Merhaba arkadaşlar. Ya da merhaba ''ben''. Uzun zamandır başlatmak istediğim mucadeleye start vermek icin bu akşam ki kızarmış kanatları bekledim. Evet, yedim ve buradayım.

Ben doğumdan sonra bir turlu kilo veremedim. Daha doğrusu sanırım hic gercekten karar veremedim. Yoksa kararlı durabilsem coktan vermiştim bu kiloları. Buna karar vermek demek nefsini terbiye etmek demek. Cikolatalar tatlılar yalan olacak demek. Bende bir sure bunu yapmak istemedim. Butun vaktim oğlumla geciyor. Ondan arta kalan zamanlarda kendimi mutlu etmenin bir yolu gibi geliyordu bu atıştırmalıklar.

Bu cocuklu donemimde artık tek keyifli aktivite eşimle film seyretmek. Bazen bu bile bir zenginlik oluyor benim icin. Cunku genelde oğlumun yanında bende uyuyakalıyorum. Bazen o kadar gec uyuyor ki..
Neyse, bir şekilde o kutsal an gelip film acılacagı sırada da malum bu kıymetli zamanı olabilecek en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Bir kere bir tencere patlamış mısır baş koşede yerini alıyor. Varsa cikolata biskuvi kola.. Ama o aşkım patlamış mısır kesin bulunmak zorunda.

Şimdi biraz diğer aşklarımdan bahsedeyim;
Pofudukcugum ekmek
Sevdiceğim cikolatalı sufle ♡
Veee tabi ki ciger parem patates kızartması

Hic sevmediğim şey;
Bunları yememe ihtimali

Diğer sevmediğim şeylerden bahsedecek olursam;
Eski kıyafetlerimin uzerime olmayışı. O cok severek aldıgım kot gomleğimin duğmeleri artık kapanmadıgı icin ceket gibi kullanmaya calışırım diye kenara ayırışım. Gobeğim yuzunden giydiğim ic camaşırlarının icinde hic seksi olmayışım ve ozellikle gobeğimi kapatmak isteyişim. İyice irileşen goğuslerimin altının pişik olması ve bu durumdan tiksiniyor oluşum.
Ve en sinir bozucu yanı butun bunlara rağmen benim iradesiz oluşum. Karar vermek istemeyişim. Cunku bu kucuk zevklerimden gelen mutluluga daha cok ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Hem cocuk, hem yorgunluk, hem butun gun evin icinde ozgurluğumun kısıtlı oluşu, hem evin butun işleri, hem de ustune tatsız tutsuz bir beslenme bicimi. Hani bari oradan şımartayım kendimi diyordum bende. Zayıf olmanın bana vereceği ozguveni ve mutlulugu buna değişiyordum.

80 kiloyum. Evlenmeden once 60 kiloydum. Daha oncesinde 50 kilo. Lise doneminde arkadaşlarımın kantin tutkusu biraz bana da gecmiş olacak ki, hep eşlik edeyim derken 10 kilo alıp 60 oluvermişim. 50 den 60 olmak fazla canımı sıkmıyordu o zamanlar. Cunku hala duzgun bir fiziğe sahiptim. O donemlerde eşimle mesajlaşmaktan ve buluşmalarımızı duşunurken karnımda ucuşan kelebeklerden dolayı yemek falan duşunmuyordum. Cikolataymış, patlamış mısırmış aklıma bile gelmiyordu. İhtiyac duymuyordum sanki. Ne kadar lezzetli olduklarının bir onemi yoktu. Ne bileyim dolmanın tadı neyse cikolatanın tadı da oydu. Hani onu ekstra cekici kılacak hicbir hassasiyet yoktu icimde. Aksine yemek saatlerini kısa tutup hemen odama gecmek istiyordum. Sanırım icimdeki maksimum mutluluk ve heyecan duygusu, tatlı şeylerdeki o mutluluk hormonuna olan ihtiyacımın %100'unu karşılar duruma geliyordu. Bilmem belki buydu fazla yemeyişimin sebebi..

20 yaşımda evlendim. 60 kiloyla cıktıgım yolculuga ilk yılda 10 kilo alarak 70 kiloyla devam ettim. Evlenince kilo alıyorsun derlerdi inanmazdım. İşte tam da bu donemde icimdeki mutluluk, oncesinde beni tatlı-tuzlu yiyeceklerden alıkoymayı başaran şeyken, artık tam aksine icimde bunları yeme isteği uyandıran mutluluga donuştu. Yani yemeyi bana unutturan mutluluk birden mutluluktan yememi sağlayan şey oldu.
Kilo alma seruvenimde mutluluğun ustumdeki bu farklı etkileri o kadar ilginc ki..

Eşimle gecirdiğimiz guzel zamanlar tatlılarla cipslerle daha keyifli olur hale gelir oldu. Hadi beraber cıkıp iki kunefe atalım der olduk. Hic yoktan cıkıp tatlıyla enleri yaşamaya başladık. Cunku o kadar keyifli oluyorsun ki, daha fazla nasıl keyifli olunabiliri duşunuyorsun. O donem eşimde 20 kilo aldı. Ama onun aldıgı kilolar onun işine yaradı. Cunku kendisi 180 boyuyla 56 kiloydu. Aldığı kilolarla bayağı toparlandı. Ama ben...

70 kiloydum. Aynaya bakınca farkı goruyordum ama gobeğim hafif kıvrımlı dursa da gideri vardı. Tamam fazla kacırmıştım, farkındaydım ama o kadar da fena sayılmam diyordum. Yani kendime olan guvenimi korumamı sağlayacak goruntuye hala sahip oldugumu duşunuyordum. Kucuk bir diyetle bu işi hallederim gozuyle bakıyordum. Ta ki o gune kadar...

