Kaygı, sıkıntı veren tehlike iceren durumlar olabilir ya da bir olay karşısında yaşanan endişe duygusuyla birlikte yaşanan fiziksel belirtilerin tumudur. bu fiziksel belirtiler kişiden kişiye farklılık gosterir (or: kalp carpıntısı,terleme,titreme,el terlemesi, nefes darlığı). kişinin rahatsız olduğu bir durum olan kaygı,temeline bakıldığında aslında insanın doğasında olan sağlıklı bir yapılanmadır. Anksiyetenin kokeni ilk insanlara dayanır. 20 milyon yıl once yaşayan ilkel insanların hayatları, antropologların araştırmaları sonucu belgelenmişitr.ilkel cağda yaşayan insanların temel beslenme şekilleri avlanmadır. kadın erkek rollerinin ucuda evrim başlangıcına dayanamaktadır. M.O 6.yy da temel ihtiyaclardan barınma; mağara,cukur vb yerlerde karşılanırken, bir diğer temel ihtiyac olan beslenme avcılıklıkla karşılanıyordu. erkekler gun icinde avcılığa cıkarken geri kalan ihtiyacları kadın yerleşim yerlerinde karşılıyordu. o donem bu iş ayrımının en buyuk sebebi guvenlikti cunku vahşi hayvanların saldırısına uğrma tehlikesi o cağın en buyuk korkusuydu. insanın doğasında olan kaygının temeli yaşam koşullarından dolayı ilk insanlara dayanmaktadır. doğayla ic ice yaşayan insanların her an tetikte olma hali, bir saldırıya uğrama korkusu, avlanamayarak ac kalma korkusu beraberinde kaygıyı getirir.
bir diğer unsur ise kaygı duyduğumuzda yaptığımız şeyler ve kaygımıza sebep olan durumlardır. insan yaradılışı gereği yukarda bahsettiğim sebeplerden korku hissettiği an kendine savunma mekanizmaları geliştirmiştir, bu mekanizmlar icguduseldir. yani sonradan oğrnme yoluyla davranışa donuşmemiştir. ilk insanlara dayanan bu sistemde kişi tehtit algıladığı zaman 3 secenekten birini uygular bunlar; kacma,donakalma ve savaşma. ornek vericek olursak; ilkel insanlar avlanma sırasında vahşi bir hayvanla karşılaştıklarında beyinleri adrenalin salgılar ve buda onları fazladan guc enerji verir(kaygı sırasında yaşanan fiziksel belirtilerinde sebebi salgılanan adrenalindir). ya o vahşi hayvandan kacıcak, ya donakalıcak yada onunla savaşıcak. gunumuze geldiğimzde 21.yy da olmamıza karşın değişen tek şey yaşam şartlarıdır, yani ozamandan beri insan tehtit algıladığı durumda bu uc secenekten birini uygular.
anksiyete(kaygı) bozukluklarında ise problem tehlike altında olmak değildir, algı mekanizmasının bozulması ve tehlikeli olmayan durumlarıda tehtit olarak gorup savunma mekanizmalarını kullanmaya calışmalarıdır. yani aslında insana zarar veren durum kaygı değil, kaygıdan uzaklaşmak icin yapılan şeylerdir, ustelik bu yapılanlar kaygıyıda gecirmez. kaygıyı yaratan duşuncelerimizdeki tehtitlerdir fakat bunun karşılığında odenen bedel tamamen gercektir. gunumuzun en yaygın rahatsızlıklarından biri olan anksiyete bozukluğu, durum,duygu,duşunce uclusundeki halkalardan birinin bozulmasından kaynaklanmaktadır. cozumu zihnimizdeki yanlış tehtit algısını duzeltmektir.
ote yandan kaygısız olmaksa,kaygı bozukluğundan daha kotudur, cunku kaygı,korku hayatta kalma becerimizi artıran bir faktordur, gercek tehtitleri algılayamazsak zarar gormemiz kacınılmazdır. buyuzden kaygınızın kıymetini bilin alıgınızı sağlıklı tutun ve yanlış tehtitlerden uzak durun boylece kaygınız sizin hayatınızdaki guvenlik gorevliniz olucaktır ve sağlıklı kaliteli bir hayat yaşamanıza yardım edecektir
Uzm.klinik.psk.Nihal Aydın

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]