Mutlu birlikteliğin sırrıYuz yıllardır romantik ilişkiler uzerine şiirler, romanlar, şarkı sozleri, film senaryoları ve tiyatro oyunları yazılıyor. Aynı zamanda aşkı ve sevgiyi anlamaya ve tanımlamaya calışıyoruz. Aşk, sevgi gibi duyguları birkac cumleyle kalıplaştırmak istiyoruz. O kalıplara inanarak hayatımıza yon vereceğimizi duşunuyoruz. Karşımıza cıkan alternatifler arasında kayboluyoruz.
Kayıp bir benlik ne istediğini bilebilir mi?
Âşık olabilir mi?
Dunyanın bilinen en eski aşk şiiri ve şarkısı olan civi yazılı tabletin Sumerler’ e ait olduğunu biliyor muydunuz? (Elbette aşkın tarihi, yazının bulunmasından cok daha eskidir…)
Mutlu bir cift gorduğunuzde mutluluklarının sırlarını sorguluyor musunuz?
En son ne zaman partnerinizi bir romantik komedi filmine goturdunuz?
Partnerinizin gozlerinin icine bakarak en son ne zaman bir şiir okudunuz?
Ya da siz hayatınız boyunca hic şiir ezberlediniz mi?
En son ne zaman bir aşk romanı okudunuz?
En son ne zaman duygularınızı ictenlikle ifade ettiniz?
En son ne zaman partnerinizin gulduğunu gordunuz?
O gulen gozlerin anlamını bulabildiniz mi?
Peki, gormeyi, dinlemeyi ve anlamayı ne kadar beceriyorsunuz?
Modern yaşam koşullarının getirdiği yukler altındayken semaya bakmak mumkun mudur?
Unutuyoruz…
Unutuluyoruz…
Unutulmaktan yakınıp duruyoruz…
Gunumuzde boşanmaların giderek arttığına tanık olmaktayız. Sosyolojik nedenlere bakıldığında; kadının eğitim duzeyi ve calışma yaşamına katkısının giderek artması, toplumda ustlenilen rollerin etkisi, o rollere yuklenen anlam ve sorumluluklar kadına ve erkeğe bakış acısını değiştirmektedir. Bu da kadın-erkek catışmalarının başlıca nedenleri olabilmektedir. Gunumuzde kadınların eğitim duzeyi ve iş yaşamına katkısının artmasıyla kadının toplum icindeki statusu artmaktadır. Boylece gecmişe bakıldığında, gunumuzde kadınlar sosyal ve ekonomik anlamda daha bağımsız olmaktadır. Psikolojik acıdan değerlendirildiğinde, ilişkilerin bitmesinin pek cok farklı sebebi olabilir. Bireylerin kişilik yapıları birlikteliğin dinamiğini olumlu ya da olumsuz bir bicimde etkiler. Bireylerin karşılıklı bireysel sınırlarına fazla mudahalede bulunma, duyulan saygının giderek azalması, karşı tarafın varlığını ya da değerini gerektiği kadar hissettirememe, empati kuramama, ilişki icin gerekli ihtiyacların karşılanamaması, sorunlarla baş etme becerilerinin zayıf olması gibi temel nedenlerden bahsedilebilir. Sağlıklı iletişim kuramamak, duyguları tanıma ve ifade etme noktasında eksiklik yaşamak ve en onemlisi cinsel istek ve beklentilerin paylaşılamaması toplumumuzda en sık karşılaşılan ilişki sorunları arasındadır.
Sağlıklı iletişim, karşılıklı anlayış, hoşgoru, ictenlik ve uyum birliktelik icinde sağlanması gereken en onemli olgulardır. Bir ilişkide fiziksel ve ruhsal uyum cok onemlidir. Fiziksel uyum icin eşlerin birbirine karşı ilgi ve istek duyuyor olması gerekir. İlişkilerde cinsel yaşam fiziksel ve ruhsal uyum icin onemlidir. İlişkilerde cinsel uyum sureci birlikte oğrenme sureci olarak değerlendirilebilir. Cinsel uyum icin iletişim de cok onemlidir. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam icin eşlerin sorunlarını cekinmeden konuşabilmeleri, cinsel konularda bilgilenerek hem cinselliği hem de birbirlerini tanımaya calışmaları ve birbirlerini yonlendirmeleri gerekmektedir. Sağlıklı ve mutlu cinsel yaşam hem fiziksel hem de ruhsal doyumu beraberinde getirmektedir. Cinsellik, bir ilişkide sadece fiziksel doyum sağlama aracı değildir. Cinsel isteklerin hem fiziksel hem de ruhsal anlamda doyurulması gerekir. Gercek cinsel birleşme aslında budur. Ancak cinsel paylaşım derken anlatmak istediğim sadece cinsel tatmin değil, ciftlerin cinsel yaşamları ile ilgili konuları rahatlıkla birbirleriyle konuşabilmeleridir. Bunları konuşamamak bir ilişkinin cıkmazı olabilir. Konuşabilmek ise fiziksel ve ruhsal uyumu yakalamalarını sağlayabilir.
