

Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında gotur; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lÂzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırcın yanımı gordun daha cok, oysa oyle uysal bir cocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, duşunmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında cok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal cocukluğumda icimde dolmayan derin boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, cocuklar ve şehirler tanıdım, coğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna olebileceğim aşklar, ama en cok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git icimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban oldu mu?
Bu gidiş olumden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp oylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de once ustumu ort, ben uzanayım şoyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Ustumu de ortme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi acık olsun.
İcim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha soyluyorum ve son kez.


Seni seviyorum.
Sen giderken ben icimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana buyuttuğum sen ne yaşadın bilmiyorum...