Kekemeliğe cinsiyet değişkeni acısından bakıldığında, kadınlara oranla erkeklerde daha sık gorulmektedir. Belgin’e (1985) gore ise, bu oran beş erkek cocuğa karşı bir kız cocuk şeklindedir. Kekemeliğin erkeklerde kadınlara oranla beş kat fazla bulunduğunu belirten Schwartz ise, erkeklerin gerginlik hissettiklerinde, bu gerilimi ses telleri uzerinde odaklaştırmaya eğilimli olduklarını belirtmiştir.
Kızlarda ve erkeklerde kekemeliğe rastlanma oranı yaşla birlikte değişmektedir. Ambrose ve arkadaşları (1997), kekemeliğin iyileşme oranında cinsiyetler arasında kesin farklılıklar olduğunu, kızlarda iyileşmenin, erkeklere gore iki de bir oranında daha fazla gorulduğunu işaret etmektedir.
Cinsiyetler arasındaki bu farkı genetik ve cevresel olarak acıklayan goruşler de vardır. Bu durumu, genetik olarak acıklayanlar, erkeklerde kekemeliğe karşı doğuştan bir eğilim olduğunu savunmaktadırlar. Cevresel goruşte olanlar ise, erkeklerin kızlara oranla daha yuksek standart ve beklentiler icine alınarak baskıya maruz kaldıklarını ya da anne ve babaların erkek ve kızlara karşı farklı tutum ve tepkiler icinde olduklarını belirtmektedirler. Bir başka goruşe gore ise, cinsiyetler arasındaki bu farklılığın; kız cocukların adrenalin değişiminin erkek cocuklardan daha erken başlamasıyla, sosyal becerilerinin gelişip, konuşma isteklerinin azalmasından kaynaklandığı belirtilmektedir.

[h=2]Kocaeli Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]