7 milyon yil once atalarimiz Afrika'yi kaplayan sık ormanlarda yaşarken Doğu Afrika'daki Rift Vadisi coktu ve bazı kenarlari yukselerek dik bir duvar oluşturdu. Bu fay cukuru Doğu Afrika'yi baştan başa geciyor Kızıldeniz ve Urdun boyunca devam edip Doğu Akdeniz'de sona eriyor. Bu yarik o kadar buyuk ki aya giden Astronotlar bu yarığın aydan gorunduğunu soyluyorlardı.

Oluşan bu yer hareketiyle iklim altust oldu. Yağmurlar Afrika ’nın batı yakasında devam etti, ama Rift duvar silsilesinin doğu kesiminde kuraklık başladı. Bitki ortusu değişime uğradı. Oluşan duvar nedeniyle atalarimiz iki ayri topluluğa ayrildi.


Fay hattının batısında kalanlar, ağaclardaki yaşamlarını surdurduler, ancak doğusunda kalanlar once savan, sonra da step ortamıyla karşılaştılar. Boylece batı yakasında kalanlar, bugunku insansı maymunların, yani şempanze ve gorillerin ataları oldu. Doğu yakasindakiler ise insanlarin atasi oldu.

Bugune kadar toplanan fosillerin hepsi de doğu yakasında bulundu. Burada goril ve şempanzelere ait kemik bulunamadi hic. Bu bolgeye insanlığın beşiği diyebiliriz.

7 milyon yıl kadar once, daha once ormanlık alanda meyve ve yapraklarla beslenen atalarımız, ağacların seyrek olarak bulunduğu, geniş otlaklıklardan oluşan savanlarda, ağaclardan inmek ve beslenme tarzlarını değiştirmek zorunda kaldılar. Otlaklarda gezinirken, yırtıcıları yeterli sure onceden gorup, ağaclara kacabilmek icin dik durmak zorundalardı.

1978 yılında, Tanzanya ’da, bir hominid turu olan Australopithecus Afarensis ’lerden kalan, uc ayrı bireye ait 3,7 yıllık ayak izi fosilleri bulundu.

"Laetoli Footprints" adı verilen bu izler sayesinde, atalarımızın en azından 3,7 milyon yıldır iki ayak uzerinde yuruduğunu kesin olarak biliyoruz. Bu hominidlerin iskelet yapısına baktığımızda, bel kısmı ve alt tarafının bidepal, yani iki ayak uzerinde yurumeye uygun yapıda, ust kısmında kollarının uzun, yani ağaclara tırmanmaya uygun yapıda olduğunu goruyoruz. Kafatasları ise şempanze kadar. Yani iki ayaklılık, beynimizin gelişmeye başlamasından daha once ortaya cıkmıştır.

Sonradan iki ayakli olmamizin bize dezavantajlari da olmuştur. Orneğin Oncelikle, insanın vucut yapısı, diğer tum memelilerde de olduğu uzere, dort ayaklı (dort uzuvlu demek daha doğru olur) temele gore evrimleşmiştir. Orneğin, ayaklarımızın kemik, kas ve sinir yapısı aynen ellerimizin yapısında olduğu gibidir. Ellerimiz ile neredeyse her şeyi yapabiliyoruz, ancak ayaklarımızla sadece yere basıyoruz.

Diğer maymun turlerine baktığımızda, ayaklarını aynen elleri gibi kullandıklarını goruruz. Bir tarafta her turlu faaliyette kullandığımız eller, diğer tarafta sadece yere basmakta kullandığımız ayaklar ve her ikisi de birebir aynı yapıda. Boyle bir dizaynı, dunyanın en kotu tasarımcısı bile yapmaz. Bu ancak ve ancak, evrimin ongorulemez ilerleyişinin eseri olabilir.

Uzun sure ayakta dururken ayaklarimizin agrimasinin nedeni de vucudumuzun iki ayakliğa uygun olmamasindan kaynaklaniyor.

Ayrica kafamızı dik tuttuğumuz icin sumuğu, sinus boşluğundan atamıyoruz. Iltihaplanan sinusler boylelikle enfeksiyona neden oluyor. Dort ayakli yapida kafa paralel olduğu icin boyle bir sorunla karsilasmiyor olacaktik.

Atalarimiz değişen şartlara uyum sağlayarak, hayatta kalabilmek icin, ister istemez boyle bir yola yoneldiler ve once iki ayak uzerinde yurumeyi oğrendiler, sonra da bu sayede beyinlerini her gecen gun daha fazla buyuterek, bugunku halimize evrilme imkanı bulabildiler.