Kişiliğimiz nasıl oluşurKişilik; kişinin kendini tutarlı, butun bir varlık olarak hissedebilmesi ve bir otekiyle ilişki kurma şekline denir. Bu bağlamda bakıldığında, insanların bir başkası ile (anne, baba, eş, arkadaş, patron, cocuğu) nasıl ilişki kuracaklarını belirleyen temel yapıdır. Hayat boyu gelişimi ve değişimi devam eden bu yapının temeli yaşamın ilk yıllarında ortaya cıkar.
Peki kimlik ve kişiliğimiz hangi sureclerden gecerek oluşuyor?
Kimlik ve kişilik oluşumu; doğuştan getirilen ozelliklerin cevre ile kurulan ilişkiler yoluyla şekillenmesi surecleriyle oluşur. Bir insanın kişilik oluşumunu, anne karnından başlayan bir surecle doğum oncesi ve doğum sonrası olarak ikiye ayırabiliriz.
Doğum Oncesi Donem Kişilik Gelişimine Etki Eder mi?
Bebek doğduğunda bir beyin yapılanması ile dunyaya gelir. Bu beyin yapılanması; ilk olarak anne-babadan gelen genetik malzemenin buluşmasıyla oluşur. Bu genetik yapı, dışarıdan mudahaleye acık değildir. Ancak beynin yapılanmasını oldukca etkileyen bir diğer faktor; cocuğun rahme duştuğu andan itibaren annenin salgılamış olduğu hormonlardır. Bu hormonlar, kan dolaşımı ile fetus’e ulaşarak cocuğun beyin yapılamasına etki eder. Annenin hormon salınımını etkileyen şey ise, bu surecte yaşadığı olaylar ve bu olaylara verdiği duygusal tepkilerdir. Annenin duygularındaki doğallık ve guzellik cocuğun beyin yapılanmasına olumlu katkılar sağlar. Ancak anne; hamilelik doneminde stresli, sıkıntılı ya da depresyondaysa, hormonÂl yapıyı bozucu ceşitli ilaclar kullanıyorsa annenin salgıladığı hormonlara bağlı olarak cocuğun beyin yapısında olumsuz değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişiklikler, cocuğun kişilik oluşumuna dolaylı yollardan etki edecektir.
Doğum Sonrası Donem Kişilik Gelişiminde Ne Kadar Etkilidir?
Doğum oncesi donemde anneyi olumsuz etkileyen olaylar dışında insanın kişilik gelişimini asıl belirleyen faktor, yaşamın ilk beş yılıdır. Bu yıllar, kimlik ve kişiliğimizin oluştuğu yıllardır. Sonraki her şey; bu temel yapı uzerine inşa edilir. Bu surecte cocuğun farklı ihtiyac ve ozelliklerinin ortaya cıktığı donemler vardır. Bu donemlerin her birinde aşılması gereken engeller ortaya cıkar. Bir cocuk; sağlıklı bir anne-baba ile engelleri aşarak ruh sağlığına kavuşur ve ruhsal doğumunu gercekleştirir. Yaşamın ilk beş yılı, ortaya cıkan ozellikler ve aşılması gereken engeller acısından uc farklı donemden oluşur.
0-1 Yaş Donemi
Birinci donem; 0-1 yaş arasıdır. Bu yaşlar, cocuğun bir otekine bağlanma ihtiyacının olduğu, dunyanın nasıl bir yer olduğu ile ilgili temel guven duygusunun geliştiği donemdir. En onemli duygulardan biri olan temel guven duygusu; icsel olarak surekliliğin, devamlılığın ve aynılığın getirmiş olduğu derin bir histir. Cocukta bu hissin oluşmasında rol alan kişi bakım veren, yani annedir. Cunku cocuk dış dunyanın nasıl bir şey olduğunu annesinden oğrenir. Bu donemde annenin tutarlı bir anne olması, cocuğun dunyaya ve insanlara karşı geliştireceği guven duygusunun temelini oluşturur. Cocuğun guvenle bağlanabileceği bir anne yoksa ya da anne var ancak cocuğa karşı tutarsız davranışlar sergiliyorsa cocuk ile anne arasında guvenli bir ilişki oluşmayacağından cocuk dış dunyanın ve insanların guvenilmez olduğu yonunde bir algı geliştirir.
