Hayatımıza girdiği andan itibaren sozlu iletişim adına bildiğimiz her şeyi yeni baştan belirleyen aletler, mobil telefonlar, yani cep telefonları, onca kolaylığın yanında kendi acmazlarını da getirmiş bulunuyor.
Son birkac yıldır yeni bir davranış bicimi geliştirdik. Bu davranışın mimarı ise cep telefonlarımız. Asli gorevi olan sozel iletişim ve haberleşmenin neredeyse hafif kaldığı aletler olan telefonlarımızla hemen hemen her şeyi yapabiliyoruz.
Alışverişten tutun, video izlemek, resim cekmek, hatta artık sosyal ağlara doğrudan bağlanmak, hesabınıza girip havale yapmak gibi pek cok farklı işi yapan bir tur kucuk akıllı robotlarımız var.
Bunca işi birkac adımda ve oturduğumuz yerde yapabilmek cok guzel ama guzelliğin bir de olumsuz tarafı var, bağımlılık. Hepimiz az ya da cok bağımlılık geliştirdik. Telefonlarımız vasıtasıyla sosyal ağlarla ve mesaj alıp gonderme işleriyle cok fazla haşır neşir olmaya başladık. Cevremizle olan iletişimimiz sınırlandı, daha bireysel olmaya, yalnızlaşmaya da başladık.
Gorunurde sosyal ağlar olarak bilinen paylaşım alanlarında pek cok bağlantımız ya da takipcimiz oldu belki ama gercek yaşamda tamamen kendi icine cekilmiş bireyler olduk. Bunun yansımaları sadece insan ilişkilerinde değil, farklı alanlarında da ortaya cıkmaya başladı. Son birkac yılda hayatımıza yeni terimler girdi. Bunlardan biri de: Mobil Korluk!
Mobil Korluk denilen olayda, biz telefon kullanıcıları icin iyi olan ne varsa, satıcı ve pazarlama şirketleri icin kotu anlama geliyor. Şoyle ki, anında mesaj alabilmek, mesaj gonderebilmek, bir sosyal ağda resim ya da video paylaşmak artık yolda yururken bile yapılabilen işlemler haline geldi.
Diyelim ki tam alışveriş merkezine girerken bir yavru kedi gordunuz; birinci saniyede ‘aa ne şirin bir kedi’ diye duşunup, ikinci saniyede resmini cektiniz ve ucuncu saniyede hoopp, profilinizde paylaştınız.
Tum bunları yaparken de aynı anda alışveriş merkezine girip goz ucuyla gitmek istediğiniz hedef reyona doğru yurumeye başladınız. İşte Mobil Korluk dediğimiz olay tam da bu uc-beş saniye icin gecerli bir durum. Siz o kedi ve resmiyle ilgilenirken, yani tum dikkatiniz elinizdeki telefondayken girdiğiniz alışveriş merkezinin tum pazarlama stratejilerini cope atmış oldunuz.
Demem o ki, butun reklamları, indirimli urunleri, siz gorun, cazibesine kapılın ve almadan gecmeyin diye en one dizilmiş, belki de asla ihtiyacınız olmayan ama buyusune kapılıp almak zorundaymışsınız gibi hissettirmesi istenen ne varsa GORMEDEN GECTİNİZ.
Kısacası elinizdeki o kucucuk alet, butun buyuk pazarlama hilelerini gormeden gecip gitmenize sebep oldu. Buna mobil korluk denmesinin sebebi de bu; cep telefonlarına ve sahip olduğu teknolojik ustunluklere bağımlı hale gelmiş olmamız, bu nedenle de satıcı ve pazarlamacıların butun planlarını, hilelerini, teknik stratejilerini asla fark etmeyişimiz.
Mobil Korluk meselesi biz sıradan insanlar icin cok basit gorunebilir ama tanıtım ve satış icin ciddi butceler ayıran firmalar acısından durum cok berbat bir yone doğru gidiyor.
