KALIN BAĞIRSAK KANSERİ HAKKINDA NELER BİLİYORUZ
ABD’de her yıl 150.000’den fazla kişi kalın bağırsak kanseri olduğunu oğreniyor. Turkiye’de ise cok sağlıklı kanser kayıtlarının olmamasına rağmen orantısal olarak yaklaşık 30.000 kişinin kolorektal kansere yakalandığını tahmin ediyoruz. Marmara Universitesi Tıp Fakultesi Onkoloji Bilim Dalı olarak size bu konuda onemli olabilecek bilgileri vermeyi amacladık. Bu bilgiler kalın bağırsak kanserinin belirtileri, tanısı, tedavisi ve bu hastalığın nedenleri ve nasıl korunulabileceğini icermektedir.
KOLON ve REKTUM
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin “kalın bağırsak” olarak adlandırılan kısmını oluşturur. Kalın bağırsakların yaklaşık 150-180 cm’lik ust kısmına “kolon”, 15-17 cm’lik alt kısmına ise “rektum” adı verilir.
Yiyecekler, midede ve ince bağırsaklarda sindirildikten sonra kalın bağırsaklara gelirler. Burada bağırsak iceriğinin icinde sindirim sisteminin daha ust kısımlarında emilmemiş olan su da vucutca emilerek geriye ‘gaita’ olarak adlandırılan katı kısım kalır. Gaita, kolon ve rektum boyunca ilerleyerek daha sonra anus yoluyla vucuttan atılır.
KANSER NEDİR?
Kanser vucuttaki hucrelerin kontrolsuz olarak aşırı şekilde coğalıp, vucudun ceşitli bolgelerine dağılmalarıdır. 100’den fazla değişik kanser turu vardır.
Vucudun tum diğer organlarında olduğu gibi kolon ve rektum da değişik turde hucre gruplarından oluşmuştur. Normal olarak hucreler ancak organizma onlara gerek duyduğunda coğalırlar. Bu durum organizmanın belirli bir duzen icerisinde gelişmesini ve boylece sağlıklı kalmasını sağlar.
Hucreler gerek olmadığı halde bolunup, coğalırlarsa o bolgede bir doku kitlesi oluşur. Fazladan oluşan bu kitle ‘tumor (ur)’ olarak adlandırılır. Bu kitleler benign (selim) veya malign (habis) olabilirler.
Benign (selim) tumorler kanser değildir. Onlar komşu dokulara ve vucudun diğer organlarına yayılmazlar. Bening tumorler genelde vucuttan cıkarılabilirler. Nadiren zararlı olabilirler.
Polip, bening bir tumordur. Kolon veya rektum duvarında oluşabilir. Kolon ve rektumdaki bu polipler ileride kansere donuşebilme olasılıkları nedeniyle cıkartılmalıdırlar. Bir kişide polip saptanırsa, yeni bir polip oluşma olasılığı yuksektir. Bu nedenle bu kişiler duzenli olarak kontrolden gecirilmelidirler.
Malign (habis) tumorler kanser olarak adlandırılırlar. Bu tumorler komşu doku ve organlara sıcrayıp, onlara zarar verebilirler. Kanser hucreleri kanserli dokudan koparak kana karışabilirler veya lenf yollarına girebilirler. Kanserin yayılması ve vucudun diğer bolgelerinde tumor oluşması bu yolla olur. Kanserin sıcraması ve yayılması “metastaz” olarak adlandırılır.
Tumorler kolon ve rektumun herhangi bir bolgesinde oluşabilir. Kanser hucreleri kolon ve rektum dışına genelde lenf (akkan) yoluyla yayılırlar. Kolon ve rektum kanserleri karaciğer, akciğerler, beyin, bobrekler ve mesaneye yayılabilirler.
Kanser vucudun diğer bir bolgesine yayıldığında, o bolgede yayıldığı yerdeki turden bir tumor oluştururlar ve aynı adla anılırlar. Orneğin bağırsak kanserleri, karaciğere yayıldığında karaciğerde oluşan tumor kolorektal kanser hucrelerinden oluşmuştur. Bu durum “metastatik kolorektal kanser” veya “karaciğere metastaz yapmış kolorektal kanser” olarak adlandırılır. “Karaciğer kanseri” olarak adlandırılmaz.
ERKEN TANI
Kanser ne kadar erken tanınır ve tedavi edilebilirse o kadar iyi sonuc alınır. Bu ozellikle kolorektal kanserler icin daha onemlidir. Tedaviden en iyi sonuc hastalık yayılmadan yapılırsa alınır. Aşağıdaki onerileri yerine getirerek insanlar kolorektal kanserlerin erken tanınmasını sağlayabilirler.
