Kişilik teorilerinin, kişilik kavramını kendi yaklaşımları yonunde oluşturdukları yeni kavramlara dayalı olarak acıklamaya calışırken, kimi zaman birbirlerine muhalefet kimi zaman da birbirlerini doğrulayan goruşler ileri surdukleri gorulmuştur. Daha once de belirtildiği uzere kişiliği anlama cabaları millattan oncelere kadar dayanmakta ise de, kişiliği teoriye dayalı olarak acıklama gayreti ilk defa Freud ile başlamıştır. Psikoloji dunyasını sarsan, gunumuzde hala etkin şekilde kullanılan soz konusu bu teoriler , yeni kişilik teorileri oluşturma cabalarına zemin olmuş, farklı yaklaşımlara sahip araştırmacıların calışmalarıyla gunumuzde sayısı 15'i aşan kişilik teorisine ulaşılmıştır.
Bu doğrultuda, kişilik gelişiminin cinsel evrelerdeki takılmalar sonucu yaşanan catışmalara bağlı olarak gercekleştiğini savunan Freud'un aksine Adler, kişiliği aşağılık ve ustunluk duygularına ayrıca yaşam bicimi ve amaclarına bağlı olarak acıklamış, kalıtımsal ozellikleri tamamen reddederek kişiliği oğrenme surecleriyle acıklayan Davranışcılar dışında, insanların birbirlerinden hem farklı hem de benzer ozellikleri olduğunu savunan Ozellik teorisyenleri ve kişiliğin belli boyutlarının istatistiksel tekniklerle saptanması yonunde ısrar eden Faktor teorileri her ne kadar birbirlerinden farklı noktalara temas etmişseler de, kişilik gelişiminde ilk cocukluk yıllarının ve ailenin onemli olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır.
Ayrıca, kişilik gelişimini etkileyen faktorler konusunda fikir ayrılıkları yaşasalar da, teorilerde vurgulanan bu faktorlerin, belli başlıklar altında toplanabildikleri gorulmuştur. Bu noktada kişiliği etkileyen faktorler şunlardır:
1. Biyolojik faktorler
A. Kalıtsal Faktorler

Organizmanın tum ozelliklerinin ve yapısının ortaya cıkışını duzenleyen genler, yalnızca sac ya da goz rengi gibi fiziksel ozellikleri değil, zeka ve kişiliği de etkileyebilmektedir (Ateş, 2003; Buyukkaragoz ve ark.,1998; Kulaksızoğlu, 2003; Ozbatağ, 1983). Bu yargıya varmayı sağlayan bilimsel calışmaların, kalıtımın kişilik gelişimi uzerindeki etkisini belirlemek icin insan yapısında acığa vurulan ve vurulmayan ozellikleri, genotip ve fenotip kavramlarına dayanarak acıklamaya calıştıkları gorulmuştur. Bireyin kalıtımsal yapısını oluşturan tum genetik donanımı kapsayan genotip, bireyin acığa vurulmuş niteliklerini kapsayan fenotiplerin ceşitlenmesini sağlamaktadır. Boylece bir genotip değişik şekil ve buyuklukte, değişik kişilik ve yetenekte sınırsız sayıda fenotiplerin oluşmasına sebep olabilmektedir (Plotnik, 1986; Buyukkaragoz ve ark., 1998).
Gorulduğu uzere, kişilik gelişiminde kalıtsal faktorler oldukca karmaşık bir etkiye sahip olmakla beraber, kişilik ozellikleri yalnızca kalıtsal faktorlere bağlı olarak acıklanamaz. Onemli olan biyolojik-kalıtsal faktorlerle cevresel faktorlerin etkileşiminin sonucu kişiliğin nasıl oluştuğunun incelenmesidir (Ozkalp ve ark., 2000).
B.Fiziksel Yapı
Fiziksel yapı ile kişilik yapıları ve kişiliğin davranışsal yonu arasında ilişki olduğunu saptayan bazı kişilik teorisyenleri (Ateş, 2003; Ozkalp ve ark., 2000; Ozbatağ, 1983), cinsiyet, yaş, gelişim hızı, gelişim donemi (Başaran, 1992) ve bedensel yapının (guzel ya da cirkin olmak, sağlıklı ya da sakat olmak...) kişilik ozelliklerini etkilediğini vurgulayarak, cinsiyet rolunun davranışları dolayısıyla da kişiliği etkilediğini; ayrıca toplumun farklı yaş gruplarından beklentilerinin kişilik ozelliklerinin ortaya cıkmasına katkıda bulunduğunu savunmuşlardır (Ateş, 2003; Kulaksızoğlu, 2003; Ozbatağ, 1983).
