Şimdi ;
Bir hastane odasında ,
Duygularım yasta ...
İki elimde siyah guller,
Kolumda serumlarla
Yolunu gozluyorum ...
Belki kapıdan gorunecek
Bana merhaba diyecek,
Getirdiğin beyaz gulleri
Uzerime sereceksin diye
Bekliyorum sevda yureklim ...





Doktorlar soylerken duydum,
Bir şey duymadığımı ve gormediğimi
Sanıyorlar ...

“Neyi , kimi bekliyor bilenmez
Sadece sol yanı işliyor
Sanki başka bedende yaşıyor ...”
Diyorlar...






Ama bilmiyorlar ki ben seninle
Can bulmuşum ...
Senin dalında yeşermişim...
Yureğimi yureğine muhurlemişim ...
Şimdi ;
Seni gormeden ,sesini duymadan
Verdiğim son nefeste sen olmadan
Gidilmiyor sevda gozlum...





Sahi ;
Neydi bizi bizden ayıramayan ...?
Neydi sevdamızı cınar govdesinde saklayan ...?
Neydi yollara set vuramayan...?
Neydi yılları eskitemeyen...?
Neydi hasreti sol yanımıza diken
Vuslatı mezar taşına işleyen ...?
Neydi sevdamıza sonsuzluk damgasını vuran ...?




Sende biliyorsun
Ne verilen sozler di,
Ne edilen yeminler,
Ne atılan imzalar,
Ne de bir omur ,
Birlikte baş koyamadığımız yastığımızdı...
Sadece birbirine kenetlenmiş
İki ayrı beden de cırpınan ,
İki başka baharda yeşeren ,
Aynı kanatta ucan
Duygulara yağmur olup yağan
Yureğimizdi ...





Şimdi sen sevda bakışlım,
Hasretin kefene sarılmadan
Gozlerine toprak ekilmeden
Gelip de turku gozlunu uğurlamayacak mısın... ?
Gelip de hasreti vuslata erdirmeyecek misin... ?
Son nefeste yanında olamayacak mısın ...?






Gel sevda gozlum ,
Gel ki cınarlar ağlasın ...
Gel ki yollar karalar bağlasın ...
Gel ki yıllar ardına gizlediği sozlerden utansın ...
Gel ki hasret kefene darılmasın ...
Gel ki olum meleği ağlamasın...
Gel ki sevdamız sonsuzluk merdiveninden tırmansın...


Sen gelemezsen ben beklerim,
Ben sensiz nereye gittim ki,
Gidilmiyor muhur yureklim gidilemiyor ...