Duzenli check-up’lar esnasında “rektal muayene” uygulanmasını isteyiniz. Bu muayenede doktor kayganlığı sağlayacak jel surulmuş bir eldiven giyerek makattan parmağı ile muayene yapar ve rektumdaki anormallikleri saptar.
50 yaşından itibaren yılda bir kez “gaitada gizli kan” testini yaptırınız. Bu test gaitada gizli olarak bulunabilecek kanı tesbit etmemizi sağlar. Cok az miktardaki gaita bir plastik kaba konarak doktorun muayenehanesinde veya bir laboratuarda yapılabilir. Bu test kolorektal kanserlerin neden olduğu goremediğimiz miktardaki kanamaları saptamamıza yarar. Bunun yanısıra bu tur gizli kanamaya yol acabilecek diğer nedenler de vardır. Bu testin pozitif olması daima kanser olduğunu gostermez.
50 yaşından itibaren her 3-5 yılda bir “sigmoidoskopi” tetkiki yaptırınız. Bu tetkik ışıklı bir tup boru yardımıyla makattan girilerek rektum ve kolonun alt kısmının gorulmesidir. Doktor bu ışıklı tup yardımıyla bağırsakların bu kısmındaki polip, tumor ve diğer anormallikleri gorebilir.
Kolon ve rektum kanseri konusunda daha riskli olan kimselerin doktorun onerisiyle bu tetkikleri daha sık olarak yaptırmaları veya ek bir takım testleri yaptırmaları gerekebilir.
BELİRTİLER
Kolorektal kanserler ceşitli belirtiler gosterebilirler. Aşağıdaki belirtilerin gorulmesi durumunda kolorektal kanserden kuşkulanılmalıdır.
- Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik,
- İshal veya kabızlık olması,
- Gaitada bulaşmış kan gorulmesi veya gaitanın katran gibi siyah bir renk alması,
- Dışkı capının incelmesi,
- Genel mide yakınmaları (gaz, şişkinlik, ağrı veya kramplar),
- Sıklaşmış gaz ağrıları,
- Bağırsakların dışkılama sonunda tamamen boşalamamış gibi olma hali,
- Nedeni bilinmeyen kilo kaybı,
- Uzun suren halsizlik.
Bu belirtiler ulser, bağırsak iltihabı, hemoroid gibi diğer nedenlerle de olabilir. Belirtilerin hangi nedenle olduğuna doktorunuz karar verecektir. Bu belirtilerin gorulmesi halinde doktorunuza başvurmalısınız. Doktorunuz bu belirtiler nedeniyle sizi bu konuda uzmanlaşmış diğer bir doktora gonderebilir (gastroenterolog gibi).
TANI
Yukarıda belirtilen bulguların nedenini bulabilmek icin doktorunuz siz ve aileniz hakkında bir takım sorular soracak, ayrıntılı bir muayene yapacak ve bir takım tetkikler isteyecektir. Daha once bahsedilen tetkiklere ek olarak doktorunuz aşağıdaki ek testleri isteyebilir.
Barsak sisteminin goruntulenmesi: Hastaya baryum iceren bir solusyonun makat yoluyla verilmesinden sonra rontgen filmlerinin cekilmesi işlemidir (barium enema). Baryum kolon ve rektumun goruntulenmesini sağlayarak doktorun tumoru veya diğer bir anormalliği tanımasını sağlar. Doktorun kucuk bir tumoru gorebilmek icin bazen bağırsakları genişletmesi gerekebilir. Bu nedenle test boyunca dikkatli bir şekilde bağırsaklara hava verilebilir. Bu işlem “cift kontrast baryumlu film” olarak adlandırılır.
Kolonoskopi: Yine ışıklı bir tup kullanarak kolonun tumunun incelenmesidir. Bu işlem bukulebilir bir sigmoidoskop ile yapılanla aynıdır fakat bu kez ışıklı tup daha uzundur.
Doktor bir polip veya anormal bir buyume saptarsa onu sigmoidoskop veya kolonoskop yardımıyla alabilir. Alınan bu parcayı patoloji doktoruna gondererek o parcanın incelenmesini ve kanser hucrelerinin araştırılmasını sağlar. Bu işlemin adı “biopsi almak”tır. Poliplerin coğu bening (selim)’dir. Fakat bunu saptamanın tek yolu biopsi almaktır. Eğer patolog (patoloji uzmanı) kanser saptarsa, hastanın doktoru bu kanserin evresini, buyukluğunu ve yaygınlığını bilmek ister. Evreleme işlemi, kanserin başka bir dokuya yayılıp yayılmadığı ve diğer organları etkileyip etkilemediği konusunda doktora yardımcı olur. Tedavinin nasıl olacağı kararı bu bulgulara gore verilir.
