Kordon kanı saklanması hakkında neler biliyoruz?Son zamanlarda giderek yaygınlaşan Kordon Kanı Saklanması hakkında anne ve bebek icin ideal olan yaklaşımı bilimsel cizgide gozden gecirmek gerekiyor. Kordon kanı depolanması hakkında bireysel ve toplum bankacılığının avantaj ve dezavantajları konusunda doğru ve dengeli bilgi kaynakları kısıtlı olduğu icin bu konu merak edilmektedir.
Bebeğin doğumundan sonra plasenta, kordon bağı ve kordon kanı atık urun olarak değerlendirilmekte ve rutin olarak imha edilmektedir. Kordon kanı, bol miktarda kan yapıcı (hematopoetik) kok hucreleri icerdiği icin bazı kan hastalıkların tedavisinde kullanılabiliyor.
Tedavide kullanılan kok hucreler, kemik iliğinden, kordon kanından, kordon bağından veya daha farklı kaynaklardan elde edilebilmektedir. Kok hucrelerin hasarlı dokuların tamirinde kullanımı ile ilgili cok hızlı bilimsel gelişmeler olmakta, bazı kan hastalıkları, genetik hastalıklar, ve kanserlerin tedavileri etkili bir şekilde kok hucreler ile yapılmaktadır.
Kordon kanı nasıl alınır?
Bebek doğduktan sonra en az bir dakikalık bekleme suresinden sonra bebeğe yakın olarak kordon bağı klemplenir ve kesilerek anneden ayrılır. Plasenta ayrılmadan once veya sonra kordonun toplar damarından iğne girilir, kanın toplandığı torba plasenta seviyesinden aşağıda tutularak toplama işlemine başlanır. Kordon kanı toplanırken oluşan bekleme suresinde anne ve bebek hayatını riske sokan bir durum gelişirse işleme hemen son verilebileceğini hamile onceden bilmelidir.
Kordon kanı alınırken dikkat cekilen iki nokta var. Birincisi; kordon kanı alınması kordon bağının bağlanması zamanlamasını değiştirmemeli, yani bir dakikadan sonra kordonun bağlanmamasına engel oluşturmamalıdır. İkincisi; farklı bazı durumlarda yeteri kadar kordon kanı alınamayabileceği bilinmelidir.
Yeterli miktarda kok hucre iceren en az kordon kanı miktarı 40 ml’dir. Kordon kanı, her unitesinde icerdiği kok hucre miktarı nedeniyle 10 yaşından kucuk (40 kg’dan az olan) cocuğun kendi ihtiyacını karşılayabilir. Normal kilodaki bir yetişkin icin gerekenin sadece %8-12 kadarını karşılayabilmektedir. Dolayısıyla, şu anki guncel teknik ve bilgilere gore, sadece cocukluk doneminin nadir gorulen belirli kan hastalıklarının tedavinde kordon kanı kok hucreleri yararlı olmaktadır.
Kordon kanı ile tedavi edilebilen hastalıkların coğunda, kişinin kendi kordon kanı da hastalıktan etkilenmiş olabileceği icin saklanmış olan kordon kanının kendisinin tedavisinde kullanılması yani Otolog Transfuzyon mumkun olmamaktadır. Dolayısıyla, kişinin kendi kordon kanı ile tedavi edilebilecek hastalık gelişebilme olasılığı gercekte cok daha az olduğu bilinmelidir.
Gunumuzde, kordon kanı saklanması sadece ‘aile bireylerinde kordon kanı ile tedavi edilebilen kan hastalığı tespit edilmiş olan hamilelere onerilmekte, bu hamileler bireysel veya toplumsal kordon kanı bankalarına yonlendirilmektedir.
Bu bağlamda, kordon kanı saklama gelecekte her durumda kullanılabilecek biyolojik bir sigorta olarak duşunulmemelidir.
Kişiye kendi kok hucrelerini kullanmaın sakıncalı olabileceği bir cok durumun varlığından dolayı kordon kanı depolanması hic sonuc alınamayacak bir yatırım halini alabilir. Ulkemizdeki mevcut durum, toplumsal kordon kanı bankacılığından ziyade kişiye ozel depolama yapılabildiğinden kordon kanını saklama gerekliliği ve bu kanın kullanılabilme ihtimali daha da zor gorunmektedir.
Sonuc olarak; ailelerin ayırabileceği butce goz onunde bulundurulurken bunun nafile bir harcama olabileceği gerceğini insanlar tekrar hatırlamalıdır.
NOT: Bu yazı hazırlanırken Amerikan jinekoloji ve obstetri kongresi'nin (ACOG) 2015 yılında kordon kanı depolanması hakkında yayınladığı komite goruşunden yararlanılmıştır.
[h=2]Antalya Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Kordon kanı saklanması hakkında neler biliyoruz?
Sağlık0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Kordon kanı saklanması hakkında neler biliyoruz?