En onemli duyularımızdan biridir ve beynimizin duygu, hafıza ve yaratıcılığı etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca calışır ve hicbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. Vucudun ilk ve en tanımlayıcı deneme mekanizmasıdır, bir ortamın iyi ya da kotu olduğunu anında değerlendirir.
İnsanda koku duyusu, gunluk duyguların %75’ini etkiler ve hafızada onemli bir rol oynar.
Koku ilginc şekilde duygusal geciş sağlaması bakımından gerek ikna gerekse de manipulasyon icin son derece elverişli bir enstrumandır.
Olumlu etki bırakan bir koku sayesinde kotu bir ortama dair algıları pozitife cevirmek mumkundur. Kokunun bu ozelliği onu ayinlerin ve her dinden kutsal mekanın vazgecilmezi kılmıştır. Musluman mimarlar, guzel kokulu maddeleri cami inşaatı sırasında minare harcına ilave ederek guneş ısısıyla koku molekullerinin aktive olmasından yayılan kokuyu ruzgarın peşine takarak cami etrafında hoş kokulu bir ortam sağlamışlardır.
Her cami cevresinde mini botanik bahceleri misali envai ceşit kokulu bitkinin ekilmesi İslam mimarisi kokunun pozitif etkisinde faydalanılması acısından etkili bir detaydır. Bunun yanı sıra İslam’da kokulara ozel bir yer ayrıldığı gorulur. Kur’an’da ve bircok hadiste safrandan, od ağacına, miskten, kafura kadar bir hayli kokudan sıfat olarak bahsedilir.
Koku aynı zamanda canlılar dunyasının bir haberleşme aracı olarak mukemmel bir sinyal aracıdır. Bitkilerden diğer bircok canlıya kadar koku sayesinde haberleşen canlılar evrenin gizli diliyle var olurlar.
İnsanlar, burnu kaplayan ozel koku reseptor noronları sayesinde 10.000'den fazla farklı kokuyu ayırt edebilirler. Her biri farklı bir gen tarafından kodlanan ve her biri farklı koku verenleri tanıyan yuzlerce farklı koku alma reseptoru olduğu duşunulmektedir.
Yuzlerce reseptorun her biri spesifik bir gen tarafından kodlanır. Eğer DNA'nızda bir gen eksikse ya da gen hasar gormuşse, o gen ile alakalı kokuyu tespit edememenize sebep olabilir. Orneğin, bazı insanlar kafur kokusu icin hicbir zaman alamazlar.
Kokuların algılanması ve yorumlanması kişiden kişiye değişmektedir. Cinsiyet ve yaş bu değişkenliğin en onemli faktorleridir. Genel olarak kadınlar erkeklere gore daha iyi bir koku duyusuna sahiptirler ancak yaş ilerledikce, ozellikle 60 yaşından sonra, hem erkek hem de kadınlarda koku duyusu zayıflamaya başlar.
İnsanda koku duyusu, gunluk duyguların %75’ini etkiler ve hafızada onemli bir rol oynar. İnsan, 10,000’in uzerinde koku molekulunu birbirinden ayırt edebilir. Bu koku molekulleri, teneffus yoluyla burnun icine girer ve koku reseptorleriyle etkileşime gecer. Koku reseptorleri, bu bilgiyi beynimizin limbik sisteminde bulunan koku alma merkezine iletir. Limbik sistem, zamanda hafıza ve duyguları kontrol etmesinin yanı sıra iştah, sinir sistemi, vucut sıcaklığı, stres seviyesi ve konsantrasyonu etkileyen hormonların salgılanmasını kontrol eden hipofiz bezi ve hipotalamus alanı ile bağlantılıdır. Koku alma sistemi beyinde yer aldığından, koku alma duyusu hafıza, ruhsal durum, stres ve konsantrasyon ile yakından ilişkilidir.

Duyguların iletişimi koku ile yapılabilir. Kokunun ruhsal durum, hafıza, duygular, eş secimi, bağışıklık sistemi ve hormonları etkilediği yonunde iddialar da bulunmaktadır. Akademisyenler ve araştırmacılar, kokunun en basit tanımıyla istekleri doğrulayan bir ruh hali urettiği ve bu yuzden etkili olduğu yonunde fikir birliği icerisindedirler.
Aristo’nun tanımladığı beş duyudan ikisi olan koku ve tat alma, “kimyasal duyular” olarak adlandırılır ve kimi zaman birbirinden ayrı değil bir tek duyu olarak değerlendirilir. Aldığımız tatların yaklaşık %80’i aslında koku alma duyumuz tarafından şekillenir. Koku alma duyusu olmasaydı sadece beş tadı algılayabilirdik: tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve baharatlı. Bir yemeğin tadını aynı bırakıp sadece kokusunu değiştirmek, lezzeti ile oynamak icin yeterlidir. Aslında koku alma duyumuz acken daha kuvvetlidir.