Evreleme, kolorektal kanserin coğunlukla akciğerler ve karaciğere yayılması nedeniyle rontgen filmleri, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi ile bu organların taranmasıyla yapılır. Doktorunuz karaciğer fonksiyonlarının belirlenmesi amacıyla ek kan tetkikleri isteyebilir, ayrıca CEA (karsino embriyojenik antijen) testi istenebilir. Bu test ozellikle hastalığın yayıldığı durumlarda, kolorektal kanserli insanların kanında normalden daha fazla miktarda bulunabilir.
TEDAVİ
Doktor her hasta icin gerekli bir tedavi planı yapacaktır. Kolorektal tumorlerin tedavisi hastalığın boyutuna, yerleşim yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktorlere bağlıdır.
Kanser hastalarının coğu hastalıkları ve tedavi secenekleri konusunda tum bilgileri oğrenmek isterler. Onların sorularına en iyi cevap verebilecek kişi doktorlardır. Tedavi secenekleri konusunda konuşulurken, hasta doktoruna hastalık hakkında yapılan calışmalar (araştırmalar) konusunda bilgi isteyebilir. Bu calışmalar “clinical trials (klinik araştırmalar)” olarak adlandırılır ve kanser tedavisinin daha iyi yapılabilmesi icin gercekleştirilmektedir.
Hastaların doktora gorunmeden once ona soracakları soruları bir liste halinde hazırlamaları onlara yardımcı olur. Hasta notlar alabilir, doktorun soyledikleri ile konuşulanları kaydedebilir. Bazı hastalar doktorla goruşmelerinde yanlarında bir arkadaşlarının veya aile uyelerinden birinin bulunmasının kendilerine yardımcı olabileceğini duşunurler.
Tedaviye başlamadan once hastanın doktora sormak isteyebileceği bazı
sorular şunlardır:
- Hastalığın evresi nedir?
- Tedavi seceneklerim nelerdir? Benim icin hangisini onerirsiniz? Nicin?
- Benim icin uygun olabilecek klinik bir calışma var mı?
- Her tedaviden beklediğimiz yararlar nelerdir?
- Her tedavinin riskleri ve muhtemel yan etkileri nelerdir?
- Yan etkiler konusunda neler yapılabilir?
- Tedavi boyunca kendi kendime yapabileceğim ne tur tedbirler vardır?
- Muhtemel tedavi maliyeti ne olacaktır?
Hasta veya bir yakını tedavinin etkinliği konusunda doğal olarak bilgi sahibi olmak isteyebilir. Bazen onlar hastanın tamamen iyileşip iyileşmeyeceği veya omrunun ne kadar kaldığı konusunda istatistiksel bilgiler isteyebilirler. Unutulmamalıdır ki, bu değerler buyuk hasta gruplarından elde edilen ortalama değerlerdir. Ozellikle bir kişinin prognozu hakkında kesin veri olarak kullanılması uygun olmaz. Cunku iki kanser hastası bile birbirinin aynı değildir. İnsanlar doktora iyileşme ve yaşam şansları konusunda sorular sorarlar. Fakat doktorlar her zaman ne olacağını bilemeyebilirler. Doktorlar kanserin gidişatı hakkında konuşurken “hastalığın tamamen gecmesi (cure)” terimi yerine “hastalığın iyileşmesi veya kontrol altına alınması (remission)” terimini kullanmaları uygun olur. Bu nedenle hastaların coğu tamamen iyileşmesine rağmen hastalığın geri gelme olasılığı nedeniyle doktorlar “remission” terimini kullanırlar.
Kanser ve tedavisi hakkında oğrenilecek cok şey vardır. Hastalar bunların tumunu bir defada anlamayabilirler. Anlamadıkları şeylerin acıklanması veya daha fazla bilgi edinmek icin değişik sorular sormaktan cekinmemelidirler.
TEDAVİ YONTEMLERİ
Kalın bağırsak kanseri genellikle cerrahi, kemoterapi ve/veya radyasyon (ışın) tedavisi ile tedavi edilir. Biyolojik tedavi gibi yeni tedavi yaklaşımları ile ilgili calışmalar surdurulmektedir. Bir hasta icin bu tedavi şekillerinden biri veya birkacının kombinasyonu gerekebilir.
Cerrahi, kalın bağırsak kanseri icin en sık kullanılan tedavi şeklidir. Ameliyatın tipi hastalığın yerine ve buyukluğune bağlı olarak değişir. Hastaların coğunda bağırsakların bir kısmının alınması (partial colectomy) şeklinde bir yontem uygulanır. Bu operasyonda cerrah kalın bağırsakların kanserli kısmı ile birlikte onun cevresindeki bir miktar sağlam dokuyu cıkarır. Cerrahi, sıklıkla erken evre bağırsak kanserlerinde gerekli tek tedavi şeklidir.
