Kaygı ve evham sizi esir ediyorsa... Kişinin, hayatını olumsuz etkileyecek kadar evhamlı olması, her şeyi kafasına takması ve bundan dolayı bazı bedensel sorunlar yaşaması haline psikiyatride yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) adı verilir.
Toplumda %4-5 gibi onemli bir sıklıkta bulunan yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) hastaları, eşlik eden bedensel belirtiler ve fiziksel bozukluklar nedeniyle genellikle ve oncelikle psikiyatrist dışındaki hekimlere başvururlar. Dunya Sağlık Orgutu’nun Turkiye’yi de kapsayan 15 ulkede yaptığı bir araştırma, yaygın anksiyetenin her toplumda belirgin bir işlevsel yeti yitimine yol actığını, yani anksiyete yaşayan kişilerin işe devam etme, verimli olabilme gibi alanlarda belirgin zorlanma yaşadıklarını gostermiştir. Dolayısıyla, hastanın başvuru şekli ve onde gelen şikayeti ne olursa olsun her hekimin YAB’ı tanıyıp tedavi edebilmesi halk sağlığı acısından onem taşımaktadır.

YAB hastaları evhamlı kişilerdir, gunluk hayatta karşılaşılabilecek kucuk şeyleri dahi kafalarına takıp buyuturler. Her durumla ilgili kotu ihtimaller akıllarına gelir ve bunun gercekleşmesinden korkarlar. Orneğin ne zaman cocuğu evden cıksa kaza gecirebileceğini duşunme, ortada onemli bir sebep yokken surekli işlerinin bozulmasından korkma, kendisi ya da yakınlarının sağlığı ile ilgili endişeler, randevulara gec kalma ve bunlar gibi duşunceler kişinin hayatını, calışma kapasitesini etkileyecek duzeyde zihnini meşgul etmektedir.

YAB hastaları hem ruhsal hem de fiziksel anlamda surekli gergindirler. Geniyi bir yay gibi duran bu insanlar bir ses duyduklarında aniden sıcrayabilirler ya da ufak tefek nedenlerle sinirlenip aşırı tepkiler verebilirler. Gece yattıklarında zihinlerini turlu duşunceler istila eder. Bunlardan kurtulup uykuya dalamaz ya da sık sık uyanırlar. Kas gerginliği nedeniyle uykuda diş gıcırdatma ya da cene ağrısı gorulebilir. Kasları surekli geriyi olduğundan her tarafları ağrır ve kendilerini yorgun hissederler. Yaptıkları işe yoğunlaşmakta zorluk cekerler. Butun bu nedenlerle iş başarıları duşer, insan ilişkilerinde sorunlar taşıyabilirler.

Anksiyete korkuya benzer bir duygudur. Hastalar bunu “sanki her an kotu bir şey olacak ya da onemli bir haber alacakmış” gibi bir his, nedeni belli olmayan bir sıkıntı olarak ifade ederler, karınlarının ust kısmında bir şeyin carptığını hissedebilirler.

YAB olan hastanın yaşadığı kaygı, normal bir kaygının cok otesindedir. Orneğin bir oğrencinin sınavlar icin endişe duyması normaldir ama surekli iyi notlar aldığı halde sınıfta kalmaktan korkması GEB icin tipiktir. Bazı hastalar duydukları endişenin aşırı olduğunu ama bunu engelleyemediklerini belirtebilirler. Ancak hastaların pekcoğu yaşadıkları anksiyeteden rahatsız olsalar da kaygılanmakta kendilerini haklı bulurlar.

YAB genellikle stresle karşılaşıldığı zamanda kotuleşir. Kişi, yaşadığı stresi belirtilerin gerekcesi olarak one surer. Bazı hastalar durumun ne kadar kaygı verici olduğu konusunda oldukca ikna edici olabilir. Doktor, boyle bir durumda cozumun hastayı kaygılandıran durumu ortadan kaldırmak olarak gorup yanılabilir. Orneğin kardeşleri ile birlikte yuruttuğu işin her an buzulabileceğinden, ceklerin odenmeyeceğinden endişe eden bir hastanın kardeşleri, piyasada genel bir durgunluk olduğunu ama durumlarının hic de fena olmadığını anlatıyorlardı.