Bu araştırmacılardan biri olan Luthans, yaptığı calışmalar sonucunda, uzun ya da kısa boylu, şişman ya da zayıf, yakışıklı ya da cirkin, siyah ya da beyaz olmanın diğer bireyler uzerindeki etkisinin farklı olmasından dolayı kişiliğini etkilediğini saptamıştır (Ateş, 2003).
Fiziksel ozellikler şu ya da bu kişilik tipini geliştirir gibi bir fikri savunmak yanlış olsa da, fiziksel ozelliklerin her birinin kişiliği etkilediğini yadsımak da mumkun değildir. Nitekim sağlıklı ve kuvvetli bir cocuk ile uyuşuk ya da hastalıklı bir cocuğun cevresinde edineceği yer birbirinden farklıdır. Aynı şekilde guzel cocuklar, cevrelerinden iltifat gorup şımartılırken, cirkin cocuklar ihmal edilebilmektedir. Bu da gosteriyor ki, cocuğun bazı fiziksel ozellikleri cevresinden gorduğu davranışları buyuk oranda etkilemektedir.
2. Cevresel Faktorler
Kişiliğin gelişiminde, dollenmeden itibaren suren cevre etkilerinin, bebeğin doğumuyla beraber etkisini buyuk oranda artırdığı bilinmektedir. Soz konusu bu cevre, kabaca aile ve kultur cevresi olarak iki başlık altında toplanabilmektedir. Buna gore:
A. Aile Faktoru
Yeni doğan bebeğin ilk cevresinin anne-baba ve kardeşlerin bulunduğu aile ortamı olduğunu savunan araştırmacıların yanı sıra ilk cevrenin anne karnı olduğunu iddia eden araştırmacılar da yok değildir (Buyukkaragoz ve ark., 1998; Ozkalp ve ark., 2000). Bilindiği uzere, tum kişilik teorileri, bireyin yetiştiği aile ortamını, aile fertleri ile olan ilişkilerini ve aile ici eğitimi kişiliğin yapılanması ve gelişmesinde en onemli etmen olduğu noktasında uzlaşmaktır. Aynı yargıya, farklı acılardan bakarak varan bu teorileri incelediklerinde birbirlerinden temel olarak birbirlerinden şu noktada ayrıldıkları gorulmuştur. Buna gore, bazı teoriler aile cevresi gibi diğer cevresel faktorlerin kalıtımsal getirileri reddetmeksizin kişiliği bicimlendirdiğini savunmaktayken diğer teoriler kişilik gelişiminde kalıtımsal ozellikleri on planda tutarak aile etkilerini kabul etmekte ya da kişiliğin bicimlenmesinde kalıtım faktorunu tamamen reddederek aynı yargıda buluşmaktadırlar.
Bebeklik, ilk cocukluk ve temel eğitim donemlerini aile icinde geciren bireyin, anne baba ile ilişkileri, kişilik gelişiminde son derece etkilidir (Alıcıguzel, 1998; Aydın, 1997; Kulaksızoğlu, 2003; Williams,2002; Ozkalp ve ark., 2000). Bu yonuyle aile, cocuğun beslenme, bakılma, korunma, sevilme gibi temel ihtiyaclarını karşılayan bir kurum olmasının otesinde, cocuğu kişilik gelişimi acısından da yonlendiren en onemli birimdir. Bu durumda anne babalar, kişiliğin yaşamın ilk yıllarında bicimlenmeye başladığını dikkate alarak oluşturdukları tutarlı, dengeli, sevgi ve saygının bulunduğu bir aile ortamında, kişilik gelişiminin sağlam temellerini hazırlayacaklardır (Aksoy & Mağden, 1993; Cuceloğlu, 2000; Kulaksızoğlu, 2003). Boylece aile icinde değişik roller alan birey kendine ozgu bir kişilik ve davranış yapısı oluşturacaktır. Bu temel gereksinimleri karşılanmayan cocuklar ise kendilerinde bir eksiklik olduğunu duşunerek kendilerinden utanc duymaya başlayacak ve kişilik gelişimini tamamlayamayacaktırlar (Cuceloğlu, 2000).
