--------------------------------------------------------------------------------
Geride seni, geride beni yasaklı melek yapanı bıraktığım zamanlar adımlarım şaşırıyor. Carpıyorum beceriksizce sağa sola. Yalpalaya yalpalaya...İleri atılan adımlarım aslında geriye gidiyor. Ve bunu benden başka kimse bilmiyor...Sen bile. Paramparca olup
--------------------------------------------------------------------------------
+++ Yasaklı Meleğin Sessiz Cığlığı +++
Yasaklı bir meleğim ben...Yasak yanlarım kırıyor kanatlarımı...Ucmak istiyorum sana. Kanatlarım umutlarım benim. Yolculuğum sana, aşka. Kanıyorum. Sağaltmaya calışıyorum yaralarımı gozlerinden ictiğim duygu şurubuyla...Olmuyor aşkım. Yasaklıyım ben. Dudaklarım uzansa da şifaya, yasaklar dikiliyor karşıma...Opuştuğum hayalinle kalıyorum başbaşa...Kanat cırpamam ben ozgurluğe, bir halkayla bağlanmışım kurallara...Uc oda bir salon ahlak anlayışlarıyla cevrili koca bir boşluk benim dunyam...Kırık benim kanatlarım...
Hayallerim bile cevrili tel orgulerle. Cırpınıyorum boğulduğum caresizlik denizinde. Sanki bir kulac atsam, atabilsem, kurtuluşum olacak. Sesine sarılıyorum, “gel” diyen sesine...Dokunamıyorum sozcuklerine. Bir yakalayabilsem gozyaşlarını, kağıttan bir kayık yapıp ulaşacağım gozlerine... Yakamozlar dost zannediyorum hayallerime. Ay kacıp gidiyor ışıklarını calarak denizimden...
Aşk sihirli bir elbise...İki kişinin bir olup icine girebileceği. Ozel bir kumaş, ozel bir kesim. İkimiz tam geliyoruz o elbisenin icine. Senin uzerine tam oturdu ama ben deneyemem tekrar. Oncem var benim. Gecmişim...Senden once bir kez daha giydim o elbiseyi...Şimdi dar geliyor, sığamıyorum bir zamanlar tutkuyla girdiğim elbiseme...Ne yazık ki cıkamıyorum icinden. Biliyorum bir yerde, senin yureğinle kapladığın o yumuşacık yerde olmalıyım. Ben o kumaşa aitim. Ama olmuyor. Yasaklıyım...
Kacamak saatlerim var ancak sana adayabildiğim...Akreple yelkovan “senli” saatlerde dost bana. Bazen duşunuyorum da yalnızca o bir saati yaşayabilmek icin yaşıyorum onlarca saati. Beni ayakta tutan o yasaklarla cevrili zaman dilimi...Nefes alabildiğim, hissedebildiğim...Ruyaların dokunulabilir olduğu zamanlar...
Geride seni, geride beni yasaklı melek yapanı bıraktığım zamanlar adımlarım şaşırıyor. Carpıyorum beceriksizce sağa sola. Yalpalaya yalpalaya...İleri atılan adımlarım aslında geriye gidiyor. Ve bunu benden başka kimse bilmiyor...Sen bile. Paramparca olup tastamam gorunebilmeyi başarıyorum.Bolunup binlerce acıya, butunmuş gibi dimdik ayakta durabiliyorum...Sessizliğim en deli haykırışım. Kendimle konuşup ucu sivri dikenlerimi kendime batırıyorum. Bendeki sensizliği anlatmak, sendeki bensizliği anlamak kadar guc...
Sen benim eksiğim, eksik yanımsın...Yarım kalmışlığımsın. Bazen kocaman bir gulumseme izin ister yayılmak icin yuzumde, veririm o izni ve beklerim. Eksik kalır gulumseyişim. Onu tamam kılacak ruh eşim yoktur. Kacamak saatlerde beklemektedir beni...Gozlerimin inci taneleri izin istemez, onlar bir parcasıdır yuzumun. Ne care onlar da hep yarım...Uzanıp onları dokunuşuyla anlamlı kılacak parmaklarını bekler tamamlanmak icin...Kacamak saatleri bekler tıpkı guluşlerim gibi...
Geride bırakamadığım, yarınıma katamadığımsın. Kazanamadığım, yenilgileri zafer, zaferleri yenilgi kılan savaşımsın...Sen yasaklı erkeğim, yasaklarınla anlamlı obur yanımsın...Sen canımsın...