Bebeklik donemi olarak tanımlanan 0-2 yaş arası, cocuğun, fiziksel, zihinsel ve duygusal yonden en hızlı geliştiği donemdir. Bu nedenle bu donemde cocuğun sadece fiziksel gereksinimlerinin giderilmesi yeterli değildir. Henuz becerilerinin yeterli derecede gelişmemiş olmasına bağlı olarak bebeğin, kendisine bakım veren kişiye bağımlı olduğu gorulur, bu bağımlılık surecinde bakım verenle kurduğu birebir ilişki ise, onun zihinsel ve duygusal gelişimi icin son derece onemlidir.

​Bebeğin, biyolojik yetersizliği dikkate alındığında, bakım verenine karşı bir bağlanmanın oluşması kacınılmazdır. Bağlanma terimi ise, bebeklerle anne-babaları ya da bakım verenleri arasında kurulan, duygusal olarak olumlu ve yardım edici bir ilişkinin varlığını ifade ettiğine dair bilgiler mevcuttur. İlk yıllarda anne ile kurulan bu bağ kişinin kişilik gelişimde onemli etken oluşturmaktadır. Bu ilişkinin daha derinlemesine incelenmesi ve hem cocuklarda, hem de yetişkinlerde gorulen psikopatolojik tablolarla bağlantısının kurulmasında temel şema ise, Bowlby'nin "Bağlanma Kuramı"nı ortaya koymasıdır.

Bowlby, cocuk psikanalisti olması nedeniyle cocukluk doneminde psikopatolojiye neden olan etkenlerle ilgilenmiştir. Ancak, Bowlby, bir terapist olmaktan cok, oncelikle bir teorisyendir. 1930-1950 yılları arasındaki psikanalitik grupta aktif olarak calışmış olmasına rağmen, kendisini aslen bir araştırmacı olarak gormuştur.

Psikanalitik yonelimin temel oğelerinden bir tanesi olan ruya analizleri, bu donemde Bowlby'nin calışmalarında hicbir şekilde yer almamaktadır ve bunun yerine ruhsal dunyadan daha cok gozlemlenebilir davranışı incelemektedir. Bowlby gore bağlanma kuramı kendileri icin onemli olan başkalarıyla duygusal bağ kurmasındaki eğilimlerini acıklayan yaklaşımdır. Duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi kurmak isteyen yenidoğanlar, onlara bakan kişi/kişilere karşı fiziksel yakınlığı guclu tutarak cevresinden gelebilecek tehlikelere karşı korumak ve cevreyi keşfetmeleri icin olanak sağlamaktadırlar. Bu nedenle bakım veren kişi tarafından yakınlığın korunması en temel en temel amaclardandır.

Bowlby’ye gore, yakınlık cocuğun cevresini keşfetmede kullanabileceği “guvenli bir temel” ve tehlike anında korunabileceği “sağlam bir sığınak” işlevi gorur. Bu durumda bakıcının cocuğa gostereceği tepki neticesinde oluşan bağlanma sistemi ya bakıcı ile temasın yeniden kurulması ve de onarılması durumu ortaya cıkar ya da kaygı ve huzursuzluk oluşturacak olan ayrılığı protesto tepkileri ortaya cıkacaktır. Cocuk icin anne veya birincil bakım veren kişi kişiliğin gelişimi icin onem arz etmesi sağlıklı bireylerin temelini oluşturmaktadır.

Tabiki de iki sağlıklı bireyden patolojik bir cocuğun gelişim sağlaması, iki patolojik bireyden ise sağlıklı bir cocuk gelişiminin de olabileceği duşunulmektedir. Dolayısıyla hem dinen hem de bilimen kadının yeri bu acından onemlidir. Hepimiz bir annenin evlatlarıyız ve belirli bir yaşam bicimde buyutulduk. Bunda hem genetik faktorler hem de sosyal etkiler yaşam bicimimize katkıda bulunmuştur. Hayat boyu ceşitli etkileşimlere girerek yaşamımızı idame ettiriyoruz fakat onemli olan gelişimimizin duraklamaması acısından icsel dunyamızda ve cevre karşı duruşumuzda devam eden gelişimlere acık olmamız bizi topluma daha faydalı bireyler yapmaktadır. Toplumsal bir varlık olan insan hayatının her noktasında ceşitli etkenlere ihtiyac duymaktadır. Bu duyulan etkenlere karşı oluşturduğu tepkiler kişinin yaşam bicimini ifade ettiğini duşunebiliriz. Hayatın bu bilinmezlik hikÂyesinde yaşam kalitemizin artması dileğiyle.

[h=2]Malatya Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]