Olayın arabalardaki kadar kolay olmayacağını hic alakası olmayan bir insan dahi anlayabilir Evet, tarihte bunun da orneği yaşandı elbet.

Kanada'ya ait bir Boeing 767 başarılı bir şekilde seferini gercekleştirmişti. Gunun 2. seferi icin hazırlanırken yakıt alması gerekiyordu. Fakat ucak ve pilotlar icin şansız bir gundu cunku kokpitte bulunan, ucağın yakıtını gosteren sistemlerde bir arıza vardı. İndikleri yerde bunu giderecek bir ekip yoktu, pilotlar da, yer ekibini yakıt hesaplaması ve kontrolu icin defalarca uyardılar. Sonunda ucak hazırlandı ve planlanan sefer başladı. Fakat burada bir sorun vardı.

O da şuydu: Kanada, Amerikan - İngiliz olcu biriminden, Avrupa'nın kullandığı metrik sisteme gecmişti. Ucak da Amerikan sistemlerine gore yapılmıştı. Burada ucak sistemlerinde de arıza olduğundan yer ekibi tarafından buyuk bir hata yapıldı ve bu fark edilemedi.

Metrik sisteme gore yakıt koyuldu ve bu ucağın sefer icin ihtiyacı olanının yarısı kadardı. Yolun yarısını bittikten sonra sol yakıt deposundan uyarı geldi. Pilotlar bir yanlışlık olduğunu duşunup orayı kapattılar. Bir sure sonra sol motorun işlevini kaybetmesiyle birlikte sağ yakıt deposundan da aynı uyarı geldi. Pilotlar, sağ motoru da kaybetmişti. Ucak 35.000 feet'in ustundeydi. Bir sure daha ucağın elektriksel sistemleri ile havada kalma şansları vardı ancak bu cok uzun bir sure değildi.

Pilotlar el kitabından yardım aldılar, en yakın yere divert kararı aldılar fakat mevcut kule ile iletişime bir sorun yuzunden gecemediler. Hava trafiğinden emin olamadıkları icin oraya divert edemediler. Yakınlardaki Kanada'nın kullanıma kapatılmış hava ussune inmeyi duşunduler. Yonlerini oraya cevirip, inişe gecmeye hazırlanırken ucak zaten buyuk oranda hız kaybedip, bir kuş gibi aşağıya suzuluyordu.

Ucağın yukselen hızından dolayı pilotlar zor bir iniş yapsa da, kimseye zarar gelmeden ucağı indirmeyi başardılar. Kaptan pilot roportajında ise bu yeteneklerimi, eskiden iyi planor kullanmama bağlıyorum deyip esprili bir tavırla soruları cevapladı.