Genelde tumor cevresindeki lenf nodlarını da cıkarmak kanserin evresi konusunda yardımcı olur. Patoloji uzmanları bu lenf nodlarını mikroskop altında inceleyerek onlara kanserin bulaşıp bulaşmadığını tespit ederler. Eğer kanser bu lenf duğumlerine sıcramışsa, vucudun diğer bolumlerine de sıcramış olması muhtemeldir ve bu durum daha fazla tedaviyi gerektirir.
Coğu vakada cerrahlar, kalın bağırsakların tumorlu kısmını cıkardıktan sonra sağlam kısımlarını birbirine bağlarlar. Cerrahi uygulamanın bu kısmı “anastamoz” olarak adlandırılır. Eğer kalın bağırsakların sağlam kısımları birbirine bağlanamazsa cerrah “kolostomi” denilen bir işlem uygulayarak, karın duvarında kalın bağırsak iceriğinin dışarı atılmasını sağlayan bir delik acarak bağırsakları buraya bağlar. Hasta bu deliğe bir torba takarak gaitanın bu torbada birikmesini sağlar. Kolostomi gecici veya kalıcı olabilir.
Gecici kolostomi; daha alttaki bağırsak kısmının cerrahi işlem sonrası iyileşmesi icin gecici sure kullanılır. Daha sonra ikinci bir ameliyatla cerrah sağlam bağırsak kısımlarını birbirine bağlar ve kolostomiyi kapatır. Hastaların bağırsak fonksiyonları normale doner.
Kalıcı kolostomi; kanser rektumda ise gerekli olabilir. Kanserli bolgesi kolonun daha aşağısında olan az sayıdaki hasta icin kalıcı kolostomi gerekebilir. Hastaların yaklaşık %15 kadarı icin kalıcı kolostomi gerekir.
Kolostomiye uyum sağlamak zaman almasına rağmen hastaların coğu normal yaşamlarına donebilirler. Bir hemşire veya kolostomi bakımı konusunda deneyimli bir uzman hastalara kolostomi bakımını ve normal aktivitelere devam etmenin yollarını oğretir.
Hastanın cerrahi oncesi doktoruna sormak isteyebileceği bazı sorular:
- Ne tur bir ameliyat olacak?
- Daha sonra ne olacak? Ağrım olacak mı? Siz bana nasıl yardım edeceksiniz?
- Kolostomi gerekecek mi? Gecici mi, kalıcı mı olacak?
- Hastanede ne kadar kalacağım?
- Ozel bir diyetim (perhizim) olacak mı? Bana diyeti kim verecek?
- Ne zaman duzenli işime donebilirim?
- Ek bir tedavi gerekecek mi?
Kemoterapi, kanser hucrelerini olduren ilacların kullanılmasıdır. Kemoterapi cerrahi işlemin uygulanmasından sonra bazen hastalığın yayılmasını onlemek icin verilir. Bu ek tedavi “adjuvant kemoterapi” olarak adlandırılır. Kemoterapi yeni tumorlerin oluşmasını onlemek veya tamamen cıkarılmayan tumorlerde onların oluşturduğu şikayetleri ortadan kaldırmak icin verilir. Doktor tek bir ilac veya birkac ilacı birlikte kullanabilir.
Kemoterapiyi yalnız bu konuda ozel eğitimi olan hemşireler verir. Kemoterapinin verilme sayısı kur diye ifade edilir (1. kur, 2. kur gibi) ve genellikle aynı ilaclar 21 veya 28 gunde bir tekrarlanarak verilir. Kemoterapi coğunlukla damardan sıvı şeklinde ayaktan tedavi merkezlerinde veya ağızdan hap olarak verilir. Bazen hastanın genel durumundaki bozukluk , verilen ilaclar veya ilacların veriliş şekillerine gore hastaların tedavilerini hastanede yatarak almaları gerekebilir. Her kur sonrası hastalar medikal onkoloji polikliniğinde kontrol edilirler. Bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilacların yan etkileri sorgulanır ve vucuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmak icin bazı kan tetkikleri istenir. Her kur oncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gosterilmesi gerekmektedir. Bir hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacaksa kac kur alacağını patoloji raporundaki tumore ait ozellikler belirler. Ancak bu kararların verilmesinde hastanın yaşı ve genel durumu da onemli rol oynar.
Kemoterapi “sistemik bir tedavidir”, yani ilaclar kan akımına karışır ve tum vucuda dağılır.
Klinik calışmalarda araştırmacılar kemoterapi ilaclarını sadece tedavi edilecek bolgeye uygulamanın yollarını bulmaya calışmaktadırlar. Karaciğere yayılmış kalın bağırsak kanseri icin ilaclar kan damarları yolu ile direkt karaciğere verilebilir (Bu tedavi “intrahepatic kemoterapi” olarak adlandırılır). Genelde bir kimse kemoterapi ilaclarını hastanede, doktor muayenehanesinde veya evde alabilir. Bu hangi ilacların verildiğine ve hastanın genel durumuna bağlıdır. Kısa sureli hastanede kalmak gerekli olabilir.
