





I.
Fırtına siyah, alacalı bir yalnızlık gibi duvarlarda
Seni sabah aldığı yola geri koyuyor, gun
Ve hasret uzun bir kış uykusu, icinde gun, eş
Kalbinden kulakların cıkıyor, ah.
Beni duyuyor musun guneş?
Şarkılar eski sabahları andırıyor.
Bırak elinde kalsın tanesi ciğdemin
Her alıntıyı aklından geciren, ben
Değil miyim?










II.
Omur, iki parmağın şıklatan cocuk
Bilyeler sarma sarma, ağzında ağlayan cocuk
Ben ağlayan, sen şıklatan, kandıran şarkıların, cocukluk
Bak dikkat et, kelimeler ziyan oluyor, hep cocuk
Hep cocuk, hep cocuk, bak cocuk!
Cocuk kalıyor hep, azalıyor, corbalık.
Ve lakayt adam giriyor aşkın işine
Sen bir dirhem, ben iki deyince
Bir susluk icinde sozlerimizi unutuyoruz
Oysa sahne sırası iki kez gecmiş icimizden
Zamanın patronu, ben
Değil miydim,
Veya sen?
Misalen.




III.
Nihayet sabahın elleri gorunur, duşenlerin
Duşen niyet olsa sabah yerine hic
Bir kar gibi eriyen adam
Yurur keman bir telinde, dudaklarında “şişt”
Biraz sessiz kalacak artık
Duşeduran maviliği.

