KİŞİLER ARASI İLİŞKİ SİSTEMLERİ VE PSİKOTERAPİ
Sistemin etki-tepki ve karşı tepki şeklinde yapısı vardır. Buna dongu denir.
Sinemanın onunde iki tane delikanlı kavga edecek. Birisi adam dovmeye pek meraklı. Cıkmış evden “ ne ole yan yan bakıyorsun?” dedi. Diğeri şaşırdı. “ ne diyorsun, ne alakası var?” dedi. Oteki “ birde ters ters bakıyorsun deyip kafayı koydu. Derdi dovmekti zaten. Etki-tepki-karşı tepki.
Butun insanların oznel kalıpları vardır. Bir taraftan etki geldiğinde ki bu aşağılama olabilir, sorgulama olabilir, takdir olabilir aferimler olabilir, buna karşılık ikili sistemdeki tepkiler gelir. Samimi bir şekilde “nasılsınız?” dediğinizde “ ay iyiyim siz nasılsınız” diye cevap gelir. Ama bir hasta icin “nasılsınız?” dediğinizde bu yalakalık vıcık vıcık yapışma duygusu oluşturur. Ve “sizi tanıyor muyum, nerden cıktı bu yakınlık?” diye tepki verebilir. Oyle bir durumda siz geri cekilirsiniz. Etki-tepki- karşı tepki. Sistem cok basit. Ama insanların hayatları boyunca kullandıkları etkilere karşı tepkileri, tepkilere karşı karşı tepkileri standarttır. Cok basittir sistem ama kimse bunun farkını bilmezler. Etki-tepki ve karşı tepkinin icinde nasıl bir dongu olduğunu biraz daha global ve tepeden bakarsanız hayatınızın uc beş hareketin dışında olmadığını fark edersiniz. Size gulumseyen insanlara sizde gulumseyerek yaklaşırsınız. Kotu durana karşı sert durursunuz.
Veya tam tersi ozellikle şizoid hastalar yakınlıktan pek hoşlanmazlar, yılışıktan sevgi sozlerinden pek hoşlanmazlar, onlara resmi bir şekilde davrandığınızda cok rahat ederler ve sizinle cok yakın derin ilişki icerisine girerler. Ne zaman ki sizi cok seviyorum, siz cok değeli insansınız dediğinizde ertesi gun kacar. Veya narsislere sizi cok seviyorum cok başarılısınız dediğinizde “adam beni anladı ya” der. Oda “ gel kardeşim gercekten ben sizi cok sevdim” der.
Sen benimle ve birbirinizle bağlantı icerisindesiniz. Burada sistem ikili sistemdir. Fakat evren ikili sistemin uzerinde bir sisteme donuşur. İnsan uc yaşına kadar annesi ile kendisini, babası ile kendisini, babaannesi ile kendisini ikili bir sistemin icinde gorur. Eğer sağlıklı gelişmiş ise uc yaşından sonra sistem değişir ve uclu sisteme donuşur. Uclu sistem tirianguler sistem demektir. Uclu sistem şu demektir: zihin korteks olarak buyur. Ve “ben karşımdaki ile konuşurken yanımdaki bizi kıskanıyor mu diye zihnimden gecirirsem uclu sisteme gecmişim demektir. Karşımdaki ile aramdaki ilişkiyi ucuncu bir kişi tarafından değerlendirildiğini değerlendirebilmem kapasitesi uclu ilişkiye gecme kapasitesidir.
Borderline yapılar, borderline orgutlenmeler uclu ilişkiye gecemezler. Sevgilisi ile bir toplantıya giderler. Sevgilisi bir anda oradaki arkadaşına doner ve “aa hoş geldiniz nasılsınız?” der demez borderline kişi bir anda kendini dışarıda bırakılmış, saf dışı edilmiş hisseder. Ve kriz yaratır. Cunku uclu bir sistemde donguyu alabilme kabiliyeti yoktur. Kişi uclu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde aldığında “aa arkadaşı gelmiş nasılsın? Yolculuk nasıl gecti, ucak bulabildiniz mi?” diye karşılık verir. Ve onun devreye girip uclu bir ilişki kurmasından sıkıntı duymuyor.
Şimdi problem ikili ilişki değil de uclu ilişkiye gecen birisinin sıkıntısı ise… Mesela hasta alacaksınız ama cok ağrısı olan bir hastası geliyor onu once alıyorsunuz. O sırada bekleyen hasta eğer uclu ilişkide ise bunu doğallıkla kabul eder. Cunku sancısı var. Ama ikili ilişkide kalmış birisi ise annesi kardeşini tercih etti onu almadı, onu sevmiyor diye yorumlar ve kıyameti koparır. Ben burada kuyrukta bekliyorum, “hani burada ki adalet” gibi bir suru aklileştirme mekanizması ile bebeklik doneminde kalmış olan sistem aktifleşir kavga cıkartır.