Ayrıca anne-babalar kişilik gelişiminde ozdeşim ornekleri olduklarından, cocukların kişilik ozelliklerini olumlu ya da olumsuz yonde etkileyebilmektedirler (Başar, 1993; Aydın, 1997). Nitekim, sinirli ve surekli bağırıp cağıran bir babaya sahip cocukların, hayalci, yaşamın zorluklarıyla mucadeleden kacan kişilik ozellikleri geliştirdiği yonundeki araştırma bulgusu bu konuda dikkat ceker nitelikte bulunmuştur (Alıcıguzel, 1998). Ailede otorite ve guven temsilcisi olan babanın, cocuğuna karşı tutumu, kişilik gelişiminde oldukca onemli olup araştırmalar, babaları tarafından olumsuz davranışlara maruz bırakılan cocukların uyum problemlerine daha yatkın olduğunu, yanı sıra ileri yaşlarda intihar ve suca eğilimler gosterdiklerini saptayarak ozellikle babaların, cocuklarının cinsel ve zihinsel gelişimlerinde oldukca onemli bir etkiye sahip olduklarını gostermiştir (Gungor,2001; Ateş, 2003). Bununla birlikte ailedeki diğer bireyler olan kardeşlerin de, kişilik gelişimi uzerinde etkili oldukları bilinmektedir. Hatta cocuğun aile icindeki yerinden oturu en buyuk, ortanca ve en kucuk cocukların farklı sosyal deneyimler yaşadıklarını vurgulayan Adler, bu durumun sonucunda cocukların farklı kişilikler geliştirdiklerini iddia etmiştir (Schultz & Schultz, 2002; Adler, 1996).
Ayrıca, aile yapısı ve tutumlarının da kişiliğin temeli olan ozsaygının oluşumunda onemli rol oynadığı bilinmektedir (Aydın, 1997; Başar, 1993; Kulaksızoğlu, 2003). Yapılan araştırmalar, demokratik tutuma sahip anne-babaların cocuklarının, tarafsız, akılcı, sosyalleşmiş, işbirliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal acıdan dengeli ve mutlu bireyler olduklarını gostermiş olup (Demiroz, 2001; Ateş, 2003; Yavuzer, 1995; Arı & Bayhan & Artan, 1994; Yılmaz, 1999; Arıkan, 2001), cocuğun sağlıklı bir ruhsal gelişim gecirebilmesinin temel koşulu olan “guven duygusu”nun (Altınkopru, 2002; Başar, 1993; Kulaksızoğlu, 2003; Ozkalp ve ark., 2000) ancak; guven ve sevgi ortamını sağlayabilen demokratik ailelerde gorulduğunu, yanı sıra bu tur ailelerde buyuyen cocuklar arasındaki bireysel farkların oldukca yuksek duzeyde olduğunu gostermiştir (Cuceloğlu, 2000). Bununla birlikte, aşırı korumacı anne-babalar, cocuğa gereğinden fazla kontrol ve ozen gosterdiğinden duygusal kırıklıkları olan, kendi kendini yonetemeyen, sosyal gelişimi zedelenmiş, guvensiz, cekingen, yılgın, beceriksiz, nazlı ve aşırı bağımlı (Yavuzer, 1993; Yavuzer, 1995; Altınkopru, 2002; Alıcıguzel, 1998; Kulaksızoğlu, 2003; Aral & Koksal, 1994), pasif, tek başına karar veremeyen, girişim yeteneğinden yoksun, sakar, mızmız, dediğim dedik, inatcı, savunmasız, cocuksu, talepkar (Navaro, 1989), bencil, başkalarının haklarına saygı gostermeyen (Arıkan, 2001) kişilikte cocuklar yetiştirirler.