Hastalar kemoterapi hakkında şu soruları sorabilirler:
- Tedavinin hedefi, amacı nedir?
- Hangi ilacları alacağım? Onlar ne yapacak (neye yarayacak)?
- İlacların yan etkisi olacak mı? Bu durumda ne yapabilirim?
- Tedavi ne kadar surecek?
Radyasyon tedavisi, (ışın tedavisi veya radyoterapi olarak adlandırılır) yuksek enerjili ışınların kanser hucrelerine zarar vermesi ve onların buyumesini onlemesi ilkesine dayanır. Cerrahi tedavi gibi ışın tedavisi de bolgesel bir tedavidir. Sadece tedavi edilen bolgedeki kanserli hucreleri etkiler. Radyoterapi bazen cerrahi oncesi tumoru kuculterek daha kolay alınmasını sağlamak icin kullanılabilir. Daha sık olarak cerrahi sonrası bolgede kalan kanserli hucreleri yok etmek icin kullanılır. Cerrahi ile cıkarılamayan tumorlerde oluşan ağrı veya diğer belirtileri ortadan kaldırmak icin de kullanılabilir. Radyoterapi genelde ayaktan hastanede veya haftada 5 gun sureyle klinikte yatarak birkac hafta suresince verilebilir.
Araştırmacılar radyoterapi uygulamanın daha etkin yollarını araştırmaktadırlar. Orneğin cerrahi oncesi ve sonrası radyoterapi uygulamanın (sandwich tekniği) yararlarını veya cerrahi suresince radyoterapinin uygulanması araştırılmaktadır. Doktorlar yayılmamış rektum kanserlerinde tek başına (cerrahi uygulamaksızın) radyoterapi kullanımını da araştırıyorlar.
Radyasyon tedavisinden once hastaların sormak istedikleri bazı sorular:
- Radyasyon (ışın) nasıl verilecek?
- Bu tedavinin amacı ve hedefi nedir?
- Tedavi ne zaman başlayıp, ne zaman bitecek?
- Tedavi suresince kendi kendime neler yapmalıyım?
- Ne tur yan etkiler gorulebilir?
- Tedavi sonucunda kısırlık riski var mıdır?
Biyolojik tedavi, vucudun savunma sisteminin harekete gecirilerek kanser hucrelerinin yok edilmesine yardımcı olmasının sağlanmasıdır. Bazı hastalarda biyolojik tedavi kemoterapi ile birlikte kullanılabilir veya cerrahi sonrası adjuvant tedavi olarak kullanılabilir. Klinik calışmalarda yeni biyolojik tedavi tipleri kullanılmaya başlanmıştır. Hastaların bazı biyolojik tedavi turlerini alabilmek icin hastanede kalmaları gerekebilir.
TEDAVİNİN YAN ETKİLERİ
Uygulanan kemoterapotik ilacların sadece kanser hucrelerini etkilemesini sağlamak zordur. Sağlıklı dokuların da zarar gormesi nedeniyle tedavi istenmeyen yan etkilere neden olabilir.
Kanser tedavisinin yan etkileri kişiden kişiye ve tedaviden tedaviye değişiklik gosterebilir. Doktorlar bu yan etkileri en aza indirmeye calışırlar. Bu yuzden doktorun tedavi sırasında ve sonrasında oluşabilecek sağlık problemlerini cok iyi bilmesi gerekir.
CERRAHİ
Kolorektal kanserde uygulanan cerrahi tedavi ve acılan kolostomi, hastalarda gecici kabızlık ve ishale neden olabilir. Doktorlar oluşan bu problemleri en aza indirmek icin diyet veya ceşitli ilaclar onerebilirler. Ameliyattan sonra ağrısı olan hasta mutlaka bunu doktoruna soylemelidir. Boylece doktoru tarafından verilecek ilaclarla, oluşan ağrı giderilecektir.
Ameliyat sonrasında yaranın iyileşmesini sağlamak icin fizik aktivitenin kısıtlanması gerekmektedir. Kolostomili hastalarda, kolostomi cevresindeki deride hassasiyet oluşabilir. Doktor ve hemşireler hastaya kolostomi bolgesinin bakımı ve temizliği konusunda bilgi vererek bu hassasiyetten ve infeksiyondan bolgeyi korurlar.
KEMOTERAPİ
Kemoterapi alan hastalar her kemoterapiden yaklaşık bir hafta kadar sonra medikal onkoloji polikliniğinde doktor kontrolunden gecmelidir. Bu kontrolde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, kemoterapinin yaptığı yan etkiler değerlendirilerek gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlama yapılır.
Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaca gore değişir. Genel bir kural olarak kemoterapi hızla coğalan hucreleri etkiler. Kanama sırasında pıhtılaşmayı sağlayan, hastalıklara karşı savunmamızı yapan ve vucudumuzdaki organlara oksijen taşıyan kan hucreleri hızlı coğalan hucrelerdir. Bu kan hucreleri kemoterapi aldıktan yaklaşık 1 hafta 10 gun sonra sayıca azalırlar ve bu nedenle cabuk morarma veya diş fırcalama gibi kucuk işlemler sonrası kanama olabilir. Normalde vucudumuza girdiklerinde savunma sistemimiz guclu olduğundan hastalık yaratmayan mikroplar kemoterapi sonrası savunmamızı sağlayan hucreler azaldığından kolaylıkla ateşli hastalıklara yakalanmamıza neden olabilirler. Bu donemde yıkayarak yediğimiz ciğ sebze ve meyveleri (orneğin salata gibi) en az 10 gun kadar yemekten kacınmalısınız. Bu donemde cevredeki insanlardan mikrop kapmamak icin kalabalık ortamlarda bulunmaktan da kacınmalısınız.
Unutmayınız ki bu yasak meyve ve sebzelerin hastalığınız uzerine olan herhangi bir etkisinden dolayı değil, ne kadar temiz yıkasanız da yiyeceğiniz sebze veya meyvenin uzerinde kalmış olması muhtemel mikroplardan kacınmak icindir. Yiyeceklerinizin bu zaman dilimi icinde pişmiş olmasına dikkat ediniz. Eğer 38.50C in ustunde, bir saati gecen ateşiniz olursa mutlaka doktorunuza ulaşınız. Ateşiniz var ve kan hucreleriniz kan sayımında duşuk bulunursa antibiyotik tedavisi almanız gereklidir. Kan hucrelerinizin sayısında meydana gelen bu azalma bir hafta ila 10 gun icinde kendiliğinden gecer ve hucreler normal sayılarına ulaşır.
Bir başka hızlı coğalan hucre grubu sindirim sistemi hucreleri ve kıl koku hucreleridir. Bu nedenle kemoterapi sonrası genellikle ilk haftadan sonra saclar dokulur. Hastalarda iştah kesilmesi, bulantı, kusma, ishal ve ağız yaraları gelişebilir, bu yan etkilerin hemen hepsi ilac tedavisi ile kontrol altına alınabilir. Bu yan etkiler kısa surelidir, hastaların şikayetleri bir sonraki kemoterapi başlamadan once gecmiş olur. Kemoterapinin bahsedilen bu yan etkilerinin şiddeti hastadan hastaya değişir.
Gunumuzde modern kemoterapilerle uzun, kalıcı yan etkilere rastlamak nadirdir. Ancak bazı kemoterapi ilacları kalp uzerinde olumsuz etkiler yapabilir, bu tur ilacları kullananlarda doktor periyodik olarak kalbinizin etkilenip etkilenmediğini anlamak icin tetkikler ister. Bugun kullanılan kemoterapi ilac dozları ve kemoterapi kur sayıları kalp uzerinde olumsuz etki yapacak boyutta değildir. Bazı kanser ilacları yumurtalıkları etkileyerek yumurta hucrelerini oldururler, boylece yumurtalıklar kadınlık hormonu olan ostrojeni uretemez ve hastalar menopoza girerler. Adetler seyrekleşir yada durabilir ve bu durumda kadınlar hamile kalamazlar. Ozellikle 35-40 yaşın uzerinde kemoterapi ile meydana gelen kısırlık kalıcıdır. Daha genc hastalarda kemoterapi suresince kesilen adetler bir sure sonra normale donebilir.
Kemoterapi ilacları coğunlukla damardan verilir ve verildikleri damara zaman icinde zarar verip, damarın sertleşmesine ve dışarıdan bakıldığında gozle fark edilebilir hale gelmesine neden olabilirler. Kemoterapi alırken veya aldıktan sonraki gun ilacı aldığınız kolda kızarıklık şişme ve yanma olursa hemen doktorunuza haber vermelisiniz.
Kemoterapi alırken herhangi bir nedenle ağrı kesici kullanmanız gerekirse doktorunuza danışınız. Cunku bazı ağrı kesiciler vucuttaki kan hucrelerinde sayıca veya işlevce azalmaya neden olabilirler. Bunun dışında kalp, akciğer ve bobrek hastalığınız icin kullandığınız ve hayati onemi olan ilaclarınıza kemoterapi suresince devam edebilirsiniz. Kullanmak zorunda olduğunuz bu ilacları doktorunuza yaptığınız ziyaretlerde gostererek bir sakınca olup olmadığını sormanız uygun olur.