Hamile kaldım. 9 aylık surecte tam 10 kilo daha alarak 80 kiloya ulaştım. Hamilelikte kilo almak doğaldı. Almam gerekenden fazlasını almamıştım. Ama normalde olmam gereken kilonun cok cok ustundeydim artık. Eğer 60 kiloyla hamile kalsaydım işim cok daha kolay olurdu ve belki bu kadar etkilemezdi bu durum beni. Ama oyle olmadı..

Doğum yapalı 2 sene oldu. Hala 80 kiloyum. Gram vermedim. Cunku gram caba sarf etmedim. Sebebi en yukarıda acıkladıgım uzere, cocugun verdiği yorgunluk ve icimdeki mutlu olma isteğini doyurabilme acısından keyiflerimden vazgecmedim. Yani bile bile bunu surdurdum. Hani mutluluğun uzerimdeki etkilerinden bahsetmiştim ya, şuan bunun 3. farklı evresini yani mutsuzlugu giderebilmek icin yeme isteği evresini yaşıyorum. Sanırım iclerinde en tehlikelisi bu. Cunku baş edemediğim bir şeye donuştu.

Once burada diyet gruplarına katılmayı duşundum. Denedim de. Ama olmadı. Her gun yazmam gerekmesi, tartı fotoğrafı, gunluk menu ve haftanın sonunda kilo guncellenmesi olayı bana gore değil. Cunku kendimi tanıyorum. Kendimle baş edebilme konusunda yapabileceğim en iyi şey once kendimi kontrol altına alabilmekken, burada herhangi bir diyet grubunda denetlenme hissi beni daha fazla gerdi ve o surece uyum sağlayamadıgımı gordum. Ben hep boyleydim. Uzerimde bir baskı hissettiğim zaman hepten her şeyi bırakırdım

Evet sonunda bunu yapmak istiyorum. Once kendimi biraz kısıtlayarak başlamak istiyorum. Ufak ufak halledeceğim bu işi. Neden bu kadar zor geliyor şimdi bilmiyorum.. Sanki buyuk bir olaya hazırlanıyor gibiyim. Sanki onumuzdeki gunlerde buyuk bir şey yaşayacağım. Kendi kararlarından korkar mı bir insan.. Hele ki bu karar işine yarayacaksa. Ama ben artık kararımı verdim ve icimde bunun tedirginliğini yaşıyorum. Cunku mutluluğu aradığım yolları kapatmak uzereyim. Kendime başka yollar aramak uzereyim. Yemekten vazgectiğim şeylere ihtiyacım oldugunda bununla baş etmeye calışmak uzereyim. Ama artık karar verdiğim icin bunun donuşu yok. Bunu yapacağım.

Peki artık karar verdiğimden nasıl bu kadar eminim, neden bugun. Cunku en yukarıda size bahsettiğim kızarmış tavukları yedikten sonra eşim ''Aşkım eğer doyduysan tepsiyi ben kaldırayım, sende kalanları getirirsin" dedi sağolsun. Ama ben ''eğer doyduysan'' cumlesinden sonrasını pek duyamadım sanki. Cunku tepsiye baktım, eşimin onunce 4 kanat kemiği ve yarısını bitirip bıraktığı pilav dururken benim onumde neredeyse 12 tavuk kanadı kemiği ve butun pilavı bitirdiğim icin boş tabağım duruyordu. Bunu bilmesine rağmen doyup doymadıgımı sormasını icime sindiremedim bir turlu ve o an da beynimde bir zonklama hissettim. Bir an kendimden tiksindim. Eşimin gozunden kendimi gordum sanki. Habire lop lop yemek iğrenc bir durum. Ustelik eşinden daha fazla yediğini gormek ve bundan cekinir hale gelmek. Yemek yemek ne zaman boyle bir hal aldı bilemiyorum..

Ben icimde ne var ne yok en acık şekilde dokup kendimle yuzleşmek istiyorum ki bu amaca bağlanayım. Zoruma gitsin canım yansın ki ben bu işten vazgecemeyeyim. Fazla kilo daha cabuk terlemek demek. Daha sık banyo yapmak demek. Boyle insanı iğrendiren tarafları da var. Ben sık banyo yapıyorum ama insanlık hali oluyor, fazla hareket edip akşam yorgunluktan banyoya giremediğimde eşimin yanaşmasını istemiyorum. Bunlar hayatımın gercekleri. Eşim benimle kilom hakkında konuşmuyor ama biliyorum hissediyorum.

Evet, bir yerden başlayalım o zaman. Benim herhangi bir diyet listem yok ve olmayacak. Bu kararlı anımı riske atmayıp kendi yollarımdan gideceğim. Tıpkı 6 yıl once yaptıgım gibi bazı cizgiler icinde kalarak her yolu deneyeceğim. Ama dediğim gibi kalıplara girmeden kimine gore sağlıklı, kimine gore sağlıksız benim icin ideal olanı sececeğim.
Buraya yapabilirsem her gun, vakit bulamazsam arada sırada girip o gun neyden vazgectiğimi yazacagım. Ya da azıcık aşımla Rabbim o gun bize ne verdiyse, ne yediğimi yazacağım.
Şuan bu konu benim icin cok cok onemli bir hal aldı. Goz onunde olan bir gunluk tutmak istedim ki kararımın arkasında daha net durabileyim. Bunun burada durdugunu bileyim.

İlk yapacagım şey 50 kiloluk taş halimin fotoğrafını buz dolabının ve ekmekliğin uzerine yapıştırmak.
Ve başlasın!


Guncelleme: Ben 20 kilo verdim diyete ve spora devam ediyorum ben incecik oldum ben ben bennnn beeeennnnn cok mutluyumm