İkinci Dunya Savaşı’ndan sonra hızlı toplumsal ve teknolojik değişimler sonucu ortaya cıkan ve aşırı boyutlara ulaşan sosyal ve psikolojik farklılaşmalar karı-kocaların ve ailedeki diğer bireylerin davranışlarını, beklenti ve isteklerini buyuk bir oranda etkilemiştir.
∞ Kadının calışma hayatına girmesi ve statusunde oluşan değişimler,
∞ Kadın – erkek eşitliği ,
∞ Doğum kontrol yontemlerinin kullanılmaya başlanması,
∞ Aile planlaması ile cekirdek ailenin sayısının artışı,
∞ Tıp daki gelişmeler (istenen sayıda ve zamanda bebek doğumu),
∞ İş yaşamında kadına ve aileye tanınan sosyal haklar
∞ Kişilik Bozukluklarındaki artış vs.
Bu ve buna benzer konuların sonucundaeşlerin birbirlerinden -duygusal ve icgudusel- beklentileri artarak mutlulukları konusunda, eskiye oranla daha yuksek bir standardı ister ve birbirlerinden daha fazla şey bekler ve ister hale gelmişlerdir.
Butun bu gelişmeler sonucu ciftler arasındaki ilişki sorunları artmış ve catışmalara cozum bulamama evlilik terapisine olan gereksinimi yaygınlaştırmıştır.
Evlilik terapisti, birbirleriyle sorunları olan ve iyi gecinemeyen eşleri bir araya getirip, karşılıklı olarak birbirlerine duygularını ifade etmelerini, birbirlerini anlamalarını sağlar ve sorunları konusunda bir kavrayış kazandırmaya calışır.
Amac; eşler arasındaki catışmaları azaltmak, cozmek ve aynı zamanda eşler arasında var olan etkileşim sisteminin dengesini değişmesine yardıcı olmaktır. Terapide; eşlerin catışma sureci,catışmayı ele alış, davranışlardaki uyma, uzlaşma, işbirliği, kacınma nitelikler, catışmanın ortaya cıkma nedenleri, bu nedenleri kendilerine/eşlerine yukleme eğilim ve bicimleri uzerinde durulmaktadır.
Terapist catışmaları cozerken; eşlerin daha once kullandıkları yontem ve davranışlardan daha farklı yeni davranış ve becerileri oğrenmelerine yardım eder.
Evlilik Terapisi Surecinde Tartışma ,Karar Verme, Anlaşma, Uzlaşma, Gecimsizlik ve Ayrılma vs. durumları yaşandığı icin, eşler kendileri ya da ikisi birlikte danışmaya katıldıklarında yaşanan duygusal surecler danışmayı olanaksız hale getirebilir ise de; tarafların “terapist” gibi tarafsız birinin rehberliğinde kendi aralarında kuramadıkları etkileşimi başarma olasılığı daha yuksek olmaktadır.
Evlilik Terapisini Gerektiren Durumlar;
∞Bireysel psikoterapi yontemleriyle evli bir kişinin sorunlarının cozulmesinde yetersiz kalındığında
∞Bireysel psikoterapi tekniklerini uygulamanın gucleştiği durumlarda
∞Evli eşler arasında catışma ya da kavga sonrası eşlerden birinin aniden uyumsuzluk geliştirdiği durumlarda
∞Birbirleriyle uyum problemi olan eşlerin, ilişkilerinde bir aksaklık olduğunu kavradığı ve cozum arayışına girdiği durumlarda
∞Daha başka ozellikte sorunlarda
Evlilik Terapisi Gerekebilir
Eşlerin birbirlerine duygularını ifade etmelerine, kendilerini ve birbirlerini anlamalarına ve sorunları ile ilgili icgoru kazanmalarına calışır. Ancak değişim;”kendini anlama” ve “icgoru kazanma”faktorlerinin dışında başka etkilerle gercekleşir.
Evlilik esnasında yaşanılan krizlerin alt yapısına kişilik bozukluğu acısından da bakabiliriz; mesela narsistik kişilik bozukluğu olan bir erkek evliliğinde eşine karşı yaklaşımı, evliliğin devamı veya sonlanmasını belirleyecektir. Narsist kişi, kendisini mukemmel bir yapıda gormesi, hak etmişlik duygusu olması, kendini gozde bir insan gibi gormesi, insanların ona muhtac olduğunu duşunmesi gibi birkac tanım narsistin evliliğindeki sorunları anlatmak icin yeterlidir gibi.
Eşine bir eşya gibi davranıp eşin kendisini bir hicmiş gibi hissetmesine sebep olacaktır. Kendisini bir hicmiş gibi hisseden eş , kendisini savunacak ve bir hic olmadığını ispatlamak icin savunmalarla karşılık verecektir.
Savunma yapan eşe tahammul edemeyen narsist, eşine karşı olan ilgisizliği daha da artarak kendisine kul kole olacak başka bir liman arayışına girecek ve narsistik beslenmeyi başka birisi uzerinden devam ettirecektir.
