4. yuzyıl sonlanna doğru Kuzey Cin'de (Şan-si'nin kuzeyi) kudretli bir siyasî
teşekkul meydana getiren, Cinlilerin To-ba (veya T'o-pa) dedikleri topluluğu
Turkler "Tabgac" diye anmışlardır. Orhun kitabelerinde sık sık gecen ve
Gok-Turkler aracılığı ile Bizans kaynaklarına da "Taugast" şeklinde intikal eden
"Tabgac" kelimesi "Cin" manasına da alınmıştır. Cunku Gok-Turklerin ilk
zamanlannda Turklerce "buyuk" tanınan bu sulale Doğu'nun kudretli hanedanı
olarak Cin'de hukum surmekte idi. Aslında Turkce ulu, muhterem, saygıdeğer"
manalannı ifade eden Tabgac tabiri bilindiği gibi, sonra bazı Kara-Hanlı
hukumdarları tarafından unvan olarak (Taf-gac, Tamgac) kullanılmıştır. Kaşgarlı
Mahmud'un, Turklerden bir boluk olduğunu kaydettiği Tabgaclar, Cin yıllıklarına
gore Asya Hunları'ndan bir kısımdır ve sulalenin resmî tarihinde (Wei-shu)
Motun, eski To-pa (Tab-gac) hukumdarı olarak gosterilmiştir. Tabgacların orf,
adet ve geleneklerinden coğu, Kurt efsanesi; magara, dag, orman kultleri vb. ve
Goc efsanesi (bk. aş. Kultur: Destanlar) Turklerle ilgili bulunduğu gibi,
dillerinin de Turkce olduğunu ortaya koyan deliller vardır: Bitegcin (bitikci,
katip;dış-işleri bakanı?), kapukcın (kapıcı; hacib?), atlacın (atlı, suvari
birliği), tabagcın (yaya, piyade birliği), korakcın (koruyucu, muhafız
kıtaları), yamcın (posta surucusu), hiencin (posta menzilleri idarecisi;
hancı?), aşcın (aşcı;mutbahcı başı?), toru (kanun, tore), il (devlet) vb." .
Tabgac hukumdannın ağzından şoyle bir Turkce ibare nakledilmiştir: "Atıg
belgiıtef;" (yani "bir (başbuğa verilen) isim, (onun yaptığı) işi
belirtmeli=belgelemeli)" Wei-shu, Nan ch'i-shu, Liu-Sung-shu gibi Cin
kaynaklarına gecen bu kelime ve tabirler, aynı zamanda Tabgacların devlet
idaresi ve askerî kuruluşları hakkında da bilgi verir durumdadır. Bununla
beraber, bu Turk devletinde oldukca buyuk olcude Moğolların da yer aldığı
anlaşılıyor. Araştırmalarda kendileri bile bir ara Sienpiler arasında gorunen
Tabgaclara bağlı kabilelerden kimlikleri tesbit edilebilenlerin yarısından
fazlasınm Moğol menşeli olduğu neticesine varılmıştır. Ancak Moğollar, diğer
Tunguzlar ve Cinli halk ile birlikte, şuphesiz teb'a durumunda idiler.



Once kuzey Şan-si'de Tai başkent olmak uzere kucuk "Tai veya I. T'o-pa"
devletini (315-376) kuran Tabgaclar, daha ilk başbuğları olarak bilinen
Şa-mo-han(olm. 277)'dan itibaren diğer kucuk Hun devletleri ve Si-en-pi
kutleleri ile mucadeleye giriştiler ve nihayet Ch'in devleti başındaki, Tibet
menşeli Fu-Chien iktidarının cokmesi (384) uzerine etraftaki mahallî
hukumetcikleri (16 kadar) idareleri altına alarak buyuk devlet haline geldiler.
Tabgac devleti (386-556), Cinlilerin Wei (Pei-Wei = Kuzey Wei) adı-nı verdikleri
hukumdar ailesinden K'uei zamanında (386-409) verimli toprakların Doğu Cin'deki
dağınık Siyen-pi gruplarından zaptedilmesi ile gelişti. Kucuk Ts'in (394'de) ve
Liang (403'de) devletleri tabiiyete alındı. Baş-kenti P'ing-c'eng (Tai) şehri
idi. Az sonra devletin nufuzu, bir yandan Pekin yakınlarına, bir yandan Huang-ho
nehri dirseğine kadar uzanmıştı. Kuzey istikametinde, Siyen-pilerin varisi
olarak 4. asır sonlanndan itibaren kudretli bir siyasî teşekkul durumuna giren
Moğol menşeli Juan-juanlar yuzunden ciddî bir genişleme olamıyordu. İki devlet
arasında bazan cok şiddetli cereyan eden mucadele 150 yıl kadar surmuştur.
Hukumdar Sseu (409-423)'dan sonra Cin'in başkentleri Lo-yang, (Ho-nan'da) ve
C'ang-an(bugun Si-ngan-fu, Şan-si'de)'ı ele gecirerek hakimiyetini Sarı-nehir
bolgelerine yayan ve butun Kuzey Cin'i tek idarede birleştiren buyuk imparator
T'ai-wu devrinde (424-452) Tabgac devletı en parlak cağını yaşadı. Once 2. Ts'in
devletini kendine tabi kılan, 427'de Hun Hsia devletinin başkentini alarak,
butun topraklannı ele geciren (431) ve 425'ten itibaren Juan-juan'ları mağlup
ederek bugunku îc Moğolistan'ı istila eden (436) ve 435-439'da hakimiyetini
batı'ya doğru genişleterek, îc Asya'daki Wu-sun, Yue-pan ulkelerini ve Kuca,
Kaş-gar, Karaşar, Turfan bacta olmak uzere 30 kadar şehir-devletciklerini
idaresine bağlayan Tai-wu, 439'da Kansu (Gu-tsang=Kan- cou)'daki Hun devletini
(Kuzey-Liang) ortadan kaldırdı. Boylece unlu İpekyolu guzergahı tekrar Turk
hakimiyetine girmiş oldu. 450'de guneyde Yang-tse nehrine de ulaşan Tai-wu, Cin
askerinin "taydan ve duveden farksız" olduğunu soyluyor ve kendisi "Boru"
lakabını taşıyordu.

