Savunma sanayiye meraklı, her Turk gencinin okuması gereken bir kesittir. Helikopter yapmayı ilk kez, bu gunlerde oğrendik. Darısı MMU'ya ve MMU icin calışan muhendislerimize, askerlerimize.

2001 yılında Kara Kuvvetleri karargÂhında savunma araştırma şubesi muduru olarak gorev yapıyordum. ABD Bell şirketinden alınacak olan AH-1Z silahlı helikopterlerinin sozleşme goruşmeleri devam ediyor. Yurt dışı gorevinden gelince donemin GG.P.P başkanı bana “albayım sen de bu sozleşme goruşmelerine giriyorsun” dedi. Sozleşme goruşmeleri ABD'lilerle devam ediyor. Bell şirketi temsilcileri var, kendini beğenmiş ABD'liler, helikopterin mevcut konfigurasyonuna dokundurtmayacaklarını soyluyor. Bizim de o donemki kara havacılık perspektifi icerisinde helikopterlerin ozellikle envanterimizdeki AH-1P helikopterlerinin aksine kızak yerine tekerlekli olması isteniyor. ABD'liler de “bizimkiler kızaklıdır, dokundurtmayız” diyor.

Boyle gunlerce devam edip gidiyor. Sonunda bir usteğmen bana yanaştı, “komutanım siz bana bir saatinizi ayırırsanız ben size onemli bir şey anlatacağım. Asıl burada onemli olan bu helikopterin gorev bilgisayarıdır” dedi. “nedir bu gorev bilgisayarı” dedim. “bunun yazılımını bizim yapmamız lazım komutanım” dedi. “nasıl yapacağız” dedim. “komutanım bu gorev bilgisayarının yazılımına dahil olalım” dedi. “zorlayalım, tamamını Turkiye cumhuriyeti yaptığı takdirde biz coğu şeye hÂkim oluruz” dedi. “tamam, ertesi gun gundeme getirelim” dedim. Başladık gundeme getirmeye. ABD'liler “dokundurtmayız, acmayız, biz size boyle vereceğiz, hic karıştırmayız” dediler.

Bir haftanın sonunda epey ilerleme kaydedildi ve dediler ki, “yuzde 95 yazılımını size acarız.” kahve molasında o heyet başkanına dedim ki, “yuzde 95'i veriyorsunuz da bu yuzde 5'i niye vermiyorsunuz? Nedir buradaki kritiklik?” “albayım, siz bana bu helikopterin bir gun ABD'ye karşı kullanılmayacağının garantisini verebiliyor musunuz? Veriyorsanız bu yuzde 5'i de verelim” dedi. Bu beni cok rahatsız etti. Hemen gn. P. P başkanımıza gittim. “komutanım boyle diyorlar” dedim. “sozleşme goruşmelerini kesin. O usteğmeni de bana getir” dedi.

Gittik, usteğmenimiz de anlattı. Peki ne yapacağız? TUBİTAK Mam'da bir docent hanımefendi var, kendisi bu işleri biliyor. Onu davet edelim” dedi. Ssb de o zaman emekli generalimiz vardı havacılık daire başkanı Celal Paşa, onunla da koordine ettik, bitiştiren Sokak'taki SSB binasında bir toplantı yaptık. O hanımefendi de geldi, “bunlar olabilir, bana bir hafta musaade edin” dedi. Bir hafta sonra toplandık. Bir matris hazırlamış. 17 kalem var. 17'ye bolmuş. Alta da firmaları sıralamış. Hic unutmuyorum, birinci sıraya yazmış, “netaş bu gorev bilgisayarının kutusunu yapar, AYESAŞ şurayı yazar, MAM şurayı yapar, MİLSFOT şurayı yapar” vs. sonunda diyor ki “biz bunu yaparız.” “Nedir bunun maliyeti?” diye sorduk. “80.000 TL verirseniz biz bu işi calışıp gelelim” dediler.

SSB tarafından AR-GE 2001 diye bir proje başlatıldı. AR-GE 2001'de o gorev bilgisayarı laboratuvarda calıştı. Yazılım da yapılınca top o yana donuyor, bu yana donuyor. Her şey tamam. AR-GE 2004 projesi peşinden geldi. TUSAŞ'a bir helikopter verildi. ASELSAN, MAM ve TUSAŞ'ın katılımıyla AS-MA-TA diye bir konsorsiyum kuruldu, laboratuvar ortamında geliştirilen sistem AH-1S helikopteri uzerine giydirildi ve 2007 yılının Eylul ayında bu helikopter bu gorev bilgisayarıyla atışa gitti.

Şereflikochisar'a atışa gittik. Orada yabancılar da gelmiş, buyukelciliklerden gelenler var, firma temsilcileri var ve icimizdeki İrlandalılar da var. “bunlar yapamaz, edemez” diye arkada konuşuyorlar. “şu yırtık pantolonlu kızın yazdığı, bu at kuyruklu kupeli oğlanın yaptığı mı vuracak?” Boyle konuşmalar. Cok uzuldum ben. Vecdi Gonul Bey o zamanki milli savunma bakanımız, “ne oldu generalim, niye boyle uzgunsun” dedi. “Arkada cok onemli bir ekip var. Başarısızlığı bekleyen, kınaları hazırlamışlar. Başarısız olursak yakılacak kına” dedim. “İnşallah ellerinde kalır” dedi. Helikopter; dort, beş km mesafeden fuzeyi attı ve hedefi gobeğinden vurdu. Benim gibi bazı arkadaşlarımız ağlayıp birbirine sarılırken; obur tarafta da “aa cidden vurdu ya” diyen bir guruh oluştu.

Buralardan kazanılan tecrubelerle ise zamanı geldiğinde aşağıdakini yaptık. Buyuk başarı, buyuk azim...