Merhaba, değerli arkadaşlar.
Fotonlarla elektronların etkileşimlerinde tersinir olayların coğu zaman ortaya cıkabildiğini bizler cok iyi biliyoruz. Fotoelektrik olay (Einstein ’a Nobel odulunu kazandıran en buyuk buluşu) ) ve ışık veren diyotlarda P-N arayuzunden (LED) kolayca ışığa donuşen elektron (elektrik akıımın) bu hareketi kuantum yasaları icinde kalınıp buna ornek olarak verilebilir.
Fotonların ışık hızında gidebilmesinin tek mantıklı acıklaması hic bir kutlelerinin bulunmamasıyla ilgilidir ve bu sayede de hem uzay boşluğunda ve hem de havada kolayca 300 bin km. ’lik cok yuksek hızlara kadar cıkabilmeleri gerceğidir.
Bizim de bir kutlemiz ve onu kutlecekim kuvvetiyle yere doğru kuvvetle ceken bir yercekimi kuvveti (ağırlığımız) olmasaydı kolayca 300 bin km.lik hızlara ışık gibi ulaşabilir, zamanı geriye veya ileriye doğru cevirmemiz (zaman makinesiyle) kuvvetle muhtemel mumkun olabilirdi. Ancak kutleli bir organizma (canlı) olduğumuz icin bu olasılık şimdilik bizlerden cok uzak gorunuyor.
Ayni anda hem tanecik hem dalga formunda ilerlediği bilimsel olarak laser destekli cekilen bazı fotograflarla kanıtlanan ışığın fotonları (quantları) elektrik akımında 300 bin km. olan ışık hızıyla hareketi bulunan elektronların da sıfır kutleli olabileceklerini kolayca akıllara getirebiliyor. İhmal edilecek kadar cok kucuk bir kutlesi (bazı ders kitaplarında elektronun kutlesi bu şekilde de tanımlanıyor) olsaydı veya kutleleri varsayımsal olarak bu şekilde kabullenilseydi ışık hızına veya ona cok yakın hızlara iletkenlerde ilerlerken erişebilmesi mumkun olamazdı, duz mantıkla duşunulduğunde.
Uzay denilen boşluk salt bir boşluk, maddesiz bir ortam olmayıp icerisinde fermiyon, muyon, vb. cok ceşitli maddeler bulunur. Havası boşaltılarak calışan vakum tuplerinde de belirli bir miktar hava veya madde kalır, tam bir boşluk oluşrulmuş olamaz, ancak havası vakum pompasıyla iyice boşaltılıp tam bir uzay boşluğu ortamı (uzay da aslında salt bir boşluk olamayıp icinde bazı enerji yuklu parcacıklarla doludur) sağlanmış icerisinde bir miktar hava mutlaka kalmış olur.
Evren ve uzay boşluğu surekli genişlemekte ve hacim olarak da gittikce daha da artmakta. Bilim insanlarının yaptığı son tespitler dunyanın ilk oluşumu (Big bang'dan hemen sonra) bunu net olarak ortaya cıkarabilmiştir. Evren hakkında sorular sorulup duşunulecek ve kafa yorulacak cok fazla soru vardır.
Ancak insanoğlu yeni teknolojik gelişmeler ve bilimsel buluşların ışığında evrenin keşfedilmeyen veya cok karanlıkta kalmış tum bilinmeyenlerini (karadeliklerin sadece Einstein'ın teorisinde kalamayıp resmen fotoğraflanabildiği gibi) bir gun mutlaka tam olarak da acıklığa kavuşturarak evrenin tamamına yakınını cozebilecektir. Kendi bilim felsefemde kesin olarak ben buna inanıyorum. Kolay gelsin.
2019 yılında cok da yanlış hatırlamıyorsam eğer ekim veya kasım aylarında Rus bilim adamları laboratuvar araştırma ortamında başka bir bilimsel bilinmezi araştırırken tesadufen zamanın da geriye alınabildiğini tespit edebildiklerini resmen duyurdular. Bu bilgi haber olarak cok dikkat cekmeden medyadan verilmişti, ne kadar doğru olduğu kendimizce de termodinamik kanunları nazarında duşunulerek tartışılabilir. Zamanın geriye alınabilmesi konusunda şimdiye kadar tum dunya ve Turkiye'deki fizik akademisyenleri termodinamik kanunları bağlamında bunun hic bir zaman mumkun olamayacağını zamanın sadece ileriye doğru alınabileceğini ileri surmuşlerdi. Ancak başka amacla yapılan bir araştırma sırasında tesadufen gorulup bulunan bu tespit bu yuzden oldukca da ilginctir, eğer gercekten doğru ise. Kolay gelsin.
Foton, Elektron, Uzay Boşluğu, Evrenin Bilinmezlikleri
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- Foton, Elektron, Uzay Boşluğu, Evrenin Bilinmezlikleri