harflerin dili proto turkler rusca harfler ve turkce karşılıkları cin harfleri ve anlamları cin harfleri turkceleri
Beyaz Avrupalılar butun ustunluk iddialarına rağmen, kendi dillerine şanlarına (!) uygun bir gecmiş, bir koken bulamamışlardır. Araştırmalar Batılı bilim adamlarını hep ASYA’ya yoneltmiştir.

İddiaya gore, bir grup Beyaz Avvrupalı topraklarından yuruyerek cıkmış, ASYA’ya yayılmış, BAYKAL GOLU’nun guneybatısındaki TAMGALI VADİSİ’ne ve ARİOS Nehri kenarlarına yerleşmiş, bir buyuk medeniyet kurmuş, sonra bu medeniyeti HİNDİSTAN’a, İRAN’a, CİN’e ve ANADOLU’ya yaymıştır!.. Avrupalılar bu nehir cevresinde yaşadıkları icin ÂRÎ-ARYAN adını almışlardır! (Igor N. Khlopin, Les Dossiers d’Archeologie, No. 185, 1993) Bunu ciddi ciddi one surduklerini BEYAZ AVRUPALI’NIN USTUNLUK PALAVRALARI sayfamızda da belirtmiştik.

Halbuki BERTHOLD boyle bir yayılmanın ancak AT ile mumkun olabileceğini soyler ki, doğrudur. (Andre Berthold, 1. Turk Tarih Kongresi, sf.33) AT’ın anayurdu ASYA olduğuna gore, AT’I ilk ehlileştirenler ASYA İNSANI olduğuna gore, goc ederek medeniyet goturenler ancak ASYALI insanlar olabilir.

Ama biz gerceği bir kenara bırakıp Batılıların iddialarını inceliyelim. Batılı bilim adamları once bolgedeki varlıklarını kanıtlayabilmek icin Hindistan’ın kadim dili SANSKRİTCE’ye sarılmışlardır… Ama Hintliler’in tarihi en cok M.O. 2500’lere uzanır.

Sonra AVRASYA’daki eski KURGAN halkına el atmışlardır.

KURGAN kelimesi, hep Rusca sanılmıştır. Rusca sanılan, halbuki aslında OZ-TURKCE olan o kadar cok kelime vardır ki!.. Mesel KAPGAN… Orta Asya Turkleri’nin dahi Rusca zannettiği bu kelime “hayvan tuzağı” anlamına gelir. Tam karşılığı ise KAPMAK fiilenden turemiş KAPAN’dır!. Yine aynı şekilde “sucuk” Rusca’da KOL-BASA diye gecer. KOL, Orta Asya’da “el” anlamında kullanılır. Yani, “elle basa basa koyun veya sığır bağırsağına doldurulan et” anlamına gelir. Zaten ulkemizde kullanılan PASTIRMA kelimesinin aslı da BASTIRMA’dır. Eskiden TURKLER savaşa giderken yanlarına aldıkları etleri eğerle at arasına koyar, eğere oturunca eti bastırarak sıkıştırıp icindeki kanın akmasını sağlar ve boylece kuruturlardı.

KURGAN kelimesine donersek, aslı OK-URUGUN’dur. “OK URUĞU’nun mezarı” demektir. Kelime sıkışarak KURGUN olmuş, sonra telaffuzu da değişerek KURGAN halini almıştır.

KURGAN’ın HERODOT tarafından kullanılışı HYRCAN (okunuşu IRCAN) şeklindedir…. Bu kelime HYRCANIE şekline sokularak bir ulke adı haline getirilmiş ve o ulkede goturulup HAZAR DENİZİ’nin guneydoğusuna, İRAN topraklarına yerleştirilmiştir. (Igor H. Khlopin, Doss. Archeo. No. 185, 1993) Bir başka değerlendirme de, Avrupalılar’a ARYAN denmesinin sebebi, İRAN’dır. Cunku HİNT-AVRUPA dillerinin eski İRAN dili ZENT’le bağlantısı vardır…

Halbuki o bolgenin esas adı GURGAN’dır, tam 36 KURGAN bulunmuştur ve ta BİR OY BİL FEDERASYONU zamanından beri TURK toprağıdır. O tarihlerde ON OYUL (Kozmik Federasyon) adlı bir TURK devletine aitti.

Sozun kısası, Batılılar’ın koku kokeni İRAN’da bulunsa bile, ZENT dili HİNT-AVRUPA dillerinin koku olsa bile, İran (PERS) tarihi en cok M.O. 2000’lere iner.

