Kucuk imparator sendromu 2Bazı cocuklar okulda kendi istek ve taleplerinde direnmezken evde tam bir inatcıya donuşebiliyorlar. Boylesi davranış farkının sebebi nedir?
Farklı ortamlarda farklı tutumlar sergilemek bir derece normal kabul edilebilir. Her birimiz ortamın koşullarını goz onunde bulundurarak davranışlarımızı sergileriz. İşteki tutumlarımız o ortamın koşullarına evdeki tutumlarımız ise evin koşullarına gore şekillenir. Okul ortamı kuralların ve sınırların net olduğu ve bu netliğin tutarlılıkla surdurulduğu bir ortamdır. Tutarlılığın olduğu ortamlarda cocuklar kendini guvende ve kabul edilmiş hissederler. Netliğin ve tutarlılığın sonucunda da o kurallara uygun olarak davranırlar.

Eğer ev ortamı dengeli değil ve sınırlar belirsiz ise cocuk bu belirsizliğe karşı nasıl davranması gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşayacak, bir direnc geliştirecek ve mumkun olduğunca acık kapı arayacaktır. Sınırlar konusunda yeterince net olmayan, sınır koymakta gucluk yaşayan ve gerektiği durumlarda cocuğa hayır demekte zorlanan ailelerde kucuk imparator sendromu gozlemlenmektedir. Bu iki ortamın davranışlarda farklılaşmasının temel sebebi olarak tutarsızlık ve net olmayış denilebilir.
Aileler cocukları kendi kararlarını alabilsin, ozguvenli olsun duşuncesiyle aile icerisindeki her karara dahil ederken sonucta tum inisiyatif cocukların eline geciyor. Tum kontrolu cocuğun eline vermeden ozguvenli ve kararlı bir cocuk nasıl yetiştirilir?
Burada unutulmaması gereken her cocuğun bir birey olduğudur. Herhangi bir karar alınırken fikrinin sorulması ve bir birey olarak değer gorduğunu hissettirerek cocuğun da ailesel sureclere dahil edilmesi gerekmektedir. Fakat cocuğun ailesel sureclere katılması her kararı ya da tum cevapları o versin, her koşulda her sonucu cocuk belirlesin, tum sureci o yonetsin demek değildir. Aile icerisinde demokratik bir tutumla gereken durumlarda gereken detaylar tartışılabilir, bir karar alınacaksa bu karar da ortak bir bicimde değerlendirilebilir. Fikrini engellenmeden soyleyebilen, demokratik, tutarlı ve dengeli aile ortamında buyuyen, bir birey olarak dikkate alınan ve bireyselliğine saygı duyulan cocuk zaten zaman icerisinde kendi oz farkındalığını geliştirecek ve dolayısıyla da ozguvenli ve kararlı olacaktır.
Ozellikle de 2-4 yaş doneminde gelişim ozelliği olarak; cocuğun bağımsız olma isteği ile pek cok şeye hayır dediği ve “Patron benim” davranışları sergilediği donemde anne-babalar nasıl bir yol izlemeli? Bu davranışların kalıcı hale gelmemesi icin nelere dikkat etmeli? Bu donemi sağlıklı atlatabilmek adına nasıl bir yol izlemelidir?
2-4 yaş doneminde cocuklar, artık bebek olmadıklarının mesajını vermeye calışırlar; bağımsız olma ve eylemleri tek başlarına yapma eğilimindedirler. Bireyselleşmeleri ve sağlıklı şekilde gelişmeleri icin onların yerine eylemleri gercekleştirmeden kendi yaş duzeylerine uygun aktiviteleri yapmalarına izin verilmelidir. Yalnız bu “izin verici” olma durumu evde konulan sınır ve kuralların ihlal edildiği, yok sayıldığı durumları beraberinde getirmemelidir. Sınır koymak ve konulan sınırın veya kuralların surekliliğini sağlamak bu donemde anne babalar icin gucleşebilir. Boyle zamanlarda onemli olan tutarlılığın sağlanmasıdır.
Cocukların benmerkezci donemlerinde geliştirdiği davranışlar aileler icin zorlayıcı olabiliyor. Buna benzer durumlarda cocukla zıtlaşıp, guc mucadelesine girmeden veya inatlaşmadan farklı alternatifler sunulabilir. Ne yapmak istediğinin farkına varması icin yardım onerilebilir. İşlerin kontrolden cıkmaya başladığının, cocuğun “patron benim” davranışları sergilemeye başladığının sinyalleri alındıysa bu konularla ilgili cocuklarla konuşup, ortak bir noktada buluşulabilir. Bu davranışların kalıcı hale gelmemesi ve sağlıklı şekilde bu donemin atlatılması icin en onemlisi anne baba tutumlarının ve davranışlarının kararlı, tutarlı ve net olmasıdır.
Ailelerini yoneten, her istediklerini yaptıran cocuklara, onları da ikna edecek ve sakinleştirecek şekilde nasıl “hayır” denilebilir?
Sınırları koymaya bir yerden başlamak gerekiyor. Aileler bu noktada ev duzeninde, daha kolaylıkla net ve direncli durabilecekleri bir alanı secerek ilk adım olarak başlayabilirler. Bir kısıtlılık veya sınırlama getirilecekse bunun gerekcesi ve nedenler aktarılmalıdır. Alternatif bir aktivite veya yapılacak bir iş icin farklı secenekler sunularak cocuğun dikkati farklı bir alana yonlendirilebilir.