Temel guven duygusunun yanında bu donemde oluşmaya başlayan en onemli şey; cocuğun kendiliğidir. Kendisinin nasıl bir varlık olduğunu bilmeyen cocuk; anne ile kurduğu ilişkide ortaya cıkan duygusal veriler sayesinde kendisinin nasıl bir varlık olduğunu oğrenir. Cunku cocuğun zihninde dış dunyaya ait ilk depolanan malzemeler anneye ait olanlardır. Bunlar; annenin yuzu, bakışları, sesi, dokunuşu ve kokusudur. İyi ve kotu yaşantı parcalarından oluşan bu veriler, cocukta depolanarak anlamlı bir butun haline gelirler. Bunlar muhafaza edildikce annenin tasarımı icsel olarak cocukta oluşur ve bu tasarıma gore kendisinin de nasıl bir şey olduğuna yonelik kendilik tasarımı oluşur. Aslında anne cocuğuna ayna işlevi goren onemli bir varlıktır. Bu nedenle annenin cocuğuna nasıl baktığı cok cok onemlidir. Anne cocuğunu goruyor, cocuğunun sevilme, onemsenme, değerli olma gibi duygusal ihtiyaclarını karşılayabiliyorsa bu duygular cocuğun icinde kendine ait duygular olarak yerini alır ve cocuk bu duyguları hissedebilmek icin bir başkasına ihtiyac duymadan hayatı boyunca kendini değerli hisseder. Ancak anne ceşitli nedenlerle cocuğunun duygusal ihtiyaclarını karşılayamıyor, sevgi aclığını gideremiyor ve ona değerli bir varlık olarak bakmıyorsa cocuk hayatı boyunca kendini değersiz hisseder ve bu duyguları hissedebilmek icin hep bir başkasının bakışlarına, ilgisine ihtiyac duyar. Kişilik bozukluğu olan insanlar; bu yaşlarda anneleriyle sağlıklı ilişki kuramadıklarından bu doneme takılıp kalarak kendilerini değerli hissedebilmek icin hep bir başkasının bakışlarına, bir başkasının ilgisine ihtiyac duyarlar. Cunku referans noktaları kendileri değildir. Sağlıklı insanlar; kendi referans noktaları olan kişilerdir.
1-3 Yaş Donemi
İkinci donem; 1-3 yaşları aralığıdır. Bu donemde; cocuğun aile uyeleriyle, ozellikle anne ile kurmuş olduğu ilişki hayatî onem taşır. Cunku cocuk diğer insanlarla nasıl ilişki kuracağını, yani ikili ilişkileri oğrenir. Burada anne ile cocuk arasında kurulan ilişkide bir master kalıp ortaya cıkar ve bu master kalıp, kişinin hayatı boyunca diğer insanlarla kuracağı ilişkide kullanacağı bir şablon olarak yerini alır. Tıpkı bir fabrikada seri uretime gecilmeden once asıl kalıp olarak uretilen şablonun hatalı olması durumunda sonraki tum urunlerin de aynı hatayı taşıması gibi, anne-cocuk ilişkisindeki master kalıp hatalı olursa kişinin sonraki ilişkileri de bu kalıba bağlı olarak hatalı bir modelde devam edecektir. İnsanlar, bu master kalıba hayatları boyunca sadık kalarak diğerleriyle ilişkilerinde bu şablonu kullanırlar ve hep aynı ilişkileri tekrarlarlar. Coğu insanın şikayet etmesine rağmen hep benzer insanlarla ilişki yaşamasının sebebi budur. Aslında her ne kadar istemesek de tıpkı bir mıknatıs gibi aynı tur insanları kendimize cekeriz. Buna; kişilik oruntusu denir ve kişi bu oruntunun dışına kolay kolay cıkamaz. Bunun sebebi, kişinin bildiği başka bir ilişki modelinin olmamasıdır. Bu nedenle; 2-3 yaş doneminde yaşanan olumsuz deneyimler, kişilik bozukluğu oluşumuna neden olur.
