Ders bitti, teneffus başladı. Sınıf hocamız masasında, birisinin sorusunu cozuyordu. Akıllı tahta da acıktı. -Bu zamana kadar surekli akıllı tahtayı kullandık, oyun bile indirdik. Bu zamana kadar gorup de hicbir şey demediler. Hatta bir arkadaşım akıllı tahtaya Mount & Blade bile kurup oynamıştı.- Arkadaşlarım Youtube'den sessizce bir muzik actı ve yorumları okuyorlardı. Bende yanları gidip onları izledim.

Daha sonra kapıya nobetci oğretmen geldi. "Sizi bir daha akıllı tahtayı kullanırken gorursem, hepinizi disipline yollarım" dedi. Klasikleşmiş bir laf olduğunu biliyorum, yaptığımızın herhangi bir suc olmadığını da biliyorum. Bende soğukkanlılıkla "Neden?" dedim. "Yasak. Kullanamazsın, bu kadar" dedi. Ben "neden" deyince, sınıf oğretmenimiz işini gucunu bırakıp bana "Neden mi?" dedi. "Evet, neden?" dedim. "Bunlar bizim vergilerimiz ile alınmıyor mu? Biz faydalanalım diye yok mu bunlar? Bizim icin varsa, biz de kullanırız" diye de ekledim. Olay burada başlıyor işte. Sınıf oğretmenimiz sanki hayatımızda hic bilgisayar gormemişiz gibi konuşmaya başladı bizimle. "Ya yanlışlıkla kotu sitelere girerseniz, ya bir yerine bir şey yaparsanız? Bunların masrafı cok buyuk vs. vs." Bana surekli bir şeyler diyor, ben de saygımı bozmadan, yuzune bakarak cevap veriyorum. Ben, bu tahta hepimizin hakkı falan deyince de, işe din ve yetim hakkını karıştırdı adam. Sonra bende ustelemedim daha cok. Yani din ve yetim hakkı ne alaka, anlamadım.

Oğretmenlerin surekli oğrencilere racon kesmesinden sıkıldım. Haklıyken bile haksız duruma duştuğumuz cok oluyor okulda. Sınıfta birkac kişi dışında kimsede hakkını savunacak ozguven yok. Telefon getirmemiz yasak okula bu arada.

Yani 21. yuzyılda, şu teknoloji ve internet cağında gelinen noktaya bakın. İki tane +45, hayatında hic bilgisayar gormemiş insanlar bizi tehdit ediyor.