Geriye donup bakıyorum, her şeyi uzun sure once kaybettiğimi, icimi sızlatan, başımı iki yana sallatan, buz kestiren sozlerini, tutamadığım ellerini duşununce, bir şimşek cakıyorum icimde, yıldırımdan kacıyorum, bir kanadın altına sığınıyorum.

“Teselli”m seni bekliyorum. Cabamı neye harcadığımı bilmiyorum


Tukenen o kadar şey var ki. Bugun kısa bir yuruyuşte şunları duydum “Sen sevdiğinde ruhunu verirsin” iki ruhla yaşaman zor olmalı, her gece ruhumu cağırıyorum, kimseye vermediysen, onu geri istiyorum.

Sessizce, kimseye belli etmeden icimdekileri yaşamam gerek. Ozledim ya, diye yuksek sesle soylenen her duşuncede, imkansız mı diye soruyorlar.

Ben butun kahkahalarımı kaybettim. Farkında olmadığımdan değil bu tukenmeyen duygular. İcimi titreten gerceklere tahammul edemiyorum..

Senin icin cumleler kurmaya, sonra silmeye devam edeceğim.Ama sadece senin icin. Sessizce bir koşeye oturup aynı soruyu tekrarladım kendime, neden şikayet ediyorum, itirazlarım kime. Cok tovbe etmem gerek, biliyorum…

İcimde saklı tuttuğum buyuk buluşmanın kullerini savuruyorum, olup biten ne varsa anlam aramadan yaşamaya calışıyorum. Bu benim gibi her şeyde anlam arayan biri icin cok zor oluyor. Seni hatırlatan en kucuk sesi duyduğumda, bu ses hucrelerimde sakladığım sana ait anıyla buluştuğunda eskisi gibi ic cekmiyorum. Aksine uzun zamandır bekliyormuş gibi karşılıyorum onu, hic bırakmamak uzere sarılıyorum ona. Sana sarılamadım ama taze anılara sarılıyorum.

Ruyalarımda tutuyorum senin temiz ellerini,Onu da cok gorme ne olur, aşka buz kesen ellerime ...

Bir ruya gordum diyorum senle,karıştırsam ne var onu da bitmeyen hayallerime ...

Ruyalarımda tutuyorum senin temiz ellerini ...

Aslında ;Ruyada diyemem, senden uyanamam ki...​