Borderlıne bir eş ise eşine karşı yaklaşımlarında ki tutarsızlıklar , gelgitlerin olması , eşine olumsuz duygularını yukleyici bir konteynır gibi davranması, cocukları kendi istediği gibi davranmadığında cocuğu ile duygusal bağlantıyı kesmesi, aynı şekilde bunu eşine de yapması gibi davranışlar da borderlıne’ın evliliğini etkilemektedir.
Kendi terk hislerine karşı savunma yapmak icin cocuklarına yapışan butun anneler ve kendi gelişim sorunları yuzunden hasar gormuş ve babalığın gerektirdiği olgun taleplere karşılık veremeyen butun babalar ailenin işlev gormesini engellemekte ve cocuklarında gelişim sureclerine olumsuz etki etmektedirler.
Şizoid kendi dunyasına cekilerek hem kendisini hem de ailesini yalnız bırakarak aile sorunlarını cozmek icin meşgul olmaz ve ailenn tum yukunu diğer eş ustlenmektedir.
Bu durumu yuku alan eş ne kadar devam ettirebilirse aile ayakta kalmakta fakat bir ayağı kırık sandalye gibi dengede tutmak zor olacaktır.
Kişilik Bozukluğu olan ebeveynlerin ailevi sorunlarını cozumledikten sonra veya once bireysel bir terapi surecine başlamaları ailenin daha mutlu ve huzurlu olması icin elzem şartlardandır.
Aile terapisinde bireysel goruşmelerin olduğu gibi ortak goruşmelerde olmaktadır. Ortak goruşmelerin hedefi, ebeveynler ve cocuklar arasındaki, eyleme vurma işlemine ortam hazırlayan iletişimin blokesini kaldırmak; yeni sozel iletişim kanalları kurmak; aile uyelerinin daha once imkansız olan terk edilme hisleri ile ilgili kızgınlığını sozlere dokmeyi mumkun kılmak ve patalojik aile dinamiklerine icgoru kazandırmak, hem bireysel hemde toplu halde uzerlerinde calışabilir hale getirmektir.
Cift Terapisi sadece seanslarla sınırlı değildir.Terapistin verdiği “odevler” ve “yonlendirmelerle“ terapi sureci dışarıda da devam eder.
Terapistin; doğru yonlendirmelerle danışmayı yurutebilmesi icin,iyi bir gozlemci olması, goruşmede ufak detayları takip etmesi, eşlerin kendi taraflarına cekmeye calışma girişimelrine kapılmaması, gerektiğinde sessizlik bir şekilde bekleyebilmesi, yonergeleri kolaylıkla izleyebilmesi,sorunları tanımlamakta ve yeni fikirler bulmakta incelik ve beceri sahibi olması olmazsa olmaz gerekliliklerdir.
“Anlaşılma arzusu sevilme arzusu kadar şiddetlidir.”
John POWYS
Evlilik terapisti, eşlerin davranışlarının kontrolunu ele gecirdikten sonra,verdiği yonergelerin doğasını değiştirerek, eşlerin her ikisinin gereksinimlerine cevap verecek
şekilde ilişkilerinin sınırlarını genişletmeye calışır, bu “yeni etkileşim biciminin” kurallarını birlikte belirlemeleri icin eşleri yureklendirir ve terapiyi sonlandırma aşaması son oturumlarda, aile uyeleri arasındaki etkileşime, iletişime dikkat cekilerek, karşılıklı goruş ve onerilerin ortaya cıkmasına calışılır.
Sonuc aşamasında da, terapi surecinde olan gelişmeler ve ilerlemeler birlikte gozden gecirilerek ozetlenir.
Terapiyi sonlandırmada, aile bireylerinde aşağıda belirtilen tutum ve davranışların gercekleşmiş olması ve ailenin isteği dikkate alınır.
-Aile uyeleri duygu ve duşuncelerini birbirlerine ifade edebiliyorsa,
-Aile bireyleri davranışlarını acıklayabilecek duzeye gelmesi, duşmanlık duygularını ve ofkelerinin nedenini yorumlayabiliyorsa,
-Aile uyeleri birbirlerine umut, korku ,ofke ,sevinc ,uzuntu ve beklentilerini iletebiliyorlarsa,
-Terapi surecinde oğrendiklerini hayatında uygulayabiliyorsa,
-Gecmiş yaşantılarındaki olumsuzluklardan kendilerini kurtarabiliyorlarsa,
-Terapistederinlemesine yorumlar yapabiliyorlarsa terapinin tamamlanmış olduğu anlaşılır ve terapi sonlandırılır.
“BİRBİRİMİZİ GERCEKTEN ANLADIĞIMIZDA, PAYLAŞMAK EĞİTMEK SEVGİYİ ANLATMAK DAHA KOLAYDIR.” STEPHEN R. COVEY

[h=2]Antalya Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]