Migren başağrısı toplumda %16 gibi onemi bir sıklıkta gorulen ve sık gorulduğunde kişinin hayat kalitesini ciddi bir şekilde etkileyebilen tekrarlayıcı bir rahatsızlıktır. En onemli bulguları şiddeti değişebilen, genelde tek taraflı olan zonklayıcı bir başağrısı ve buna eşlik eden bulantı, kusma, ışıktan, sesten ve kokulardan rahatsız olma gibi semptomlardır. Migrenlilerin coğunda ataklar ayda 1-4 gun gibi bir sıklıkta tekrarlamasına rağmen bir kısmında hemen her gun gibi hayat kalitesini sıfırlayan sıklıkta “kronik migren” olarak da gorulebilmektedir. Migrenlilerin onemli bir kısmı “migrenin tedavisi yok” şeklinde yanlış bir inanış icerisinde doktora gitmemekte ve bu ağrının hayatlarını etkilemesine izin vermekte ya da careyi ağrı kesicilerde bulmaktadır.
Migren tedavisi temelde iki kısımdan oluşmaktadır. Ağrılar geldiğinde kullanılan ağrı kesici veya migren durdurucu ilaclardan oluşan “Atak tedavisi” ve ağrının gelmesini engellemeye yonelik “Onleyici tedavi”. Atak tedavisinde bildik ağrı kesicilerin yanısıra “ergotaminler” ve “triptan grubu ilaclar” dediğimiz migrene ozgu bazı ilac grupları da kullanılmaktadır. Seyrek gelen migren ağrılarında atak tedavisi iyi bir cozum olmakla birlikte migren ağrılarının sıklığının artması “İlac aşırı kullanım başağrısı” dediğimiz ağrı kesici bağımlılığı sorununu da beraberinde getirmektedir. Bir kişinin başağrısı icin 3 aydan uzun bir sure ayda 10 ve uzeri gun ağrı ya da migren kesici ilac kullanması bu ilaca bağımlılık olarak tanımlanmaktadır ve başağrılarını kesmek yerine başağrılarının giderek artmasına ve buna cevaben de kullanılan ağrı kesci sayısının yıllar icerisinde giderek artmasına yol acmaktadır. Bu nedenle başağrısı nedenli ağrı kesici kullanımında ayda 10 gun sınırı aşılmamalıdır veya bu durumda bir noroloji uzmanına başvurulmalıdır.
Migren ağrılarının kişinin hayatında ayda 3 gunden daha fazla işgucu kaybına yol actığı durumda artık cozum ağrı kesiciler değildir. Bu durum bir hekim kontrolunde onleyici tedavi başlanmasını gerektirir. Onleyici tedavide kişinin yaşam duzeninin duzenlenmesinin yanısıra duzenli ilac tedavisi esastır. Duzenli uyku saatleri, duzenli beslenme, kişinin migrenini tetikleyen sebepleri tanıması ve bunlardan kacınması, duzenli egzersiz genel onlemler arasındadır. Onleyici tedavide antidepresan ilaclar, bazı epilepsi ve tansiyon ilacları gibi değişik ilac grupları kullanılmaktadır. Tedavi suresi kişinin ihtiyacına gore en az 6 ay olabileceği gibi yıllarca da devam edilmesi gerekebilir. Bu sure zarfında 2-3 ayda bir olan kontrollerde ilac dozu hastanın durumuna gore arttırılmaktadır. Bu nedenle kontrollere duzenli gidilmesi sağlıklı ve etkili bir tedavinin yurutulebilmesi ve olası olumsuz etkilerin takibi icin onemlidir.
Ayda 15 gun ve uzeri ağrısı olan “kronik migren”lilerde ilac tedavisinin yanısıra 3 ayda bir tekrarlanan botoks tedavisi de fayda edebilir. Bu tedavide bilinmesi gereken, başağrısındaki botoks tedavisinin kozmetikte kullanılan botoks tedavisinden farklı olarak toplamda 31 enjeksyon noktasına, kozmetiktekinden farklı dozlarda uygulandığıdır. Doğru uygulandığında ciddi bir yan etkisi yoktur. Botoks tedavisinin ayda 15 gunden seyrek ağrısı olanlarda faydası gosterilmemiştir ve kullanılmamalıdır.
Son yıllarda medyada sıkca rastladığımız “Migren cerrahisi” ise migrende kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu tedavi dunyada sadece cok az hasta uzerinde denenmiş ve etkisi sınırlı bulunmuştur. Migren cerrahisi gunumuzde dunyada ve ulkemizde hicbir migren tedavi kılavuzunda yer almamaktadır ve zararlı olabileceğinden onerilmesi dahi etik olmadığından kabul edilemez.
Sonuc olarak migren tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır ve tedavi hedefi hastanın ağrılara bağlı gelişen hayat kalitesindeki bozulmayı duzeltmektir. Gercekci bir hedef hastanın omur boyu migren ağrısı cekmemesi değil, ağrıların onemli derecede seyrekleşmesi, şiddetinin azalması, ağrı kesicilere olan yanıtının arttırılması ve ağrılı gunlerde bile hastanın gunluk işleri etkilenmeden normal yaşantısına devam etmesidir.

[h=2]Antalya Noroloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]