IŞIN TEDAVİSİ
Karın bolgesine ışın tedavisi alan hastalarda bulantı, kusma, ishal olabilir. Kolorektal kanserlerde uygulanan ışın tedavisi pelvik bolgede kılların dokulmesine neden olabilir. Bu etki kalıcı veya gecici olabilir. Tedavi sırasında deri kızarabilir, kuruyabilir, hassaslaşabilir ve kaşınabilir. Hastalar dar giysilerden kacınmalı, pamuklu giysileri tercih etmelidirler. Doktor onerisi olmadan deriye kesinlikle losyon veya krem surulmemelidir. Işın tedavisi sırasında hastalar kendilerini cok yorgun hissederler. Ozellikle tedaviden haftalar sonra bile bu durum devam edebilir. Bu surecte hastalar olabildiğince dinlenmekle beraber hastalar normal aktivitelerinden uzaklaşmamalıdırlar.
BİYOLOJİK TEDAVİ
Biyolojik tedavinin yan etkileri cok ceşitli olmakla beraber sıklıkla grip benzeri bir durum, titreme, ateş, halsizlik, bulantı, kusma, ishal bazen de dokuntuler oluşabilir.
DİĞER YAN ETKİLER
Kanser iştah azalmasına neden olabilir. Bazı hastalarda ağızda tatsızlık oluşur. Coğunlukla tedavilerin yan etkileri olan bulantı, kusma ve ağızda yaralar hastanın yemek yemesini gucleştirir. Fakat beslenme cok onemlidir. Oğunler mutlaka yeterli kalori ve protein icermelidirler. Boylece kilo kaybı ve dokuların kendini tekrar tamir etmesi sağlanabilir.
Tedavi alan hastalar, duzenli ve yeterli beslenirlerse kendilerini daha enerjik ve iyi hissedeceklerdir ve ilacların yan etkileri daha az gorulecektir.
Bazen kolorektal kanser tedavisi hastaların cinsel yaşamını etkileyebilir. Ameliyat sırasında bazı sinirlerin ve damarların tedavi nedeniyle zarara uğraması sonucu gecici veya kalıcı impotans oluşabilir. Karın bolgesine uygulanan ışın tedavisi de bazen erkeklerde sertleşme problemlerine yol acabilir. Kolorektal tumorler icin ameliyat uygulanan kadınlarda da cinsel sorunlar oluşabilir. Işın tedavisi de gecici olarak vaginada kuruluk ve hassasiyete neden olabilir. Doktorlar ve hemşireler bu sorunların giderilmesine yonelik onerilerde bulunabilirler.
Tedavi sırasında ve sonrasında cinsel yaşamınıza eskiden olduğu gibi devam etmenizde bir sakınca yoktur. Kemoterapinin yumurtalık hucreleri uzerinde olan mutajenik (bebekte ciddi anormallikler olabilmesi) etkileri nedeni ile tedavi suresince gebeliği onlemek icin doğum kontrol yontemlerinden biri tercih edilmelidir. Verilen kemoterapi ilaclarının coğu yumurtalıkların calışmasını bozar ancak bu etkilenmenin derecesi hastadan hastaya değişir.
Tanı sonrası tedavi planı ile yaşadığınız fiziksel ve ruhsal sıkıntılar, hastalığa veya tedaviye bağlı yorgunluk, halsizlik hissi, cinsel yaşamınızın, istek ve heyecan duyma gibi duygularınızı etkileyebilir. Cinsel yaşamınız ile ilgili bu tur sorunlar, bu donemde yaşadığınız ve tedavi sonrası gecen diğer sorunlar gibi zaman icinde gececektir.
Kolostomili hastaların cinsel yaşam konusunda ozel bir kaygıları vardır. Cinsel birlikteliğe hazır olmadan once kolostomiye alışmaları zaman alabilir. Bazı hastalar bu durumu onların duşuncelerini ve duygularını anlayan bir eşle, arkadaşla veya kaygılarını giderecek bir terapistle paylaşabilirler. Enterostomi uzmanları hastaların cinsel yaşamlarında kolostomiye uyum sağlamalarına yardımcı olabilir. Onların cinsel yaşamlarının devamı icin bir takım tedbirler alıp, onerilerde bulunabilir.
Cinsel yaşamınıza yonelik kaygılarınız olduğunu ve bu konuda yardım almak istediğinizi tedavi aldığınız kemoterapi unitesindeki doktor ve hemşirelere belirtmekten cekinmeyiniz .
İZLEM
Kolorektal kanser tedavisinden sonra hastaların duzenli takibi cok onemlidir. Kanser aynı veya komşu bolgede tekrar ortaya cıkabilir veya vucudun başka bir yerine yayılabilir. Doktorlar hastalarını yakından takip ederek kanserin geri gelmesi durumunda mumkun olan en kısa surede onu tekrar tedavi edecektir.