CİN deseniz, CİN MEDENİYETİ’nin tarihi M.O. 2500’e bile ulaşmaz. Her ne kadar C. Hopkins’e gore CİN’de yazının başlangıcı olarak M.O. 3000 tarihini verirse de, T. de Lacouperie M.O. 2300 olduğunu soyler. Son araştırmalar bu tarihi daha da one cekmiş, CİN ŞEKİL-YAZI’sının başlangıcı M.O.1700’ler olarak tesbit edilmiştir. Kaldı ki, CİN ALFABESİ’nde tam 41 PROTO-TURK TAMGASI bulunur! TURKLER’in CİN’deki varlığı ise, M.O. 2600’lere dayanır.

Bu tarz calışmalar Batılı bilim adamlarının istedikleri sonucu vermeyince, ANADOLU’ya yonelmiş, burada ziraatle uğraşan halkın dilinden hareket edip GREK-LÂTİN bağlantısıyla AVRUPA’ya varmaya calışmışlar, ama bu da tatmin edici olmamıştır. Cunku bu calışmaların hic birinde PROTO-TURKCE’yi gozonunde tutmamışlar, akıllarına bile getirmemişlerdir.

Halbuki ne dillerin kokeni, ne duvar-mağara yazıtları, ne de eski medeniyetler PROTO-TURKLER ve proto-turkce ile bağlantısı kurulmadan anlaşılamaz. Dunya Medeniyet tarihi; TURKLER ve onların AT sevgisi kabul edilmeden, onların gocleri incelenmeden yazılamaz!

Ne yazık ki Batılı bilim adamları, buyuk bir inatla eski yazıtları incelerken hep LATİNCE, GREKCE, SANSKRİTCE ve CİNCE’ye onem verirler. Başka bir dile, hele TURKCE’ye hic eğilmezler.

PROTO-TURKCE’de A bir harf değil TAMGA’dır. AT = (TANRI’ya erişmek icin) atılan – fırlatılan, ve AD = bilinen, tanınmış anlamlarına gelir. B harfi UB = en yuce, kozmik değerler demektir. E = UC diye okunur, lider demektir.

Bir ORTA ASYA dili olan PROTO-TURKCE’de her TAMGA bir HECE’dir, ve bir KAVRAM ifade eder, aynı zamanda bir HARF’tir. Aslında butun kadim dillerde boyle olduğu duşunmek yanlış olmaz. Eski MISIR dilinde bunu goruyoruz. Bu HECE–KAVRAM. mantığı varlığını CİNCE, JAPONCA, KORECE gibi dillerle gunumuze kadar surdurmuştur Ancak TURKLER’de ve topluluklarda, ozellikle CİVİ YAZISI’ndan sonra (M.O.3300) harflerin bu ozelliği kaybolmuştur.



Yukardaki yazı bir aynanın arkasındaki ETRUSK RESMİ'nin uzerinde bulunmaktadır. ALFABE olarak bakarsak ortaya :


LAZAFECU MENDZ
kelimeleri cıkar. Bu garip kelimelerin ne GREKCE, ne de ETRUSK ulkesinde daha sonra hakim olan ROMALILAR’ın kullandıkları LÂTİNCE bir anlamı yoktur!.

Ancaaak....... Yazının ETRUSKCE’nin atası PROTO-TURKCE’de bir karşılığı vardır!.. Yazı




ULUTUZ AT AB UCUY, ALTUCUN ODUZ
TAMGA-HARF-KAVRAMLAR’ından oluşmuştur…. İki tamlama meydana getirir… Ve ŞEHİTLER MELEĞİ ile KRALIĞIN ZAFER TANRICASI demektir!.. Bu iki ifade RESİM’deki iki figurle tamı tamına bağdaşmakta, tabir caizse “cuk” oturmaktadır!

Resmin uzerindeki TAMGALAR ve KELİME karşılıkları SAĞDAN SOLA yazılan PROTO-TURKCE’ye uygun, orijinal haliyle gorulmektedir...Batılılar'ın bir hatası da buldukları hemen her yazıyı SOLDAN SAĞA okuma cabalarıdır!. Tabii bu gibi durumlarda hic bir sonuc elde edememektedirler.

Bu resim, uzerindeki yazı ve cozumlemesi, sadece ETRUSKCE ve TURKCE ilişkisini gostermekle kalmaz!.. Bizim sadece ORHUN KİTABELERİ’nden bildiğimiz TURK ALFABESİ’nin cok daha eski olduğunu da ispatlar!… Ayrıca TURKLER’in ve PROTO-TURKCE’nin ta ORTA ASYA’dan AVRUPA’nın iclerine kadar yayıldığının da delilidir