, gucunu bu şekilde hissetmeye calışıyor, yani donup dolaşıp yine bize patlıyor.
2.Cocuğumuzun kendi yapmayı oğrenebileceği şeyleri erteleyip biz yapmaya devam ettiğimizde, cocuk buyudukce bizim mudahalelerimiz azalacağına artarak buyumeye devam ediyor ve daha cok yoruluyoruz, sonra bunun icin cocuğumuza sinirlenip kızıyoruz, sonra da kotu hissediyoruz, yani yine kendimizi sabote ediyoruz.
Diyeceksiniz ki ama yapmıyor ki cocuğum, tabağını mutfağa goturmuyor, kendi yemiyor, kendi uyumuyor, veya soyluyorum restoranda dondurma siparişini kendi vermiyor, illa ben isteyeceğim onun icin...

Mecbur kaldığını hissettiği noktada yapacaktır bunları, ama biz once soyleyip sonra onları kurtarıp, tutarlı davranmadığımızda, cocuk bunu bildiği icin kendini zorlayıp becerisini geliştirmesi icin motivasyonu kalmıyor.

Orneğin, dondurmasını ancak kendi iletişim kurup sipariş verdiği noktada yiyebilir mesela, ama cekinip bu iletişimi kurmadığı zamanlarda da bunun doğal sonucu olarak yemeyebilir.

Bu bir ceza değil, davranışının doğal sonucu. Biz asla “kendin sipariş etmezsen, sana dondurma yok o zaman” demeyeceğiz ki. Bu bir nevi tehdit ve ceza olur, faydasız, cunku ic disiplin geliştirmiyor.

Veya “bak kendin ver siparişini, sana dondurma alacağım, hatta kendin yaparsan 2 top dondurma alacağım” da demeyeceğiz. Bu da bir nevi odul, ruşvet, faydasız cunku yine ic disiplin geliştirmiyor.

Bunu daha teşvik edici bir şekilde “kendi siparişini verecek kadar buyudun, yapabileceğine inanıyoruz, dondurma yemek istiyorsan kendin sipariş verebilirsin, biz de burada yanındayız” tarzı bir cumle kurarak, hem ona duyduğumuz guveni belirteceğiz, hem de cocuk elde etmek istediği sonuc icin emek vermesi ve sorumluluk alması gerektiğini oğrenecek.

Bu noktadan sonra denecek başka bir şey yok artık top onda, gerisi onun kararı. Her fırsatta bunu pratik etmeye devam ettikce hem kendine guveni, hem de sosyal becerileri gelişecek.

Benzer surecleri yine ceza veya odul cumleleri kurmadan başka yetkinliklerinin gelişmesi icin de yaratabiliriz, o kadar cok fırsat var ki eğer ararsak.

Elbette ihtiyacları olduğu noktada destek vereceğiz, yeri gelecek yardım edeceğiz, ama bunu yaparken otomatik yapmak yerine, şoyle bir tartıp duşunup, "acaba bunu şu an kendisi yapabilir mi, bunu ben yaparak bir gelişim fırsatını elinden mi alıyorum ve buna nasıl teşvik edebilirim” sorularını aklımızın bir kenarında tutarsak, bu işin de dengesi kurulur elbet.

İşin ozeti, evet cocuklara bir şeyler oğretmek, teşvik etmek, gunluk yaşam becerilerini geliştirmek icin destek vermek uğraş, sabır, zaman ve emek istiyor, orası kesin.

Ama ben bunu bir nevi yatırım olarak goruyorum.

Hem cocuğumuzun gelişimine ve ozguvenine yatırım, hem de cocuk bir kere bu beceriyi kaptıktan sonra bizim kendimize ayıracağımız zamana ve enerjiye yatırım.

[h=2]Ordu Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]