Duşunebiliyor musunuz muşteriler ya da alıcılar hareket halindeyken sosyal ağlarda gezinebiliyor, mesaj alıp gonderiyor ve bu uğraşılar sırasında da cevrelerindeki urunlere ilgisiz kalıyorlar. Oysa uretici ya da satıcı firmalar urunlerini dikkat cekmeleri acısından reyonlarda, raflarda en yuksek fiyatları vererek en onlere koymaya calışıyorlar ama gorulmuyorlar. Ekonomiye olumsuz bir getirisi de var elbette. Bu sorunu aşmak icin şirketler yakın zamanda insanları farklı etkileme yolları bulacaklardır mutlaka.
Ben Mobil Korluk konusunu teknik bir terim olmasının dışında insan ilişkileri acısından daha cok onemsiyorum. Bireysel olarak diğer insanlarla olan ilişkilerimizi yeniden sorgulamamıza yol acacak kadar dikkate alınmayı hak eden bir sorun bu. Elimizdeki kucucuk dev aletler, yan yana oturduğumuz arkadaşımızla bile sohbet etme imkanını elimizden almış durumda.
Kalabalık gorunen bir lokanta ya da kafeteryada dikkat edin, herkesin elinde telefon ve herkes telefonun kucuk ekranına kilitlenmiş bir halde. Kimse kafasını kaldırıp karşısındaki insanın gozlerine bakarak konuşmuyor.
Sanki diğer duyu organlarımız daha fazla gelişti diye duşunuyorum. Mesaj sesine duyarlı kulaklarımız, en kucuk titreşimi algılama kapasitesine sahip dokunma yeteneğimiz oldu belki ama en temel iletişim becerimiz olan, insan insana konuşma ve goz teması kurma olayını kaybettik.
Mobil Korluk tanımı aslında geldiğimiz noktaya cok uygun bir tanım olmuş.
Taşınabilir bir alete olan bağımlılığımız, insan ilişkilerine, birbirimizin sesine, duygusuna olan yabancılaşmayı getirdi bize.
Ses cok ilginc bir dalgadır, kendi enerjisi vardır. Sesin tonu, vurgusu, titreşimi sahibine ait pek cok onemli bilgiyi verebilir. Birbirimizle konuşmayı kesmek, birbirimizi fark etmediğimiz, onemsemediğimiz, duymadığımız, gormediğimiz anlamına da gelebilir.
O nedenle lutfen dikkat!
Mobil Korluk alışveriş icin gecerli olarak kalsın, bizim ilişkilerimize yansımasın. Şu anki haliyle bir tarafında insan, bir tarafında urun olan Mobil Korluk, insan ilişkilerine de yansırsa iki tarafında insan olan tehlikeli bir acmaz haline gelebilir.
Taşınabilir telefonlarımızla paylaşımda bulunduğumuz her insanın ne yaptığı ve kim olduğu konusunda emin olamayabiliriz ama karşımızdaki insan, eşimiz, arkadaşımız, cocuğumuz, annemiz, babamız gercekler. Onların gercekliğinden sanal insanlara yonelen kopuş tehlikelidir.
Hem gercek hayatımızdaki gercek insanlara ve onların duygularına yabancılaşırız, hem de hic tanımadığımız insanları gereksiz bir şekilde gercek hayatımızda cok yakınımıza kadar getiririz.
Son yıllarda evliliklerin boşanmayla sonuclanma nedenleri arasında sosyal ağlarda gecirilen zaman ve edinilen arkadaşların buyuk yer tuttuğunu da eklemek isterim.
Mobil korluk diğer insanları, hatta en yakınlarınızı ve sevdiklerinizi bile gormenizi engelleyecek kadar kor olmanıza yol acmasın. Gozunuz hep acık olsun, başka turlu sevdiklerinizin gozundeki ışıltıyı nasıl gorebilirsiniz ki?

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]