

İO 600 dolaylarında Babil kralı Nabukadnezar’ın yaptırdığı bahcelerdir. Soylentiye gore kral bunu kralicelerinden birini sevindirmek icin yapmıştı. Bahceler, bir piramit oluşturacak bicimde taracalar halinde yukseliyordu ve her taracaya dunyanın dort bir yanından getirilmiş ağac ve cicekler dikilmişti. Bu bitkiler asıl yapıyı gozden saklıyor ve sadece havada”asılı”gibi duran bahceler gorunuyordu.
Bazılarına gore Asma Bahceler yerine buyuk Babil Surları dunyanın ikinci harikasıdır. Kral Nabukadnezar’ ın Asma Bahceler ile aynı zamanda yaptırdığı bu surların 100 mt.yuksekliğinde olduğu ileri surulmuştur. Eski Babil kentini koruyan bu surların yerinde bugun yalnız M.O. 600 yılında yapılan bu yapı kat kat taracalardan oluşuyordu. Bu taracalarda turlu hayvanlar, minik cağlayanlar, bin bir ağac ve bitki yer alıyordu. Bir tur yapay cennet olarak tasarlanmıştı. Kral Buhturnasr, cok bereketli bir ulkeden gelen eşi kralice Semiramis’in memleketi ozlemi cekmesini onlemek icin ona boyle bir armağan sunmuştur. Yuksek surlarla cevrilmiş bu bahcenin icindeki kanallarda kayıklar bile yuzebilmekteydi. ca bir yıkıntı vardır.
M.O. 450′li yıllarda tarihci Herodot “Babil, yeryuzunde bilinen butun diğer şehirlerin ihtişamını aşar.” demiştir. Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre yukseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu belirtmiştir. İc duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi. Duvarların icinde som altından yapılmış buyuk heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı. Şehrin icinde unlu Babil Kulesi vardı. Bu kule, Tanrı Marduk’a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak icin goğe doğru yukseliyordu.
Babil, M.O. 605′den itibaren 43 yıl hukum suren kral Nebuchadnezzar tarafından yapılmıştır. Daha zayıf bir rivayete gore ise M.O. 810 yılından itibaren 5 yıl hukum suren Asur kralicesi Semiramis tarafından yapılmıştır. Bahceler Nebuchadnezzar’ın sıla hasreti ceken karısı Amyitis’i neşelendirmek icin yapılmıştı.Amytis, Medes kralının kızıydı ve iki ulkenin muttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ulke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dumduz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek icin onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı buyuk teraslar yaptırdı.
Yunanlı coğrafyacı Strabo’nun M.O. birinci yuzyıldaki tanımlamasına gore, bahceler birbiri uzerinde yukselen kubik direklerden oluşuyordu. Bunların icleri cukurdu ve buyuk bitkilerin ve ağacların yetişebilmesi icin toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sutunlar ve taracalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yuksekteki bahceleri sulamak icin Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara cıkarılıyordu. Zincir pompa, biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki buyuk volana gerili, uzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova yukarıya cıkıyor icindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre donuyordu. Bu şekilde ust seviyelere taşınan su, bahceleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.
Yunanlı tarihci Diodorus’a gore bahceler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yuksekliğindeydi. İstilalar yuzunden sonmeye başlayan şehir, ozellikle Pers Kralı Keyhusrev’in Babil’i fethetmesinden sonra sonmeye başlamış, M.S. 5 ve 6. yuzyıllarda kumlara gomulmuş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin, icindeki tapınakların ve asma bahcelerin kalıntıları ancak 20. yuzyılda yapılan kazılarla meydana cıkarılabilmiştir.
…İkinci Kaynak…
Teraslar, egzotik bitkiler ve hayvanlar, şelÂleler, balkonlardan sarkan sarmaşıklar ile Babil’in asma bahceleri epey sefahat duşkunu bir yer gibi duruyor değil mi? Hatta biraz gercek ustu. Cok normal, cunku Bağdat’ın 50 km guneyinde olması gereken bu yerin Yunan şairlerin yarattığı hayali bir mekan olması kuvvetle muhtemel.
Mezopotamya’nın liderlerinden 2. Nebuchadnezzar’ın milattan once 600’lerde inşaa ettirdiği soyleniyor. Bunu soyleyenler de Yunanlılar. Mezopotamya buluntularında bu bahcenin tanımına uyan kalıntılara (teraslar olmaya musait 25 metrelik duvarlar orneğin) rastlansa da boyle bir bahceden soz eden tek bir satır bile yok. Bahce hakkında en iddialı konuşan tarihciler bile asla var olmamasının da buyuk bir ihtimal olduğunu kabul ediyor. Soylenen o ki Buyuk İskender’in askerleri, Babil’i pek bir ballandıra ballandıra anlatmışlar, sonunda da boyle bir efsane doğmuş. Soylencelerin, bahceleri ceviren duvarların 80 kilometre uzunlukta, 100 metre yukseklikte ve 30 metre genişlikte olduğuna kadar gitmesi epey bir surmuştur sanırız.
Babil’in corak Mezopotamya colunun ortasında, ağaclar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu cok katlı bir bahcedir. Coğrafyacı Strabo’nun 1. yuzyıldaki tanımına gore: “Bahceler birbiri uzerinde yukselen kubik direklerden oluşuyordu. Bunların icleri cukurdu ve buyuk bitkilerin ve ağacların yetişebilmesi icin toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sutunlar ve taracalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yuksekteki bahceleri sulamak icin [[Fırat Nehri]]’nden zincir pompalarla su yukarılara cıkarılıyordu. Bu şekilde ust seviyelere taşınan su, bahceleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu” Milattan once 7. yuzyılda Babilonya kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Soylentiye gore Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti ceken karısı Semiramis icin yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Soylentiye gore Mezopotamyanın duz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek icin yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahce yaptırmıştır. Bu yuzden bazen Semiramis’in asma bahceleri olarak da anılır.)
Babil’in asma bahcelerinin gunumuze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bolgede araştırma yapan arkeologlar, Babil’deki sarayın kuzeydoğusunda gorunuşu garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil’in Asma Bahcelerine ait olduğu duşunulmektedir. Babil’in Asma Bahceleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Gunumuzde bu tanımlara gore cizilen resimler bulunmaktadır. Kucukken sandığımız gibi bu efsanevi bahceler bir yerlere asılı fidan değildir, sadece sutunlarla desteklenen taracalar uzerinde kurulmuştur.
kaynak:bilgicik.com