împaratorluk merkezini Turk hayat şartlarına oldukca uygun
gelen bozkır bolgesinde (Kuzey Şan-si) tutan Tai-wu, o sıralarda Cin'de
yayılmakta olan Budizm'in Turkler arasına nufuzunu onlemeğe calışıyor, idaresi
altındaki Cin topraklarında bile Budistlerin faaliyetlerini kontrol ediyordu.
Tapınaklarda ayinler dışında din propagandasını yasaklayan bir emirname cıkarmış
(438) ve 446'da emre riayet etmiyenlerin şiddetle takibini emretmişti.
T'ai-wu'nun Turk bunyesi ve seciyesini Budizm'in bozucu tesirinden korumak
maksadını guden bu tutumunun mana ve değeri cok sonra anlaşılmıştır. Tedbirlerin
ehemmiyetini farkedemeyen halefleri zamanında, yasak emri gevşetilen Budizm'in
hatta himayesi cihetine gidildi. împarator Wen-c'eng (Siun veya Sun, 452-465) ve
Hong I (Hien-wen, 465-471) zamanlarında İc Asya'da tabiliğe alınan şehir-devlet
sayısının 50'ye cıkarılması (456), Juan-juanların ağır mağlubiyete uğratılması
(458-459)219, Guney Cin devletinden (Liu Sung) bazı bolgelerin alınması (466-469
arasında) gibi buyuk askerî başarılara rağmen, gittikce gelişen Budizm'in
yayılışı, sonra busbutun hızlanarak Tabgac topluluğunun Cinlileşmesine zemin
hazırladı. 480'den itibaren Kuca ve etrafını Ju-an-juanlara kaptıran ve 494'de
başkenti, Devlet Meclisi'nin muhalefetine rağmen, bozkır bolgesinden guneydeki
eski Cin merkezi Lo-Yang'a nakleden împarator Hong II (Hio-wen, 471-499), Turk
toresine karşı ağırlık kazanan bu soysuzla§mayı (479'da yalnız başkentte 100
tapınak ve 2000'den fazla rahip bulunuyordu) 495 yılında, Turk orfunu,
geleneklerini, giyimini, Tabgac dilini ve hatta yazışmalarda Turkce tabirlerin
kullanılmasını yasaklamakla tamamladı.Buna karşı ceyrek asır kadar devam eden
tepkiler bastırıldı.

Suan-wu(499-515)'dan sonra idareyi devralan İmparatorice Hu
(515-528) Budizm'e o kadar duşkun idi ki, yabancı memleketlerdeki "dindaşları"
ile de alakalanıyordu. 520'ye doğru Hindistan'da Ak Hun-Eftalit hukumdarı
Mihiragula'yı ziyaret ettiğini gorduğumuz Cinli Budist rahip bu kralicenin
arzusu ile seyahat ediyordu. Tabiatiyle "Turk atalannın askeri vasfını kaybeden
Tabgac devleti yeni bolgenin ve yerli Cin halkının yol actığı iktisadî ve sosyal
sebeplerden de gittikce gucunu kaybetmekte idi. Butun Kuzey Cin'e hukmetmiş olan
bu devlet 534'e doğru Doğu (Ho-nan'da) Wei'leri ve Kuzey veya Batı (C'ang-an'da)
Wei'leri olarak ikiye aynldı ve kısa zaman sonra butun arazileri Cinli
hanedanlara intikal etti (Doğu NVei'leri yerine Ts'i (Ch'i) sulalesi: 550-577,
Batı Wei'leri yerine Chou sulalesi: 557-581).​