Bu durum cocukların direnc geliştirmesini de onleyici nitelikte olacaktır. Buradaki alternatif secimin cocuğun yaşına uygun oluşu ve onun dikkatini cekecek nitelikte olması ikna surecinin başarısını arttırıcı nitelikte olacaktır. Ucuncu olarak olası ağlama krizi, ofke krizi, mutsuzluk veya hayal kırıklığı yaşayacak olan cocuğa duygusunu yaşamasına izin vererek kendi duygusunu yonetmesinde cocuğa rehberlik etmek gerekmektedir.
Orneğin cok uzun saatler tablet oynayan bir cocuk icin anne ve baba bir sure kısıtlamasına gitmek istedi diyelim. Bu konuda tableti tamamen ortadan kaldırmak yerine oyun suresini kısaltmak daha başarılı bir sonuc elde edilmesini sağlayacaktır. Bu durum gerekceleriyle cocuğa anlatıldıktan sonra bundan sonra ne kadar sure oynayacağı cocuğa net bir bicimde soylenmelidir. Uygulama anında da kucuk hatırlatmalarla kalan suresinin azalmaya başladığı cocuğa hatırlatılmalı (Orn. “5 dakika sonra tablet oynama suren bitecek” şeklinde) ve surenin sonunda tablet ortadan kaldırılmalıdır. Olası aşırı ofke veya ağlama durumlarında duygusunu yaşamasına izin vererek “Şu an uzulduğunu veya kızdığını biliyorum, sakinleştikten sonra seninle bu konuyu konuşabiliriz.” şeklinde donutler verilebilir. Uzulduğunde veya kızdığında cocuğu sakinleştiren aktiviteler veya cok sevdiği alternatif aktiviteler cocuğa sunulabilir.
Cocuklara her istediklerinin olamayacağı duşuncesini nasıl anlatabiliriz?
Anne babaların tutumları ve davranışları cocukları yaşadıkları koşullara ve sosyal cevrelerine uyum sağlamaları acısından yapı taşı niteliğindedir. Ozellikle bebeklik doneminin ardından bu dengeyi sağlamak daha zor olmaktadır. Bebeklikte kendi ihtiyaclarını gideremeyen cocuğun her ihtiyacını karşılamaya alışan ebeveynler, cocukluk doneminin başlamasıyla bu ihtiyacın azaldığın fark etmekte zorlanmaktalar.

Anne ve babalar aşamalı olarak bu ihtiyac giderme durumunu azaltmaya başlayabilirler. Cocuklara yavaş yavaş sorumluluk aşılamaya başlayabilirler. Ev ortamı sorumluluk bilincinin oluşturulması adına cok fazla seceneğin olduğu bir alandır.
Oncelikle anne ve babalar cocukların ihtiyac duyduğu desteğin ve ilginin farkına varmalıdır. Her talep ihtiyactan doğmamış olabilir. Bu farkındalıkla cocukların taleplerini karşılamak gerekmeyen durumlarda da sınır koymayı ve hayır demeyi bilmek gerekmektedir. Aileler yakaladıkları her fırsatta acıklamalar yapabilir, gunluk yaşamda kendi deneyimlerinden ornekler verebilirler.

Kaynakların sınırsız olmadığı, toplumda bir arada yaşamak icin bazı kuralların olduğunu, her koşulda her şeye anında ulaşılmadığı, bazen beklemek gerektiği hatta bazen ulaşılamayabileceği gunluk hayattan orneklerle cocuklara anlatılabilir. Anne babalar bu surecte oncelikle mumkun olduğunca sabırlı olmalı, cocukların sorularını yanıtlamalı ve uzuntu gibi olumsuz atfedilen bir duygu olsa dahi cocuklarının duygularını yaşamalarına izin vermelidir. Bu konuşmaların cocukları gercek hayata hazırladığını ve gercek hayatla yuzleştiklerinde yaşayacakları hayal kırıklığını azaltacağını unutmamak gerekir.
Uzm. Psk. Emine KAYA BİCAN

[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]