Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialarCinsel Sağlık Enstitusu Derneği (CİSED), kızlık zarıyla ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkacak bir iddiada bulunarak, normal yapıdaki kızlık zarının ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında kanamayacağını, yırtılmayacağını, delinmeyeceğini, patlamayacağını, ağrı ve acı yapmayacağını acıkladı. CİSED Başkanı Dr. Cem Kece yeni cıkan ve cinsellik konusunda en cok satanlarda ilk sırada bulunan "Vajinismus'un Ustesinden Gelmek" adlı kitabında kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık cinsel tabuları yıkacak, inanc ve fikirleri değiştirecek iddialarda bulundu.
Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
Kızlık zarının vajina deliğinin ağzında, yaklaşık 1.5-2 cm iceride incecik bir mukoza tabasından oluştuğunu belirten ve bu zarın sadece insanlarda ve ilk cağlardan beri en yakın dostlarımız olan atlarda bulunduğunun altını cizen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; "Atlarda vajinismus sorunu yok. Cunku insanlar gibi kendilerini kasmazlar, insanlar gibi korkuları ve tabuları yoktur. İlk gece ve kızlık zarı ile ilgili tabuların yıkılması kadınlarda başta vajinismus ve orgazm olamama, erkelerde ise iktidarsızlık ve erken boşalma gibi sorunların ortaya cıkmasını zorlaştıracaktır. Cunku hic bir insan sevginin paylaşılmasının en guzel yollarından biri olan cinselliği yaşarken bir sınava tabi tutulmamalıdır. Bu gunahtır, yazıktır. Avrupa'da kızlık zarı kanaması ve ilk gece ile ilgili tabular veya kaygılar yoktur. İlk gece yanlış ve defolu başlayan bir evlilik genellikle butun bir omur boyu aynı şekilde devam edecektir. Turkiye'de cinsellik bir 'sınav', erkeklik ve bekaretin bir ispatı gibi gorulmektedir. Bu ulkede erkeklerin yaklaşık %70'inde, kadınların ise %80'inde cinsel sorunlar varsa, bunun nedeni yanlış cinsel mitlerdir ve bunun artık yıkılma vakti gelmiştir" şeklinde konuştu.
Halka yanlış anlatılıyor
Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; "Anormal bir kızlık zarı olabilir, bunlar cok nadir gorulur. Genellikle kızlık zarları aynıdır. Ben 13 yıllık meslek hayatımda binlerce hasta gordum. Bu hastalarımla yaptığım calışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, kanamayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gercekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan gormeye şartlandırıldığımız icin bu gercekleşiyor" diye konuştu. Dr. Kece, ozellikle genc kızların kabusu haline gelen 'ilk gecede' ciftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat uzerinde korkunc bir baskı meydana getirdiğinin altını cizdi. Bu gerginliğe birde duğun oncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle ciftin gerdek odasına oldukca gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Kece, bu psikolojik baskı ortamı icerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline buyuk acılar yaşatan kanamaların ortaya cıkabileceğine dikkat cekti. CİSED Başkanı Dr. Cem Kece, şoyle devam etti: "Evlenmeden once gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. 'Senin annem şunu istedi, benim babam şoyle dedi', takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik duğun gunune sirayet eder. Duğun gunu herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler icindedir. Herkesin gozu gelin ve damadın uzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken butun insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Duğunlerde, kavga gibi olay cıkarmak bizim millet olarak en kotu alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan gorme beklentisiyle nobet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek icin bekler, cunku bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını gormek icin kapıda bekler, kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik iceriye yansır. İceride ise cinsel bilgi almamış, sağdıclık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ulkede ne yapacağını bilemeyen cift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu duşunur, 'ya sertleşmezse', ‘ya ben iceriye girmeden inerse' diye. Bu erkeklerin en buyuk ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin butun duşunceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Cunku dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir on sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, 'biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek' duşuncesi de vardır. Hic bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Cok ilginctir gelin bir taraftan da 'ya kanamazsa' diye endişelenir. Cunku kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora goturulecek, aşağılanacak, dovulecek, belki tore gereği oldurulecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar cok kuruluğu olursa, erkek ne kadar cok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi, sanki Tanrı'nın bir emriymiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir” dedi. İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli on sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan ciftlerin de nadir olarak var olduğunun altını cizen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; "Bazı ciftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında 'acaba bu kız daha once başka biriyle ilişkiye mi girdi?' diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora goturuyor. Cunku normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen ciftin kafası karışabiliyor" ifadesini kullandı.
Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
Kızlık zarının genellikle doğuştan esnek ve delik olduğunu soyleyen ve bunun kanıtı olarak da kadının adet gormesini gosteren CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; "İdeal şartlar altında ilk gece normal bir kızlık zarı kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Ancak kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar cok kuruluğu olursa, erkek ne kadar cok acele ederse kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Penis ve vajinanın gorevi neslin devamını sağlamak icin birleşmektir. Yemek yerken kuru kuruya bir lokmayı ciğnemeden yutmaya calışırsak boğazımızı tahriş etmez mi? Kızlık zarının acıması ve kanamasının en buyuk nedenlerinden biri yanlış beklentilerle yapılan yanlış işlemlerdir. Bu nedenle ideal şartlar altında cinsel ilişki oneriyoruz. İdeal şart nedir? Erkek acele etmeyecek, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşayacak, kadın kendini kasmayacak ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girilecek. Normal bir kızlık zarı ideal cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez ve kanamaz. Hafif bir acılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip gecer. Kasılmış bir vajinaya penis girdiğinde acı yapar. Kadın rahat, huzurlu, gevşemiş, ıslanması tamamlanmış, penis acele etmeden girmiş ise bunda hic bir sorun cıkmaz. Yuzlerce, binlerce vaka ile bunu kanıtladık. ‘Vajinismus'un Ustesinden Gelmek' adlı kitabımızda bunları detayları ile anlattık" dedi.