Gorulduğu gibi bu donemde cocuğun sağlıklı ilişki kurabilmesinin yolu anne-babanın sağlıklı bir kişilik yapısına sahip olmalarına bağlıdır. Anne ve baba ruhsal yonden sağlıklı değilse, ikili ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yurutemiyorsa cocuğun da bunu oğrenebilmesi mumkun değildir.
3-5 Yaş Donemi
Ucuncu donem ise 3-5 yaşları aralığıdır. Bu donem cocuğun ucuncu bir kişinin varlığını algıladığı ve kendini onun gozunden gorebildiği bir donemdir. Yani annesiyle kurduğu ilişkide, ucuncu bir kişi olan babanın bu ilişkiye ne diyeceği, bu durumda ne hissedeceği ya da bu ilişkide ne şekilde yer alacağı uzerine duşunebilme ile ilgili zihinsel bir faaliyetin oluştuğu donemdir. Burada cocuk ikili ilişkiden uclu ilişkiye gecer. Ucuncu kişiden daha iyi olmak ve rakibi devre dışı bırakmak uzere bir sistem oluşur. Bu doneme kadar cinsiyetsiz olan cocuk artık cinsiyet kazanmaya başlamıştır. Cinsel kimliğinin farkındalığını yavaş yavaş kazanmasıyla birlikte karşı cins ebeveyni ile yakınlaşma isteği duyarken hem cins ebeveyn ile bir catışma icerisine girer. Bu donemde cocuğun bu ikircikli duyguları anne-babaları tarafından sağlıklı bir şekilde yatıştırılabilirse cocuk sağlıklı olarak hayatına devam eder. Ancak anne-baba, cocuğun hem cins ebeveyni ile oluşan catışmalı duygularını koruklerse ya da karşı cins ebeveyne karşı ortaya cıkan yakınlaşma duygularını manipule ederse hayatın ilerleyen yıllarında kişi, ikili ilişkilere takılıp kalmış biri olarak hayatında bir ucuncu kişinin varlığını tehdit olarak algılayan ve onu tanımayan bir savunma geliştirir. Eşler arasındaki gercek dışı kıskanclık krizleri yaşayan kişiler bu grupta yer alırlar. Bu durum bazen kıskanclık cinayetlerine kadar gidebilir.
Yine bu donemde cocuklar; cinsel kimliklerinin yanında sosyal rollerinin ne oldukları ile ilgili farkındalık kazanmaya başlarlar. Kız cocuğu annesine, erkek cocuk ise babasına bakarak nasıl davranması gerektiği, toplumda nasıl varolması gerektiği ile ilgili bilgi edinir. Model alabileceği bir ebeveyn ya da yakın bir kişi (amca, dayı, abla, abi, hala, teyze) olmaması durumunda, hayatın ilerleyen yıllarında, cocuğun cinsel kimlik ve sosyal rol karmaşası yaşaması kacınılmaz olur.
En temelde baktığımızda insanın doğası ve gelişimi hep iyiye ve guzele doğrudur. Ancak anne-babalar ve cevre olarak surekli hatalar yapılır. Bu hatalar kacınılmazdır. Onemli olan hataları telafi edici bir sistemin surekliliğinin olmasıdır. Ancak bu surecte yapılan hatalarla birlikte, hataları onarıcı ilişkiler olmadığında insanlar ruhsal olarak gelişemezler. Ruhları, ihtiyacların karşılanmadığı bu donemlerde takılıp kalır ve kişiliklerinde derin izler taşıyan patolojiler ortaya cıkarır.
08.01.2016
Abdullah ALPASLAN
Klinik Psikolog / Psikoterapist
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Kişiliğimiz nasıl oluşur
Sağlık0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Kişiliğimiz nasıl oluşur