15. yuzyıl ile 16. yuzyıl başlarında, bugunku Meksika’nın orta ve guney kesimlerinde buyuk bir imparatorluk kurmuş halk. Nabuva dili konuşan Azteklerin adı, atalarının bir olasılıkla Kuzey Meksika’da bulunan anayurdu icin kullanılan Aztan’dan (Beyaz Ulke) gelir. Oteki adlarından “Tenocka”, ataları Tenoch’tan kaynaklanır. Gene Aztekler icin kullanılan “Meksika” adı, Texcoco Golunun mistik adı Metzliapan (Ay Golu) ile ilişkilendirilir.
En buyuk kentleri Tenochtitlan’ın adı “Tenoch”tan turetilmiş, “Meksika” ise once kentin ve cevresindeki vadinin, sonradan da tum ulkenin adı olmuştur. Azteklerin kendilerinden soz ederken kullandığı “KulhuaMeksika” adı ise, Meksika Vadisinin en gelişmiş merkezi olan Colhuacan ile ozdeşleşmek cabasını yansıtır. Azteklerin kokeni kesin olarak bilinmemektedir. Ama bazı gelenekleri, 12. yuzyılda Orta Amerika’ya gelene değin, daha kuzeydeki Meksika Platosunda avcılık ve toplayıcılıkla gecinen bir kabile oldukları izlenimini verir. Gene de, Aztlan, yalnızca destanlarda doğmuş bir yer olabilir.
Azteklerin guneye gocunun, Toltek uygarlığının cokuşunu izleyen ve belki de bu cokuşu hızlandıran genel bir goc hareketinin parcası olduğu sanılır. Texcoco Golundeki adalara yerleşen Aztekler, tarihleri boyunca başlıca merkezleri olan Tenochtitlan’ı IS 1325’te kurdular. Buyuk bir devlet ve sonunda bir imparatorluk kurabilmelerinin temelinde, kullanılabilir tum toprakların entansif bicimde ekildiği, gelişkin bir sulama ve bataklık kurutma sistemine dayalı olağanustu tarım duzenleri yatar. Bu yontemlerle sağlanan yuksek verimlilik, zengin ve kalabalık bir ulkenin doğmasını sağlamıştır.
Tenochtitlan, Itzcoatl doneminde (1428-40) komşu Texcoco ve Tlacopan devletleri ile ittifak kurarak Orta Meksika’da egemen guc durumuna geldi. Daha sonra hem ticari ilişkiler, hem de fetihler yoluyla, 400-500 kucuk devletten oluşan, 5-6 milyonluk nufusuyla 1519’da 207.200 km2’lik alana yayılan bir imparatorluğun merkezi oldu. Kent, en gelişkin doneminde, 13 km2’yi aşkın bir alanda 140 binden cok insan barındırıyordu; dolayısıyla Orta Amerika uygarlıklarının tarihinde en yoğun nufuslu yerleşim yeriydi. Aztek devleti, askerlerin egemenliğindeki bir despotluktu. Kastlara ve sınıflara bolunmuş ama diaaa akışkanlığını da koruyan Aztek toplumunda yukselmenin en guvenli yolu savaşta kahramanlık gostermekti. Devlet işlerini rahipler ve burokratlar yuruturdu. Toplumun alt katmanlarında, serfler, sozleşmeli hizmetkarlar ve koleler yer alırdı.
Aztek dini, bircok Orta Amerika kulturunden değişik unsurları ozumsemiş, ceşitli inanc sistemlerinden karşıt oğeleri bir araya getirmişti. Onceki halkların bircok kozmolojik inancını paylaşan bu din, ozellikle evrenin bir dizi yaradılışın sonuncusu olduğu ve 13 gok katı ile 9 yeraltı dunyası arasında bulunduğu yolundaki Maya inancını benimsemişti. Azteklerin başlıca tanrıları, Savaş ve Guneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tannsı Tlaloc ve yarı tanrı-yarı kahraman Tuylu Yılan Quetzalcoatl idi. Insan kurban etme toreninde, kurbanın yureği Guneş Tanrısı’na sunulurdu. Kan akıtma toreni de yaygındı.
Dinle yakından ilişkili Aztek Takvimi, rahiplerin uğraşı olan kapsamlı bir ayinler ve torenler dongusunun temeliydi. Orta Amerika’nın buyuk bolumunde kullanılan bu takvim, 365 gunluk (20’şer gunluk 18 ay, artı 5 uğursuz gun) bir guneş takvimi ile 260 gunluk (20’şer gunluk 13 devre) bir dinsel yıldan oluşuyordu. Birbirine koşut giden bu iki yıl dongusu, 52 yıllık daha buyuk bir dongunun parcasıydı. Yoreye 1519’da gelen Ispanyol kaşifler bu uygarlığın gelişmesine son verdiğinde Aztek Imparatorluğu’nun genişlemesi ve toplumsal evrimi henuz durmuş değildi. Son Imparator Il. Monaaauma (hd 1502-20), Hernan Cortas tarafından tutsak, alındı ve hapiste oldu. Imparatorluk, ustun silahlarla donanmış Avrupalılarca hızla fethedildi.
Azteklerin Batı dunyasında Codic olarak bilinen ve geyik derisi ya da sabırotu liflerinden yapılmış kağıtlara yazılmış kutsal metinleri ve elişleri, tapınaklarda korunurdu. Yazıcılar, ideogram, resimyazı ve fonetik imgelerin karışımı bir teknik kullanırlardı. Dinsel toren takvimi, kehanetler, torenler ve tanrılar ile evrene ilişkin yorumlar da yazıcıların ilgi alanına girerdi. Ulkenin fethedilmesinden sonra bu metinlerin coğunun yok edilmesine karşın, Codex Borbonicus, Codex Borgtav, Codex Fejervary-Mayer ve Codex Cospuno gibi bazı ornekler gunumuze ulaşabilmiştir. Bu el yazması metinlerin anlaşılması cok guctur ve pek azı gercekten Azteklere aittir.
Arkeolojik kalıntılar arasında tanrı heykelleri, dinsel icerikli taş alcak kabartmalar, duvar resimleri, kilden yapılmış insan heykelleri ve vazolar ile taş ve ahşap maskeler bulunur. Aztek sanatı temelde simgesel olduğu icin bu kalıntılar yardımıyla onemli bilgiler elde edilebilir.