Bir koku, havada genellikle cok duşuk konsantrasyonda cozunmuş bulunan ve koku alma duyumuzla algılayabildiğimiz bir kimyasaldır.
Tum kokuların algılanması nesneldir ve insanın kulturel yapısına veya duygusal haline bağlıdır.
İnsanın koku alma sistemi zaman icerisinde değişir ve hem kotu hem iyi kokuları, cok guclu olmadıkları durumlarda, belirlemekte zorlanır. Buna kokusal adaptasyon adı verilir ve bir kokuya ya da esansa adapte olmak icin genellikle bir saat gibi bir sure yeterlidir. Orneğin esanslandırılmış bir ortamda calışan insanlar genellikle bu esansa adapte olur ve kokusunu ayırt edemezken dışarıdan bu ortama girenler kokuyu derhal ayırt edebilir.
Calışmalar, fark edilebilir bir seviyede yayılmış hoş kokuların tuketici isteklerini doğruladığını, işyeri uretkenliğini artırdığını, ayrıca da sağlık ve tıbbi durumlara yardımcı olduğunu gostermektedir:
ABD'de bir kumarhanede gercekleştirilen bir denemede, test alanına hoş bir koku verildikten sonra kumar gelirlerinde %48'lik bir artış sağlandığı gorulmuştur. Deneme sonucunda, havadaki fark edilir kokunun muşterinin muhakeme yeteneğini etkilemeden ve aşırı kumar oynama arzusunu koruklemeden ruh halini ve isteğini artırdığı sonucuna varılmıştır. (1)
1989'da gercekleştirilen bir denemede ise muşterilerin, esanslandırılan bir mucevher mağazasını gezmek icin daha fazla zaman harcadıkları gorulmuştur. (2)
Yine ABD'de bir supermarkette, unlu mamuller reyonunun satışları ortama yeni pişmiş ekmek kokusu verildikten sonra uce katlamıştır. (3)
Bir iş yerinde molalar sırasında ortama lavanta kokusu verilmesinin iş performansında duşuşu onlediği belirlenmiştir. (4)
Avustralya'da bir universitede Alzheimer, Huntington ve Parkinson hastalıkları ile şizofreni ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi beyin hastalıklarının teşhisi kokular kullanılarak gercekleştirilmektedir. (5)
Japonya'da, kokuların ve esanslı yağların Alzheimer hastalığının tedavisi uzerindeki etkileri araştırılmaktadır. (6)
Araştırmalar, ayrıca, belirli bir kokuya surekli maruz kalmanın kilo vermeye yardımcı olduğunu gostermiştir. (7)
New York Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezi'nde doktorlar, tıbbi tahliller sırasındaki heyecanı gidermek icin esanslardan yararlanmaktadır.
Duke University Tıp Merkezi'nde doktorlar, menopoz donemindeki kadınlarda depresyon ve ruhsal calkantıları hafifletmek icin ceşitli esanslar kullanmaktadır. Ruhsal durum veya davranışları etkilemek icin esans kullanımı aromaterapi olarak adlandırılır.
Koku duyusunun kaybına anosmia adı verilir. Koku alma duyusunun olmaması iştah ve libido kaybı ile koku hatıralarından kaynaklanan depresyona neden olabilir. Anosmia, kimi zaman Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının erken belirtilerinden de olabilir cunku bu iki hastalığın da nedeni Limbik Sistemle ilgili sistemlerin dejenerasyonudur.
Esanslı yağların tıp ve sağlıkla ilgili konularda fayda sağladıkları genel olarak kabul gormektedir.
%100 saf esanslı yağlar bitki ozlerinden elde edilir. Dolayısıyla da bu bitkilere ait sağlık ve arındırıcı ozellikleri taşırlar.
Esanslı yağlar, sigara dumanı dahil kotu kokuları basitce maskelemez, onlerler.
Esanslı yağlar, havada cozulmuş mikro buğu olarak teneffus edildiklerinde, vucudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirirler.
Bilimsel araştırmalar, esanslı yağların bakteriler, virusler ve kufler gibi hava ile bulaşan mikroplarla savaşarak bunları onlediklerini doğrulamaktadır.
İngiltere'de bircok hastanede enfeksiyonların yayılmasını onlemek amacıyla havaya cam yağı buğusu verilmektedir.
1955'te gercekleştirilen bir araştırma, 21 farklı ceşit esanslı yağın, 3 saat icerisinde sağlık sorunlarına yol acabilecek ceşitli mikropları azalttığını ya da tamamen yok ettiğini gostermiştir.
Esanslı yağlar, uzun yıllardan beri oksuruk tedavisinde kullanılmaktadır.
Yaygın olarak kullanılan temizlik ve anti bakteriyel urunlerde de ceşitli esanslı yağlar kullanılmaktadır.

[h=2]İzmir Biyolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]