İlk gece icin tavsiyeler
İlk gecenin kanamasız ve acımasız atlatılmasın mumkun olduğunu altını cizen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; ciftlere şu onerilerde bulundu: “Her iki cinste de ilk gece korkusu veya sorunları yaşanabilir, bu normal ve doğal bir durumdur. Ancak yukarıdaki bilgilerin ışığında oncelikle rahat olmaya, gevşemeye calışın. Duğun oncesi ve sırasında yaşanan gerginlikleri bir tarafa bırakın. Cinsel ayıp, yasak veya gunah olmadığı gibi, mahrem ve ozel bir konudur, bu nedenle mahremiyetinize onem verin. Kendinizi rahat hissetmiyorsanız guzel bir duş alarak veya masaj yaparak daha fazla rahatlamayı deneyin. Butun bunlara rağmen gerginliğiniz devam ediyorsa o gece yapmak zorunda değilsiniz. Ayrıca duğun ve evlilik telaşı ile cinsel ilişki isteğinizde de azalma olabilir, bu nedenle korkularınız daha fazla on plana cıkabilir. Erkek acele etmemelidir, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşamalıdır, ona guzel sozlerle iltifatlarda bulunmalıdır. Kadın ise kendini kasmamalı ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girmelidir. Normal bir kızlık zarı yukarıda bahsettiğimiz ideal şartlar altında ilk cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez, patlamaz, kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Hafif bir acılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip gecer. Belirli bir sure icinde cinsel ilişki olmaz ise, hic cekinmeden bir doktora başvurabilirsiniz.”
Her 10 kadından biri vajinismus
Vajinismusun bir erteleme ve kacınma hastalığı olduğunu soyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; “Vajinismus; cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tum vucutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların acılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya cıkabilir ve caresizlikle yaşanır. Ulkemizde her 10 kadından birinde gorulen vajinismus; kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yurekten inandığı psikolojik kokenli bir hastalıktır” dedi.
Vajinismus Araf'ta kalmaktır
Araf inancının bazı din ve mezheplerin ahiret kavramlarında yer aldığını, kotulerin ve iyilerin nihai ahiret mekÂnları arasında olduğuna inanılan bir yer olduğunu soyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; “Vajinismus Araf'ta kalmaktır. Cunku vajinismus hastaları evlendikten sonra artık kız değildirler, ancak tam bir kadın da olamamışlardır. Kızlık ve kadınlık arasında kalmışlardır. Onların Araf'ı da budur. Tamamlanmamış bir evlilik; yaşanan her anı sıkıntı veren ama aynı zamanda da ‘bir gun belki' umudunu taşıyan bir surectir. Zamana bağımlı olmayan bir noktada duran hasta icin arada kalmak; değişen, dalgalanan ve farklılaşan eşe ve kendi icindeki fırtınalara karşı her gecen gun azalan bir direnctir. Adeta Araf'ta tek başına ve pusulasız konuşan hasta, ilk gece neyse, son gece de o olma iddiasında ve konumundadır. Yani vajinismus bir cehennem kadar vardır ve bir cennet kadar yoktur” dedi.
Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
Uygun olmasa da herhangi bir beklenti oluştuğunda, kişilerin beklentileri ile uyumlu hareket etmeye calıştıklarına dikkat ceken CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; “Yazgı cağırma, sakınan goze cop batarmış, kırk gun deli dersen deli olur, ben sana demiştim turunden ifadelerin işaret ettiği kendini doğrulayan kehanet kavramına gore; doğru ya da yanlış herhangi bir inanc veya beklenti, bu tanımlamayı doğrulayacak yeni bir davranış ortaya cıkarmakta ve bu olayın sonucunu veya kişinin davranışını etkilemektedir. Sonucta, beklentiler gercek olur. Sonucta, sanki sihirli bir guc sayesinde beklenti doğrulanır. Orneğin, bir kişiyi suclu diye nitelemek ve ona bu şekilde davranmak, suclu olduğu beklentisine karşılık kişinin icindeki suclu davranışları ortaya cıkarmasına neden olabilmektedir. Bir başka ornekte; eşiyle cinsel ilişkiye girdiğinde eşinin ona zarar vereceğini, ağrı ve acı duyacağını duşunen ve buna inanan bir kadın cinsel ilişkiyi ret eden bir davranış sergileyecektir. Buradaki surec, gercek olduğuna inanılan şeylerin gercekleşmesi olarak acıklanabilir. Bu surecte hasta eşinin nasıl davranacağına ilişkin bir beklentiye girmekte, eşine karşı bu beklentiye uygun bir tutum sergilemekte ve eşi de onun tutumuna uygun davranışlar geliştirmektedir. Boylece bilimsel olarak başlangıcta gercekliği olmayan bir şey gercekleşmiş olmakta, cinsel ilişkiye girilememekte veya ilk gece ağrı, acı ve kanama olabilmektedir” dedi.
Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi

Vajinismusun her zaman %100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını soyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Kece; “Vajinismus cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli, icgoru yonelimli ve eğitime dayalı yoğunlaştırılmış holistik psikoterapi ve evlilik terapisi tekniklerinin de yer aldığı cinsel terapinin suresi hastalığın şiddetine gore birkac seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir” dedi.


[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]