Bu cozumlerden biri, İngilizcede “overemployment” denen, bizim ise "aşırı iş alma" ya da "coklu iş alma" olarak cevirebileceğimiz kavram. Aynı anda birden fazla işte calışarak gelirinizi artırmaya odaklı bir model bu. Aynı anda birden fazla işte calışmak yeni bir yontem değil, bugun gelişmiş ulkelerde de gecimini sağlamak icin pek cok kişi ozellikle vardiyalı işlerde birden fazla kurum bunyesinde calışıyor ve gelirini artırmaya uğraşıyor.
Overemployment yani "coklu iş alma" bu geleneksel modelden ayrılıyor, cunku daha fazla calışmaya değil, işlere harcanan zaman ve cabayı azaltırken elde edilen kazancı artırma duşuncesine dayanıyor:

Coklu iş yuklenen profesyoneller, tipik tam zamanlı calışanın elinde bulunandan daha fazla işe sahip oluyor. İhtiyac duyulandan daha cok işe sahip olmak da aşırı iş yuklenmek olarak değerlendirilebiliyor.
Bu model, doğası gereği teknoloji sektoru gibi uzaktan calışmaya elverişli alanlara daha uygun. Geleneksel mesai kalıplarının dışında kalındığı surece, calışmaya ayrılan sure icinde iki işi birden yurutmenin mumkun ve hatta kÂrlı gorulduğune tanık oluyoruz.
Kazancı yukseltmek icin illaki aşırı mesai yapmaya gerek yok:

Kurumların calışanlarından belirli bir sure boyunca calışmalarını değil, belirli bir işi tamamlamalarını bekledikleri gunumuzde, iyi bir zaman planlamasıyla her iki işte de yuksek performans gostermek, boylece illaki aşırı mesai yapmadan elde edilen kazancı yukseltmek mumkun.
Teknoloji sektorunde uzaktan calışan profesyonellerde bu modele ozel bir yatkınlık gozleniyor, cunku teknoloji sektoru calışanlar, işlerini herhangi bir yerden yapabiliyor ve calışanların coğu zaman işyerlerinde fiziksel olarak bulunmaları beklenmiyor. Sektor, buna karşın iyi gelir getiriyor, bu da coklu iş yuklenmek isteyen profesyonellerin aynı anda iki işte birden calışabilmelerini mumkun kılıyor.
Coklu iş yuklenmeyi bugun kazandığı anlamla yaşama geciren ilk kişi, Isaac P. Isaac, pandemi surecinde işini yitiren, sonrasında hem ekonomik gucunu artırmak, hem de daha verimli calışmak icin bir kurumda calışırken başka bir kurumda da calışmaya başlayan biri:

Bununla ilgili, overemployed.com adında bir internet sitesi de kurmuş. Coklu iş yuklenme, kulağa hırpalayıcı gelebilir. Ancak burada anahtarın calışılan saat miktarı değil, yapılan işin yoğunluğu olduğunu gozden kacırmamak gerekiyor. Eğer coklu iş yuklenmeniz, işe ayırdığınız zamanın yaşamınızı engellemesi anlamına geliyorsa, bu model size uygun olmayabilir. Ancak hem sektorunuz hem calışma modeliniz aynı anda iki işte calışmaya elverişliyse ve kıvrak bir zaman planlamasıyla her iki işin gerekliliklerini kendinizden odun vermeden yerine getirebilecekseniz, aşırı iş yuklenmek size hem finansal getiri, hem de ozel bir doyum sağlayabilir.
Isaac P. ’nin başını cektiği bu aşırı iş yuklenme akımının, gecim sağlamak adına fazla calışmaktan farkı temelde bu: “Overemployment” yolunu; fiziksel varlık gostermeye dayanmayan bir sektorde, gecimini sağlamak değil, finansal gucunu artırmak isteyen profesyoneller benimsiyor
Coklu iş yuklenmenin, gercekten aşırı calışmak ve tukenmek anlamına gelmemesi icin yalnızca iş modelinin ve sektorun buna uygun olması yetmiyor, calışanın da bu dengeyi sağlamak icin ozen gostermesi gerekiyor. İş yukunun altında boğulmamak, bu sırada calışılan kurumları yuzustu bırakmamak icin ciddi bir iş disiplini gerekiyor.
Aşırı iş yuklenme yolunu sececekseniz, orta ve uzun erimli planlamalarınızı yaşam amacınıza, yaptığınız işin sizden beklediklerine, oluşturmanız gereken calışan kimliği stratejisine gore yapmalı ve buna gore bir kişisel ağ oluşturmalısınız:

Bu planlamalar ve stratejik duyarlılık, bundan sonra surdureceğiniz profesyonel yaşamın en temel gereksinimine, yani performans yonetiminize yakından etki edecek. Sectiğiniz calışma modelinin gereklilikleri uyarınca performansınızı bizzat buyuk dikkatle yonetmeniz gerekecek, cunku iş verimliliğinizi koruyabilmeniz, ustelik iş yaşam dengenizi surdurebilmeniz buna bağlı.
Peki, coklu iş yuklenme, şirketler icin ne anlama geliyor? Gunumuzde şirketler, calışanlarıyla bağlarını temelde sozleşmelerle ve belirli bir hukuki cerceveye dayalı olarak surdurmuyor. Bunlar elbette iş yaşamının temel gercekleri, ancak bugun şirketlerin yukselebilmesi icin calışanlarını ortak bir amacta ve değerde buluşturabilmesi, calışanlarının emeğinin uzerinde yukselirken onlara da yeni şeyler katabilmesi bekleniyor.
Coklu iş yuklenirken, kişisel iş disiplini, performans yonetimi, sektorun ve calışma modelinin uygunluğu dışında, calışılan şirketlerle kurulan bağın da onemi burada ortaya cıkıyor: “Overemployment” yolunu secen profesyoneller, calıştıkları kurumlardan turlu kazanclar elde ederken, kurumların kimliğiyle uyum icinde bulunmayı ve kurumlara değer katmayı goz ardı edemez.
Coklu ya da aşırı iş alma, pandemi sureci başta olmak uzere gecirdiğimiz kuresel donuşume verilen yanıtlardan biri. Dinamikleri gereği sağlayacağı verim, calışanın kişisel cabasına yaşamsal oranda bağlı. Herkese uygun olmayabilir, ancak verimli uygulanırsa turlu alanlarda getiri sağlayacağı da apacık. Surdurulebilir olması ve hem calışana, hem kurumlara yarar sağlaması icin iki anahtar var: Biri performans yonetimi, diğeriyse iş-yaşam dengesinin korunabilmesi. Buna dayalı bir “overemployment” modelinin yaygınlaştığını gormek bizler icin şaşırtıcı olmayacak.