Sozcuden Saygı Ozturk oğretmenlerin maruz kaldığı baskıyı guzel ozetlemiş. katılmamak mumkun değil:

Eğitim konularına hayli uzak olan Milli Eğitim Bakanı Omer Dincer, ne olup bittiğini oğrenmek icin “Alo 147” diye bir hat kurdurdu. Oğrencilerden, velilerden gelecek onerileri dinleyecek, bunlardan yararlanılacaktı. Ancak, niyetin hic de oyle olmadığı kısa surede anlaşıldı. Bu hat oğretmenleri itibarsızlaştırma, haklarında inceleme-soruşturma actırmanın gerekcesi oldu.

Oğrenci sınavdan zayıf mı aldı, ona ne yapacağınızı biliyorsunuz. Acarsınız 147’e telefon. Oğretmenin AKP aleyhine sınıfta konuştuğunu, Başbakanı, bakanı eleştirdiğini soylersiniz. Gerisi kolay. Bakanlık mufettiş gonderir. Oğretmen hakkında işlem yapılır. Yalnız oğrenciler değil, veliler de oğretmenler hakkında şikayette bulunuyor. Hele bir oğretmen hakkında birden cok aynı konuda şikayet varsa, oğretmenin yeri değiştiriliyor.

Oğretmenin duşuncesini beğenmezseniz, kılık-kıyafetine takarsınız o oğretmen yandı. Bakan Dincer’in kılıcı tepesinde sallanmaya devam eder. Omer Dincer, oğretmeninin yanında yer almaktan cok veliye şirin gorunmenin cabası icindedir. Bir bakanın, oğretmenini bu kadar aşağılamaya hakkı olamaz…

Bazı davalarında nasıl “gizli tanık” ifadeleriyle sanıklar baskı altına alınıyorsa, oğretmenlerin de adı-sanı belli olmayan ve kim oldukları bilinmeyen kişilerin telefonlarıyla hakkında soruşturma acılıyor. Hele, kılık-kıyafet yonetmeliğini uygulamaya calışan oğretmenler mutlaka baskı altında tutuluyor.

Bir oğretmen sendikasının yoneticisine sordum, “Bugun bir numaralı sorunumuz 147’ye yapılan asılsız ihbarların oğretmenler uzerindeki baskısıdır. Oysa okulların mufettişler tarafından normal denetimi, genel denetimi var. okul yonetiminin denetimi var. Şimdi hepsinin onune 147’ye hattına yapılan ihbarlar gecti” diyor. Aynı sendikacı, okulların acıldığı gunden bu yana sadece kendi sendikalarına uye 550’ye yakın oğretmen hakkında işlem yapıldığını anlattı.

Talim ve Terbiye’den surgune
Oğretmenlerin belli okullarda yığılmasını onlemek amacıyla onceki hukumetler doneminde “norm kadro” uygulamasına gecilmişti. Omer Dincer’in bakanlığı doneminde bu sistem coktu. Şu anda binlerce oğretmenin gorev yerleri değiştiriliyor ve bu yapılırken “hatır-gonul” ilişkilerinin buyuk rol oynadığı biliniyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’na bağlı Oğretim Materyallerini Geliştirme ve İnceleme Merkezi Mudurluğu’nde gorevli 117 oğretmen okullara gonderilmeye başlandı.Bu oğretmenler ders kitaplarını incelemek, program hazırlama, eğitim programlarının, eğitim araclarının incelenmesi, projeler, denklik, mevzuat konularında calıştırılıyordu.
Ders Kitapları ve Ders Araclarını İnceleme Yonetmeliği 12 Eylul’de değiştirildi. Buna gore ders kitaplarını inceleme gorevi bu oğretmenlerden alındı. Kitap incelemesiyle ilgili zaman zaman olumsuzluklar gundeme getirilse de, bunun sorumlusu da bu oğretmen değildi. Ustelik bugune kadar hicbiri hakkında dava acılmadığını da ekleyelim.

Yıllardır bu gorevi yapan oğretmenlere şimdi “okullarınıza donun” deniliyor. Cunku, yerlerine kendilerine yakın bazı isimleri almak icin boyle bir duzenleme yapmak zorundaydılar. Milli Eğitimde ders kitaplarını inceleyen oğretmenlerin onemli bir bolumu onceki hukumetler doneminde getirilmişti. Daha once gonderme teşebbusleri hep mahkemeden dondu. Bu kez, yonetmelik değiştirerek oğretmenleri uzaklaştırmak istiyorlar. Onlar da Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip’in tutumunu protesto ediyorlar. Dahası, yonetmeliğin iptali icin dava actılar.

Oğretmenlerin gorev yaptığı grup başkanlığının yonetmelik değişikliğiyle kapatıldığı gerekce gosterilip oğretmenlere kararnameleri tebliğ edilmeye calışıyor ama AKP’nin siyaset okulundan getirilen Zekeriya Erbeyi ise gorevini surduruyor. Dahası, bazı bakanların, AKP milletvekillerinin, burokratların hanımları, yakınları ise değişik birimlere yerleştiriliyor.

Calışanlar gonderiliyor ama kendilerine hicbir gorev verilmeyen ve AKP doneminde kurulan Hayatboyu Eğitim Genel Mudurluğu’ne oğretmenler dolduruluyor. 800’e yakın oğretmen bu genel mudurlukte hic bir gorev verilmeden tutuluyor. Yer olmadığı icin de coğu zaten goreve de gelmiyor.

Bu işte bir oyun var
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hemen her fırsatta gundeme getirdiği “ders programlarında değişiklik” soyleminin altında başka hesaplar yatıyor. Program değişikliğiyle kitaplar da değiştiriliyor. Bunlar kimin cebine gidiyor?

İlginctir, Talim ve Terbiye Kurulu’nda gorev yapanların inanılmaz bir bicimde ozel okul merakı var. Şimdi bir yoneticinin dershane sahibiyle birlikte ozel okul kurma calışması icinde olduğu anlatılıyor. Aslında bu konuda Emin Karip’in, Talim ve Terbiye Kurulu’ndan kimin bu işlerle ilgisi olduğunu acıklaması gerekir.

Eğitimden soz etmişken, “Oğrenci Kılık-Kıyafet Yonetmeliği”nde hicbir değişiklik olmamasına rağmen, turban ortaokullara, liselere girmiş durumda. Bununla ilgili işlem yapmaya kalkışan oğretmenlere de “Aloooo … 147’i’yi unutma” tehdidi geliyor.

Ataturk’un Millet Mektepleri Başoğretmenliğini kabul ettiği 24 Kasım, “oğretmenler gunu” olarak kutlanıyordu. Gelinen ortamda oğretmenin gununu kutlayacak hali mi kaldı? Kutlama yapacak oğretmen sendikasına da şaşarım.
-----------------

Kaynak: http://www.saygiozturk.net/default.asp?haberid=485
__________________