Son zamanlarda artan bilinc ile ciftlerin cinsel yaşamları hakkında konuşmayı denediklerini ancak bireylerin istek ve beklentilerini karşı cinse ifade etme konusunda cok da rahat olamadıklarını gormek mumkun. Bunun sebebi toplumsal oğretiler ve geliştirilen yanlış inanclardır. Pek cok şeyin ayıp olarak gorulduğu bir toplumda yaşadığınız duşunulurse duşunce ve duygularınızı ifade etmekle ilgili cekingen bir tutum geliştiriyorsunuz. Toplumumuzda ozellikle cinsel konuları konuşabilmek cok uzun yıllar ayıp olarak değerlendirildi ve bu zihniyetin gunumuze kadar getirdiği kalıntıları bir anda silmemiz pek mumkun olmuyor.
Cift uyumu olup olmadığı fikir birliği, cift tatmini, cift birlikteliği ve duygulanım ifadesi gibi ana başlıklar altında değerlendirilebilir. Eğer bir cift onemli konularda birlikte karar alabiliyor, farklı duşuncelere sahip olsalar bile uzlaşabiliyor, sağlıklı iletişim kurabiliyor, cinsel birliktelikte doyuma ulaşabiliyor, kaliteli zaman gecirebiliyor, tartışma olduğunda sakin kalmayı başarabiliyor, olumlu ve ya olumsuz duyguları sağlıklı bir bicimde ifade edebiliyorlarsa uyumlu bir cift olduklarını soylemek mumkun olacaktır.
İlişkiyi başlatmak kadar surdurebilmek de onemlidir. Oncelikle ilişkide birbirlerini iyi tanımak ve sahip olduğu kişilik ozellikleri ile kabul etmek gerekir. Birini değiştirmeye calışmak hatta zorlamak, o kişinin bireyselliğine mudahale etmek demektir. Ciftlerin her zaman mutlu ya da mutsuz olmaları mumkun değildir. Dolayısıyla mutlu olabileceklerine inandıkları ortak zevkleri keşfetmeleri gerekir. Mutsuz oldukları zamanlarda ise, yaşadıkları olumsuzlukları birlikte değerlendirme ve o olumsuzluklarla baş edebilme noktasında sorumlulukları eşit bir bicimde paylaşmak gerekir. Sağlıklı iletişim yollarını oğrenmek paylaşım ve sorunlarla mucadelede onemlidir. Duyguları ozellikle de sevgiyi ifade etme bicimi de cok onemlidir. Başka onemli bir nokta ise karşılıklı saygıyı yitirmemek icin caba gostermektir.
İnsanlar ilişkilerinde ağırlıklı olarak olumsuz durum, duygu, davranış ve olayları hatırlamaya ve hatırlatmaya eğilimlidir. İlişkiyi gozden gecirirken olumlu durum, duygu, davranış ve olayları da unutmamak gerekir. Hatta olumlu yaşantıların olumsuz yaşantıların onune gecmesine izin vermemek gerekir. Mutluluk ulaşılması zor bir duygu değildir. İnsanlar aşk ve mutluluk gibi duygulara hep ulaşılmak istenen ancak ulaşılamayan duygular olduğuna inanırlarsa hayal kırıklığı yaşayabilirler. Cunku gozumuzde buyuttuğumuz kadar ulaşılmaz değiller. Bu noktada insanların istek ve beklentilerinin neler olduğunu bilmesi onem kazanmaktadır.
İnsanoğlu zamanla değişen bir varlıktır. Değişimin onune gecmek imkÂnsızdır. Yaşam icinde elde edilen deneyimler ile duşunceler şekillenir. Bu duşunceler ise zaman icinde duygu ve davranışlarını etkiler. Hic kimse ilişkinin başladığı gunku hali ile kalmaz. Toplumumuzda sıklıkla “Eşim cok değişti”, “Bu adam benim tanıdığım adam değil”, “Bu kadınla evlendiğim zaman daha farklıydı” gibi soylemler duyarız. Kimse, o gorup etkilendiğiniz hatta sevdiğiniz yirmi yaşlarındaki gibi kalmıyor. Bu noktada, fark edilmeyen şey insanın zamanla değiştiği gerceğidir. Mutlu birlikteliğin sırrı, karşılıklı değişim ve gelişimin fark edilmesi ve değişen ve gelişen kişiye uyum sağlamaktır.
Uzm. Psikolog Seda Bircan

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]