YAB’da anksiyete, yaşanan stresle baş etmeyi daha da gucleştirir. Bir duzeye kadar konsantrasyonu ve motivasyonu artırıcı etki yapan anksiyete, birdoktadan sonra bunları bozarak başarıyı olumsuz yonde etkiler. Orneğin sınavlar yaklaşınca pekcok oğrenci, sınac anksiyetesiyle daha iyi ve daha yoğun calışır. Oysa patolojik duzeyde anksiyete yaşayan kişi, adeta paralize olmuş gibi kendisini caresiz hisseder. YAB’a eşlik eden endişeleri kontrol etmek zordur ve bunlar işlevselliği bozar; oysa gunluk hayatta duyulan normal endişeler kontrol edilebilir ya da ertelenebilir. YAB’daki endişeleri normal olandan ayıran bir diğer nokta da YAB’da endişelerin daha yaygın, belirgin, sıkıntı verici ve uzun sureli olmasıdır. Kişiyi aşırı endişelendiren şeyler (parasal sorunlar, sağlık, yakınlarının guvenliği, iş başarısı vb) ne kadar fazlaysa tanı koymak o kadar kolaylaşır. Ucuncusu, gunluk hayatta duyulan endişelere yorgunluk, huzursuzluk, irritabilite gibi gizik belirtiler eşlik etmez.

Bu hastalar icin doktora başvurma nedeni genellikle kas ağrıları, titreme, carpıntı, terleme, ağız kuruluğu, bulantı, yutma gucluğu, boğazda yumru hissi, uyuşma, sık idrara cıkma ve ishal gibi fiziksel belirtilerdir. Ayrıca irritabl barsak sendromu (spastik kolon), baş ağrısı, hipertansiyonve gastris gibi fiziksel bozukluklar da bu hastalarda sıktır. Bu nedenle hastalar oncelikle pratisyen hekimlere ya da ic hastalıkları, FTR, noroloji, kardiyoloji gibi branşlara baş vururlar. Eğer asıl altta yatan psikiyatrik bozukluk tanınmazsa yeterli tedavi yapılamaz.

YAB genellikle erken genclik doneminde başlayan ve dalgalanarak seyreden kronik bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere gore 2 kat daha fazla gorulur. YAB’da noradrenerjik, serotonerjik ve YABerjik sistemlerde bir duzensizlik vardır. YAB’a yol acan noroendokrin mekanizma ile birlikte anksiyetenin fiziksel belirtileri bu biyokimyasal duzensizlikle ilgilidir. İkiz ve aile calışmaları YAB’ın oluşumunda genetik faktorlerin de rol oynadığı fikrini desteklemektedir. Psikodinamik olarak endişelenmek, daha rahatsız edici konuları duşunmekten alıkoyan bir savunmadır. Hastaların cocukluk cağına ait catışmaları ve travmaları yoğundur.

YAB’ın diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte gorulmesi oldukca sıktır. Bunların başında depresyon ve diğer anksiyete bozuklukları (panik bozukluk, fobiler, obsesif kompulsif bozukluk) ve alkolizm gler. Alkol bağımlısı olan hastalar alkol almadıklarında yoğun anksiyete yaşanlar. Diğer yandan YAB hastaları anksiyeteleri bastırmak icin alkol kullanabilirler. YAB kronik seyrettiği icin alkol alımı surekli hale gelir ve zamanla tolerans gelişir. Kullanma ve bırakma dongusu altta yatan anksiyete bozukluğunu daha da şiddetlendirir. Şuphelenilen hastalarda hipertiroidizm ve feokromositomayı dışlamak icin kan tetkikleri yapılmalıdır. Bu fiziksel bozuklukların YAB’dan cok daha seyrek olduğunu da unutmamak gerekir.

