Gunumuz Turkiye’sinin sınav maratonları aileleri, oğretmenleri, okul idarelerini sadece başarıya odaklı bir hale getirdi. Aileler cocuklarından oncelikle okulda başarılı olmalarını bekliyor. Oğretmenler sınıflarının okulun en başarılı sınıfı olmasını hedefliyor. Okullar en başarılı okullar sıralamasında en onlerde olabilmek icin yarışıyor. Bunu sağlayabilmek icin de dersler bittikten sonra okulda devam eden etudler, haftasonu ek dersler, dersaneler, ozel oğretmenler, daha cok sınav, daha cok odev devreye giriyor. Her yıl değişen mufredat ve yonetmelikler de işi daha karmaşık hale getiriyor. Yılda iki kez verilen karneler ise yarışta alınan yerin en somut gostergesi. Peki bu yarış niye? Alınan yanıt: “Cocukların geleceklerinin daha iyi olması icin!” Harcanan onca para ve emeğin tek oznesi olan cocuklar ne durumda? Gercekten mutlular mı? Yeni bir şeyler oğrenmenin keyfine varabiliyorlar mı? Kendi gelecekleri icin karar verebilme olgunluğuna erişebiliyorlar mı? Daha fazla başarı beklentisi cocuğun ozelliklerine, kişiliğine, isteklerine uyuyor mu? Oyle gorunuyor ki bu soruları ne aileler ne de eğitimciler kendilerine sormuyorlar, soramıyorlar cunku bu maratondan başarıyla cıkmak en oncelikli hedef. Bu sistemin cocuklarda yarattığı en onemli sonuc eğitimden soğumak oluyor. İlgi ve beceri alanlarına bakılmaksızın bilgilerin seckisiz olarak yuklenmesi cocukların sorma-bilme durtuleri koreltiyor. Sonuc: Oğrenme konusunda herhangi bir sorunu olsun olmasın “okuldan ve eğitimden nefret eden” , bu sisteme gore “başarısız” cocuklar. Bu sonuca ulaşmış ve kotu bir karne getirmiş olan cocuğun anne babasının ve oğretmenlerinin once kendilerine bazı sorular yoneltmeleri gerekiyor. Anne baba cocuğu kişiliği, kapasitesi, becerileri, ilgi alanlarıyla butun olarak yeterince tanıyor mu? Cocuğun başarısızlığına neden olacak bir zorluğu olup olmadığı araştırılmış mı? Aile yapısı ve ilişkileri ne durumda? Cocuğa merak etmeyi, soru sormayı, yeni bilgiler edinmeyi heveslendirecek bir ortam sunuluyor mu? İlgi alanı, becerileri ve istekleri doğrultusunda keyifli zaman gecirebileceği etkinlikler icin cocuğa fırsat tanınıyor mu? Anne baba, ders calış demek ve ders calıştırmak dışında cocukla birlikte zaman ne kadar zaman geciriyor?
Okulda başarısız olan ve eğitimden nefret ettiğini acıkca ifade eden bir cocuğun oğretmenlerinin de kendilerine sormaları gereken sorular var. Oğrenciyle sıcak, olumlu bir ilişki kurabildi mi? Oğrenciyi ne kadar tanıyor? Her oğrencinin kendine ozel olduğunu kabul ediyor ve farklılıkları goz onunde bulundurabiliyor mu? Ders işleme ve oğrenciyi değerlendirme sırasında farklı oğrenme turlerini kullanıyor mu?
Gorulduğu gibi eğitim cok etkenli bir sistemdir ve bir aksaklık varsa sistemin butun parcaları gozden gecirilmelidir. Bu sistem icinde cocuğun da eksiklikleri soz konusu olabilir. Bu durumda da cozum cocuğun orselenmesi değil, cocukla birlikte gelecek donemler icin alınabilecek onlemlerin, sonuclarıyla birlikte kararlaştırılması olmalıdır. “İkinci donem daha başarılı olabilmek icin neler yapman gerekiyor?” “Bunları yapabilmende bizim nasıl bir katkımız olabilir?” turunden sorularla cocuğun cozume katılması sağlanmalıdır. Bu konuşmanın havada kalmaması ve konuşulan cozumlerin uygulanması icin de kararlara uygun sonucların da eklenmesi gerekir. Kararlara uyulmaması durumunda uygulanacak olan sonucların baştan konuşulması sonradan verilen cezalardan daha etkilidir. Onemli olan cocuğun başarısızlıkta varsa kendi payının sorumluluğunu ustlenmesi bununla birlikte hataları birer oğrenme fırsatı olarak gorebilme ve cozum uretebilme becerisinin gelişmesidir.
Tum cocukların keyifli bir tatil gecirmesi dileğiyle.


[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]