Cocuğun kendine ozgu bir benlik geliştirmesine izin verilmeyen otoriter ailede ise herkesin boyun eğmesi ve itaatkar olması istenerek bu yonde davranmayanlar, değişik yollarla cezalandırılmakta, boylece ailenin isteği yonunde bağımlı bir kişilik geliştiren cocuk, psikolojik ve sosyal acıdan dumura uğrayarak dıştan denetimli kişilik ozelliklerini oluşturmaya yonelmektedir (Aydın, 1997; Cuceloğlu, 2000; Altınkopru, 2002; Demiroz, 2001; Kulaksızoğlu, 2003; Başar, 1993; Arıkan, 2001; Yılmaz, 1999). Bunun tam tersi olan gevşek ve aciz tutuma sahip ailelerin cocukları ise, başına buyruk, aşırı davranış serbestliğine sahip ve denetimden uzak olmasından dolayı şımarık, bencil, sorumsuz ve yalnızca kendi istekleri yonunde davranan bir kişilik kazanmaktadır (Altınkopru, 2002; Demiroz, 2001). Yine tutarsız ve ilgisiz ailelerin cocukları da sağlıklı kişilik geliştirememektedirler (Altınkopru, 2002; Başar, 1993; Demiroz, 2001).
Tum bu bilgilerin ışığında denilebilir ki, uyumlu bir aile ici eğitimiyle aile bireylerinin cocuğa olan tutumlarında tutarlı olmaları yanı sıra ayrıca ona anlayışla, sağduyuyla ve onun gereksinimlerini ve sınırlarını bilerek yaptıkları davranışlarla, cocuk sağlıklı ve dengeli bir kişilik geliştirebilir.
B. Kulturel Faktorler
Kişiliği etkileyen en onemli cevre faktoru aile olmasının yanı sıra, icinde yetişilen kulturun de kişilik gelişiminde etkili olduğunu bildiren araştırmalar (Ozkalp ve ark., 2000; Enc, 1984; Kulaksızoğlu, 2003; Ateş, 2003; Ozbatağ, 1983), her toplumun kendine ozgu bir kişilik yapısı, yaşama bicimi, tore, gelenek, amac ve tutumları olduğunu, soz konusu bu ozelliklerin kişilik gelişimini buyuk oranda etkilediğini savunurlar. Bu doğrultuda yapılan calışmalar, ozellikle bireylerin ilgi ve ideallerinin kulturel yapı tarafından bicimlendirildiğini, kulturel yapıyla birlikte değişip gelişmekte olduğunu ve kulturel faktorlerin biyolojik faktorlerden daha buyuk oranda kişilik gelişimini etkilediklerini ileri surerler (Ayhan, 1995; Ziyalar, 1997; Ateş, 2003; Ozbatağ, 1983). Sağlıksız toplumların, sağlıksız kulturel yapı geliştirdiğini iddia eden Cuceloğlu da, bu tur ortamlarda yetişen bireylerin sağlıksız kişilik ozellikleri geliştireceklerini ileri surer (Cuceloğlu, 2000).
3. Diğer Faktorler
Kişilik gelişiminde sayılan tum bu faktorlerin dışında, sosyal grup ve kurumlar (okul, arkadaş grupları...), kitle iletişim aracları (radyo, televizyon...) ile kitle yayın organları (kitap, gazete, dergi...) da kişilik uzerinde etkili olmaktadır (Ateş, 2003; Ozkalp ve ark., 2000; Uğur, 1994). Yanı sıra yapılan araştırmalar bireyin zeka duzeyinin, ekonomik ve sağlık durumunun, gecirdiği yaşantıların (Ziyalar,1997), toplumun sosyo-ekonomik şartlarının (Başaran, 1992), ic salgı bezlerinin işleyiş durumlarının, durtu, gudu, duygu, duşunce, tutum gibi davranışların, mizac, benlik ve karakterin ve kendini gercekleştirme cabalarının kişilik gelişiminde etkili oldukları ileri surulmektedir (Koknel, 1995; Cole & Morgan, 2001).
KAYNAKCA
Adler, Alfred. (1996). İnsanı Tanıma Sanatı. (Cev. Kamuran Şipal). İstanbul: Say Yayınları.
Aksoy, Ayşe & Mağden, Duyan (1993). Denetim Odağı ile Benlik Saygısı Arasında Bir İlişkinin İncelenmesi. 9. YA-PA Okul Oncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri (s.134-137).