YAB’da en sık kullanılan ilaclar benzodiyazepinler, antidepresanlar ve buspirondur. Benzodiyazepinler anksiyeteyi hızlı ve etkin bir bicimde kontrol eder. Gunluk 15-25 mg diazepam ya da eşdeğeri hastaların yuzde 70’inde belirgin duzelme sağlar. Uyku verici etkiye tolerans geliştiği halde anksiyolitik etki korunur. Ancak YAB kronik olduğu icin benzodiyazepinler gibi bağımlılık yapma potansiyeli yuksek olan ilacların uzun sure kullanılması sakıncalı olabilir. Kesilmeleri sırasında yoksunluk sendromu ortaya cıkar. Ustelik benzodiyazepin kesildikten sonra hastaların coğunda tekrarlama gorulur.

Buspiron, gunluk 30-60 mg dozla hastaların ortalama yuzde 70’inde etkili olur. Benzodiyazepinlerin aksine sedatif değildir ve bağımlılık yapma potansiyeli yoktur. Ancak etkisi oldukca gec başlar (2 aya kadar). Buspiron’un Turkiye’deki preparatları 5 mg’lıktır ve etkin dozun alınabilmesi icin cok sayıda kapsul gerekir. Ayrıca ilacın gun icine bolunmuş 3 dozda alınmasının gerekmesi de kullanımı zorlaştırır.

Antidepresanlar YAB’ın uzun sureli tedavsinde en sık kullanılan ajanlardır. Hemen her tur antidepresan denenebilir. Ancak amitriptilin, klomipramin, imipramin gibi trisiklik antidepresanların ağız kuruluğu, carpıntı ve terleme gibi yan etkileri YAB ile ortuştuğu icin tolere edilmeleri zordur. Atipik antidepresanlardan vanlafaxine ABD’de YAB tedavisinde FDA (Food and Drug Administration) tarafından onay verilen tek antidepresandır.

Propranol gibi beta blokerler YAB’da gorulen carpıntı, titreme, terleme gibi bazı belirtileri kontrol etmede yardımcı olsalar da asıl altta yatan anksiyete bozukluğunu duzeltmezler. En sık kullanılan tedavi, duşuk dozla başlanarak artırılan antidepresan ve beraberinde onun etkisi başlayana kadar hastayı rahatlatmada yardımcı olacak bir benzodiyazepinya da beta adrenerjik antagonisti kombinasyonudur. İstenen etki elde edildiğinde benzodiyazepin ya da beta bloker yavaş azaltılarak kesilir. YAB kronik seyirli olduğu icin antidepresan kullanımı belirtiler ortadan kalktınkan sonra en az bir yıl tedavi dozunda surdurulmelidir. Bazı hastaların aralıklı olarak omur boyu ilac kullanması gerekebilir. Hastaya durumunun yuksek tansiyon ya da şeker hastalığında olduğu gibi vucuttaki bazı biyokimyasal sistemlerin duzensizliğine bağlı olduğu ve kullandığı ilacların uyuşturucu değil duzenleyici olduğu, bir tansiyon hastasının uzun sure ilac kullanmasının gerektiği gibi kendisinin de bu rahatsızlığın kontrolu icin uzun sure ilac kullanması gerektiği acıklanmalıdır.

Pratisyen hekimlerin ve diğer branşlarda calışan hekimlerin dikkat etmesi gereken şey, belirtilerle uğraşıp altta yatan hastalığı atlamamaktır. Bu, bataklıkta sivrisinek avlamay benzer. Orneğin sadece kas ağrılarına odaklanıp ağrı kesiciler ve kas gevşeticilere ya da carpıntı ve nefes darlığına odaklanıp sadece beta blokerle ya da “asabi tansiyon” diyerek istirahat halindeki kan basıncı normal olan bir hastayı tansiyon ilaclarıyla, bulantıyı bulantı gidericilerle tedavi etmek boyle bir cabadır. Hastaların coğu uygun tedaviyi alana kadar bircok doktor dolaşır ve cantası herbirinden aldığı ceşit ceşit ilacla dolar.