Elbette butun sistem kişinin beyninde olup bitiyor. İntrapsişik yapı dendiğinde durtulerini kontrol edemez. Mesela seks durtulerini kontrol edemez. Herkesle yatmak ister. Değer yargıları vardır ama oyle bir noktaya gelir ki ne değer yargısı kalır ne icsel inancları kalır ne toplumsal yapıları kalır. Onunla bununla seks yapar. Veya kendisi cok olgun birisi olmaya calışıyor fakat ofkesi tetiklendiğinde ofkesini kontrol edemiyor. Bunu biz durtusel yapısını kontrol edemeyen ego zayıflığı olarak değerlendiriyoruz. Kişinin kendisi ile problemi vardır. Kişi daha cocuktur, bebektir, buyumemiştir daha. Bu insana yapılacak ilk şey egosunu guclendirmektir. Bu insan en primitif yapıyı kontrol eder.
İnsan bir durtusunu aktive ettiğini duşunun. Mesela masturbasyon yaptı veya birisi ile seks yaptı. Durtusunu kontrol edemedi, dayanamadı. Ardından icindeki superego dediğimiz yapı ona oyle bir sucluluk yapar ki, erkek cocuk penisini kesebilir. Buda cok primitif (ilkel) bir durum. Biz buna super ego ile id’in savaşı arasında egonun caresiz kalması deriz. İkinci bir insan yok, ucuncu bir insan yok, dorduncu bir insan yok. Buna intrapsişik savaş deriz. Cok yargılayıcı rijit bir superego ve durtulerini her an hayata taşımak isteyen cok impulsif bir id. Bunun ikisinin arasında aracı olacak olan egodur. Bu insana super egonun baskısını ve idin durtuselliğini engelleyecek ego destekleyici ve genişletici bir terapi yapmak gerekecektir.
İkinci insan turu kendi icerisinde gayet makul mantıklı, işine gucune giden, derli toplu, durtulerini kontrol eden, ofkesi olmayan, cinselliğini yerinde ve yeterince yapan, bir hata yaptığında icinde yargılamayan bir insandır. Bu da normal bir insandır.
Bir takım psikoterapiler intrapsişik (kişinin kendi ruhsal yapısı) yapı uzerine calışırlar. Dunyayı ondan ibaret zannederler. Bir kısmı sadece ikili ilişki alanında calışırlar dunyayı sadece ondan ibaret zannederler. Bir kısım psikoterapiler triangulerde (uclu ilişkide) calışırlar bir kısmı sistemde calışırlar. Bir kısmı sadece duşuncede calışır, bir kısmı duyguda calışır, bir kısmı davranışta calışır. Fakat buların hepsine biz insan diyoruz. Bunların hic birini diğerinden ayıramazsınız. Sadece o insanın hayatında daha belirgin olan şey nedir? Daha rengi fazla olan şey nedir, daha kokusu fazla olan şey nedir? Bir davranış bozukluğu mu, bir duşunce bozukluğu mu, bir duygulanım bozukluğu mu, bir diadik (ikili ilişki) bozukluğu mu, bir trianguler (uclu ilişki) bozukluğu mu, bir sistem bozukluğu mu bir adaptasyon bozukluğu mu? Buna bakarız. Bunun karşılığında etki tepki ve karşı tepki vardır. Karşı tepkilerin hepsi savunmalardır. Ve savunmalar sizin karşınıza semptom olarak gelir. Korkular, endişeler, fobiler, takıntılar, obsesyonlar, anksiyeteler, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları bir etki tepki karşı tepkidir.
Sorunları biz psikoterapist olarak olgunlaşma seviyesine gore basamaklıyoruz. İntrapsişik (kişinin kendi icinde) dediğimiz bir basamak sistemi var ve burada sorunların kategorizasyonu var. Diadik ilişkide ( ikili ilişkide) olanların problemlerinin kategorileri var, trianguler (uclu ilişkide) olanların ki var. Duşunce duygulanım ve davranıştan hangisinin baskın olduğunu anlıyorsunuz. Ayrıca etkiye karşı tepki, tepkiye karşı karşı tepkinin nasıl savunmaya donuştuğunu ve nasıl semptoma donuştuğunu ve kişinin hayatını nasıl mahvettiğini fark ettikten sonra sorunun nerede olduğunu bilip ona gore bir psikoterapi veya hipnotik trans seviyesinde psikoterapi yaklaşımı benimsemek gerekecektir.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]