Altınkopru, Tuncel (2002). Eğitim Acısından Cocuk Psikolojisi Cocuğun Başarısı Nasıl Sağlanır. İstanbul: Hayat Yayınları.
Alıcıguzel, İzzettin (1998). Cağdaş Okulda Eğitim ve Oğretim. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Aral, Neriman & Koksal, Aysel (1994). Cocukların Benlik İmajları Uzerine Bir Araştırma. 10. YA-PA Okul Oncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri (s.71-81).
Arı, Meziyet & Bayhan, Pınar & Artan, İsmihan (1994). Farklı Ana Baba Tutumlarını 4-11 yaş Grubu Cocuklarda Gorulen Problem Durumuna Etkisinin Araştırılması. 10. YA-PA Okul Oncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri (s.23-38).
Arıkan, Osman (2001). Cocuğunuzun Başarısında Tuzunuz Bulunsun. İstanbul: Arıkan Yayınları.
Ateş, Metin. (20/2/2003). www.merih.net/m2/lid/wmetate
Aydın, Betul (1997). Cocuk ve Ergen Psikolojisi. Marmara Universitesi Vakfı Yayınları No.1:İstanbul.
Başar, Figen (1993). Okul Oncesi Donemde Dayak ve Etkileri. 9. YA-PA Okul Oncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri (s. 303-310). Oğretmenlik Mesleğine Giriş Eğitimin Temelleri. Konya: Mikro Basın Yayım Dağıtım.
Başaran, Fatma (1992). Psikososyal Gelişim. 7-11 Yaş Cocukları Uzerinde Yapılan Bir Araştırma. 2. Baskı. Ankara Universitesi. Ankara: Psikologlar Derneği Yayınları.
Buyukkaragoz, Savaş & Muşta, Muammer C. & Yılmaz, Hasan & Pilten, Onder (1998).
Cole, Luella & Morgan, John J.B. (2001). Cocuk ve Genclik Psikolojisi (Cev. Belkıs Halim Vassaf). İstanbul: M.B.E.Yayınları No: 3417.
Cuceloğlu, Doğan (2000). İcimizdeki Cocuk. 26. Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Demiroz, Tuğba (2001). Eğitimde Araştırma Teknikleri Ders Odevi. 4-6 Yaş Cocuklarında Karar ve Secim Yapmaya Aile Tutumlarının Etkisi. Marmara Universitesi Okul Oncesi Eğitimi Yuksek Lisans Programı.
Enc, Mitat (1984). Ruh Sağlığı Bilgisi. 9. Basım. İstanbul: İnkılap Yayınevi
Koknel,Ozcan (1995). Kaygıdan Mutluluğa Kişilik. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Kulaksızoğlu, Adnan (2003). Farklı Gelişen Cocuklar. İstanbul: Epsilon Yayıncılık.
Navaro,Leyla (1989). Aşırı Koruyuculuğun Cocuk Uzerindeki etkileri. . 6. YA-PA Okul Oncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri (s.121-126).Ozbatağ, Lutfi (1983). Psikolojide İlk Adım. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri.
Ozkalp, Enver & Arıcı, Husnu & Aydın, Orhan & Bayraktar, Ruveyde & Uzunoz, Ali & Erkal, Buket (2000). Davranış Bilimlerine Giriş. (Edi. Enver Ozkalp). 3. Baskı. Anadolu Universitesi Yayınları No: 1027
Plotnik, Rod (1986). İntroduction to Psychology. Second Ed. New York: Random House.
Scuhultz, Duane P. & Scuhultz, Sydney Ellen (2002). Modern Psikoloji Tarihi. (Cev. Yasemin Aslay) 2. Basım. İstanbul: Kaknus Yayınları.
Uğur, M. Mufit (1994). Medikal Psikoloji. İstanbul:Sahaflar Kitap Sarayı
Williams, Lawrence (2002). Cocuğunuzu Keşfedin. (Cev. Miyase Koyuncu). İstanbul: Hayat Yayınları.
Yavuzer, Haluk (1993). Anne Baba ve Cocuk. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yavuzer,Haluk (1995).Cocuk Eğitimi El Kitabı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Ziyalar, Adnan (1997). Adli Psikiyatri Ders Notları. İstanbul Cerrahpaşa Universitesi.



[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]