Yuzun duşunce aklımda, boyumdan buyuk cumlelere asılıyor, bildiğim tum cumleleri dolduruyorum namlu ağzına, sorgusuz sualsiz akıtıyorum gozyaşlarımı sen gecen tum harflere.
Ve bu şiirlerde, yuzumdeki yorgunluğun izlerini goruyorum.
.
İhtilaller koparırken icimde, en militan kelimeleri dayıyor şakağıma, kacak bakışların adresi oluyorum.

Tum şehrin ışıkları dans ederken yokluğunda “bize ağlarım…”
Ağzımda kırık dokuk bir turku, yokluğuna adanmış bir yığın ağıt.
Dudağımın ucurum kenarlarından duşmenden korkarım.




Goz bebeklerimi uyuturken masalımızla, ağlayan bir kalemin kucağında uyuya kalıyor; ruyalarımda uykusundan kacmış lal bir deliyi oynuyorum..

Bir araba geciyor hayallerimin uzerinden, darp izlerinin yolları sana cıkıyor.
Kusmuş olsam da sana ait birikmişliği bir intihar dolaşıyor yutkunuşlarımda..

Sensizliğin tadı, ağlamaların bile tuzu kalmadı..
Mevsimler gibi şaşırıyor yolunu cumlelerim,
İkinci vakti yağan telaşlı yağmurlar gibi, al beni..
Nasıl olsa cıkmaz sokağımsın, en bitik hucrelerime saldırsan ne olur?