Takipte fizik muayene, gaitada gizli kan testi, sigmoidoskopi, kolonoskopi, goğus rontgeni, ceşitli kan testleri ve CEA olcumu yer alır. Sıklıkla ameliyattan once hastaların CEA duzeyleri yuksektir ve ameliyatla tumor cıkarıldıktan sonra haftalar icinde normalleşir. Eğer CEA duzeyleri tekrar yukselmeye başlarsa, bu kanser geri geliyor anlamına gelebilir. Bu arada diğer testlerde yapılmalıdır. Cunku bu yukselme kanser dışında diğer nedenlerle de olabilir.
Kolorektal kanserle ilgili kontrollerin yapılması sırasında hastalar diğer kanser tipleri acısından da kontrol edilmek isteyebilirler. Kalın bağırsak kanseri olan kadınlarda meme, yumurtalık ve rahim ağzı kanserlerinin gelişme riski artmıştır. Erkeklerde ise prostat kanserinde artış gorulur.
Kanser tedavisi goren hastaların az bir kısmında yıllar sonra da yan etkiler gorulebilir. Hastalar olabilecek bu yan etkiler konusunda da doktorlarıyla konuşmak isteyebilirler. Boylece hastalar duzenli kontrollere devam ederler ve herhangi bir problem ortaya cıkar cıkmaz doktora haber verirler.
NEDENLER VE KORUNMA
Kolorektal kanser en sık kanserlerden biridir. Kolorektal kanser oluşumu tek bir sebebe bağlanamaz. Ceşitli faktorler kolorektal kanser oluşumunda rol oynayabilir. Kanser bulaşıcı değildir. Bazı insanların kolorektal kanser olma riski diğerlerinden daha fazladır. Aşağıdaki durumlarda risk artmıştır:
Polipler: Coğu (hemen hemen hepsi) kolorektal kanser, bağırsak poliplerinden gelişir. Polip selim bir oluşumdur fakat bazen kansere donuşebilir. Poliplerin alınması kanser oluşumunu onlemede en onemli yoldur.
Yaş: 50 yaşın ustu kolorektal kanser riskinin arttığı yaş grubudur.
Aile oykusu: Yakın akrabalarda bağırsak kanseri bulunması kanser oluşum riskini artırır. Hatta bazı tip kolon kanserleri ailesel geciş gosterir.
Familial polipozis: Bu kalıtsal hastalık kalın bağırsaklarda yuzlerce polip oluşumu ile kendini gosterir. Zamanla bu polipler kansere donuşebilirler. Tedavi edilmemiş “familial polipozis”li hastalar mutlaka bir sure sonra kanser olurlar.
Diyet: Diyetlerinde yuksek yağ, duşuk meyve ve sebze ve duşuk posalı gıdalar alanlarda kolorektal kanser gorulme riski daha fazladır.
Ulseratif kolit: Bu hastalık bağırsağın iltihabi bir hastalığıdır. Bu hastalarda diğer insanlara gore bağırsak kanseri olma riski daha fazladır.
Araştırmacılar bazı faktorlerin de kanser oluşumunu arttırdığını duşunmektedirler. Orneğin şehir yaşamının kanser oluşumunu arttırdığı duşunulmektedir. Siyah ırkta kolon kanseri, beyaz ırkta da rektum kanseri gorulme sıklığı fazladır.
İnsanlar bağırsak kanseri olma risklerini azaltabilirler. Orneğin bağırsaklarında polip saptanan birisi doktoru ile goruşerek onun alınmasını sağlayabilir. Yeme alışkanlıklarını değiştirip daha az yağlı yiyecekler yiyebilirler. Fazla yağlı yiyecekler; et, yumurta, kurutulmuş yiyecekler, yemeklerde ve salatalarda kullanılan yağlardır. İnsanlar yiyeceklerindeki posa miktarını artırabilirler. Posalı yiyecekler; kepekli ekmek ve tahıllardır. Bu konuda diyet uzmanları size yardımcı olabilir.
Sonuc olarak ozellikle 50 yaş uzeri insanların bağırsak kanseri konusunda risk durumlarını doktorları ile goruşup, onların uygun goreceği kontrolleri yaptırmalarında yarar vardır.
Bağırsak kanserleri konusundan daha fazla bilgiyi aşağıdaki telefon, fax ve e-mail adresleri ile ilgili internet sitelerinden edinebilirsiniz.
Bu kitapcık A.B.D Ulusal Kanser Enstitusu tarafından yayınlanan “What You Need To Know About Cancer of the Colon and Rectum” adlı kitapcık esas alınarak hazırlanmıştır.
[h=2]İstanbul Dahiliye uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Kolon kanseri
Sağlık0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Kolon kanseri