İdolum ve cocukluk kahramanım kendisi.

Cok buyuk bir kişilik, korkusuz, hırslı, safkan hız ve hic kimsede olmayan bir calışma azmine sahipti. İzlemek buyuk zevk idi.

Bu sporun dunyaya tanıtılmasında baş onculuk etmiş bir karakter kendisi. Bugun F1 denince akla ilk gelen isim Michael Schumacher olur taraflı tarafsız.

Normalde bir takım ve pilot fazla bir hegemonya kurduğunda genel olarak sevilmez. M. Schumacher 5 yıl hegemonya kurdu kendisine olan sevgi ust duzeyde idi. 10 yıl ust uste şampiyon olsa bile bu hegemonyanın sevilmeye devam edeceğini duşunuyorum. Oyle bir karakter idi.

Gerek takım icindeki liderliği, gerek muhendislerle olan ilişkileri, gerek gec saatlere kadar fabrikadan ayrılmayıp aracı geliştirmek icin caba sarf etmesi, gerek tutkusu ve kazanma arzusu Schumacher efsanesine ozgu niteliklerdi.

Yeri geldi bazı kirli yarışları ve hamleleri oldu. F1 şampiyonlarının kazanma hırsı yuzunden boyle eylemleri olabiliyor maalesef. Senna ve Alonso da zamanında yaptı. Her zaman yapmadılar cok cok nadir yaptılar ama desteklemediğimiz şeyler elbette. Herkes hata yapabiliyor sonucta.

Cıktığı ilk yarışta tanımadığı aracla ve ilk kez yarıştığı pistte 7. olmuş bir pilot.
1996 İspanya da yağmurlu yarışta altındaki Ferrari cok yavaş bir arac olmasına rağmen yağmurdaki yeteneklerini sergileyip Ferrari ile ilk galibiyetini aldı. Tur başına rakiplerinden altındaki araca rağmen 4 saniye daha hızlı turlar atıyordu. 4 turda ikinci sıradaki rakibine 20 saniye civarı bir fark atmıştı o yarışta. Bugun herhangi bir yağmur yarışında boyle bir performans sergilenmesi mumkun değil. Efsane boşuna demiyorlar.
1997-98-99 sezonlarında daha yavaş araca sahip olmasına rağmen muthiş yarışlar cıkardı. 2006 yılında Japonya da ise lider giderken motor patlamasaydı son senesinde şampiyon olabilirdi. 43 yaşında Monaco GP de pole aldı. 2007 ve 2008 Ferrari araclarını da test etti. O koltukta kendisi olsaydı muhtemelen şampiyon olurdu. Takım arkadaşı olarak yanına Raikkonen'i istemediği icin takımla arasında anlaşmazlık oldu ve o da emekliliğini acıkladı.

Spor dallarının rol modelleri vardır. Moto GP de Valentino Rossi, Basketbol da Kobe Bryant, Tenis Roger Federer, Futbol C. Ronaldo vb. bu şahısların hepsi kendi spor dallarının tum dunyada tanıtılmasında onculuk etmiş efsanelerdir.

2013 yılındaki talihsiz kazasından sonra maalesef artık eski Michael Schumacher aramızda yok.

Belgesele gelirsek Schumacher'in pist ustundeki mucadelesi, takım liderliği ve ailesine olan bağlılığından bahsediyor.

Bu belgeselin cekilmesine olanak sağlayan herkese teşekkurler.

Tabii insanın cocukluk kahramanı olunca ve bu spor icin ne anlam ifade ettiğini bilince duygulanmamak elde değil.

Kim olursak olalım, bu dunyada misafiriz, sayılı gunlerimiz var. 1 saniye sonra sağ olacağımızın garantisi yok. Bu yuzden her anın tadını cıkarmak gerek, her anı son gunum diye yaşamak gerekiyor. Belgeselden cıkartmamız gereken onemli bir ders.


Bir F1 sever olarak belgeseli beğendim. Siz nasıl buldunuz?