Psikiyatri dışındaki hekimlerin duşebileceği bir başka yanılgı da bedensel belirtilerin altında bir psikiyatrik bozukluk yattığını fark edip bunu bir kişilik bozukluğu ya da hastanın rol yapması olarak değerlendirmek ve “nevroz” damgasıyla hastayı ciddiye almamaktır. Biraz once de belirttiğim gibi, uygun psikofarmakolojik tedavi ile bu hastaların buyuk kısmı duzelir.

Hastaya uygun ilac tedavisi başlanmadan once rahatsızlığın kaynağının psikiyatrik olduğu, muayene ve tetkiklerinde fiziksel bir bozukluğun saptanmadığı acıklanmalıdır. Hastaya asla “hicbir şeyin yok” deyip psikiyatrik ilac verilmemelidir. Bu durumda hasta anlaşılmadığını, deli yerine konduğunu ya da kendesine inanılmadığını duşunur ve tedaviyi kullanmaz. Oysa psikiyatrik hastalıklar da “bir şey”dir. Bazı doktorlar hastaya hicbir şeyi olmadığını soyleyip “kafana takma” demekle hastaların duzeleceğini sanırlar. Oysa bu tavsiye bir cok hastayı sadece kızdırır. Cunku hasta ya bunu zaten biliyor ama yapmıyordur ya da kaygısının aşırı olduğunu kabul etmiyordur. Hastaya şikayetlerinin sinir sistemindeki bazı salğıların duzensiz calışmasına bağlı olduğu acıklanmalıdır. Verilen psikiyatrik ilacların duzenleyici olduğu soylenmelidir. Hastaya fiziksel bir hastalık tanısı koyup birkac ilacın arasında psikiyatrik ilac da recete edildiğinde eczanede o psikiyatrik ilacı almadığı da sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle hastayı kandırmaya calışmamalı, kendimiz de inanarak hastalığı ve tedavisini hastaya acıkladıktan sonra uygun psikiyatrik ilacları recete etmeli ve mutlaka hastayı katip etmeliyiz.

Tedaviye direncli vakalar, başka psikiyatrik bozuklukların eşlik ettiği vakalar, intihar eğilimli olanlar, psikoterapiye uygun ve istekli olan kişiler bir psikiyatriste yonlendirilmelidir.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu icin tanı olcutleri (DSM IV)
En az 6 ay sureyle hemen her gun ortaya cıkan, bir cok olay ya da etkinlik hakkında (işte ya da okulda başarı gibi) aşırı anksiyete ve uzuntu (endişeli beklentiler) duyma Kişi, uzuntusunu kontrol etmekte gucluk ceker Aşağıdakilerden en az ucu son 6 ay boyunca hemen her zaman bulunur 1-Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe
2-Kolay yorulma
3-Konsantrasyon bozukluğu
4-Cabuk sinirlenme
5-Kas gerginliği
6-Uyku bozukluğu
Anksiyetenin odağı başka bir psikiyatrik bozukluk ile ilişkili değildir Anksiyete ya da fiziksel yakınmalar klinik acıdan belirgin bir strese ya da toplumsal, mesleki vb. alanlarda bozulmaya neden olur. Bu bozukluk bir maddenin (Ornek:Alkol yoksunluğu) ya da genel bir tıbbi durumun (hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir ve sadece bir duygudurum bozukluğu, psikotik bir bozukluk ya da yaygın gelişimsel bozukluk sırasında ortaya cıkmamaktadır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na eşlik eden fiziksel belirtiler
Kas ağrıları Yutma gucluğu Titreme Boğazda yumru hissi Carpıntı Sık idrara cıkma Terleme Diyare Ağız kuruluğu Bulantı Uyuşma
Yaygın Anksiyete bozukluğu’na eşlik eden fiziksel bozukluklar
İrritabl barsak sendromu Fibromiyalji Baş ağrısı Oynak hipertansiyon Gastrit Cene eklem hastalıkları
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nda kullanılan ilaclar
Venlafaxine Parosetine Klomipramine Duloksetin Fluoxsetine İmipramine Sertraline Amitriptiline Fluvoksamine Citalopram Buspiron Pregablin Ketiyapin
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]