Artık bitti denilen noktada, hayatının son baharında hayata elveda derken, yeniden bahara, ikinci bahara merhaba demek ne guzel şeydir.... Baharda cicekler acar, kuşların cıvıltısı, ağacların hışırtısı, suların şırıltısından oluşan mutluluk orkestrası konser verir... Hele bu bahar, artık bitti, artık son denilen hazan mevsimini takiben gelirse orkestra bir başka calar ve soyler.
Hayata elveda derken, yeni bir yaşama, ikinci bahara merhaba organ nakli ile gercekleşmektedir. Bu bobrek olur, karaciğer olur veya kalp olur farketmez, ikinci bahara vesile olur.
Kalp yetersizliği nedeniyle yatağa mahkum olmuş, sayılı gunleri olan kimselerin ikinci baharı kalp nakli ile olmaktadır. Bu hastaların icinde bulundukları ruh halini anlamak cok guctur. Bu durumu ozetleyen gece kuşağı filminden bir sahne aktarmak istiyorum; akşam pazar alış verişini yaparak işinden evine donen bir kadın otoparkta eşyalarını aracının bagajından indirirken, ilerde başka bir aracın bagajına parcalanmış bir cesedi yerleştirmeye calışan biri ile goz goze gelir;
-Bu şahıs bayana; ‘cok mu korktunuz guzel bayan’ diye seslenir.
-Kadın “cok korkmadım” diye yanıt verince,
-Adam irkilir ve ‘sen nasıl bir ruh hastasısın ki korkmuyorsun’ diye soylenir,
-Kadın ‘ben bir kalp nakli olmuş kişiyim’ diye yanıt verir.
-Adam kadına yaklaşır ve ‘ne olmuş nakil olmuşsan diye’ karşılık verince,
-Kadının yanıtı, ‘ben nakil oluncaya kadar alnına silah dayanmışcasına her an olumu bekleyen ve olumden korkmamayı oğrenecek kadar cesur birisi oldum, nakil olduktan sonra ise yaşadığım her saniye icin şukredecek kadar erdemli birisi oldum..
-Yani !...
-Yani., yaptığın vahşet beni korkutmaya yetmedi ancak uzmeye yetti... yanıtını verdi.
-Kadın ‘bu yaptığının hesabını mutlaka vereceksin’ diyerek uzaklaştı.
Transplantasyon oncesi alınlarına silah dayanmışcasına yaşayan kimselerin, kalp nakli sonrası ikinci bahar coşkusu, kelimeler ile ifade edilemez, yetersiz kalır..
Kalp transplantasyon adaylarını tıbbi olarak değerlendirecek olursak; genel olarak butun tıbbi ve cerrahi tedaviler yapılmasına rağmen, cok sık hastaneye yatırılan ve bir yıllık yaşam beklentisi %50’nin altında olan kimselerdir. Bu adaylarının onemli kısmı, yoğun bakımda tedavi alır durumda bulunmaktadır. Transplantasyon yapılan hastalarda kalp yetmezliği nedeni olarak oncelikle gecirilmiş kalp krizleri, ikinci sıklıkla ise miyopati olarak anılan nedeni tam olarak bilinmeyen kalp adalesi hastalığı gelmektedir. Buradan anlaşılacağı uzere, herkes her an aday listesinin potansiyel adayı olabilecektir.
Yaşama yaşam katan bu ikinci baharın temelleri ilk nerede ne zaman atılmış denecek olursa; ilk kalp nakli Guney Afrika’da Cape Town şehrinde Christiaan Barnard tarafından 1967 yılında gercekleştirilmiştir. Bu nakilde kalp yetmezliği bulunan 55 yaşındaki hastaya trafik kazası sonrası beyin olumu gelişen 25 yaşındaki kızın kalbi nakledildi. Hasta, (zature) akciğer enfeksiyonu nedeniyle nakilden 18 gun sonra kaybedildi.

Bu ameliyatı takiben butun dunyada cok sayıda merkezde yeni nakiller yapılmaya başlandı. Fakat kalp ve diğer organ nakillerinde 1980’li yıllara kadar doku reddi ve enfeksiyona bağlı kotu sonuclar elde edilmiştir. Ancak, 1980 yılında Siklosporin isimli savunma sistemini baskılayıcı ilacın bulunuşuyla transplantasyonda altın donem başlamıştır. Bu tarihten sonra yapılan nakil sonucları oldukca yuz guldurucu seyretti. Gunumuzde kalp nakli butun dunyada cok sayıda merkezde başarılı olarak gercekleştirilmekte ve pek cok insana ikinci baharını yaşatmaktadır.
Nakillerde en merak edilen konu ise başarı oranlarıdır. Gunumuzde kalp transplantasyonu sonucları oldukca yuz guldurucudur. Organ temini ve paylaşımı icin geliştirilen organ nakli koordinasyon merkezlerinin daha etkin calışması ile hız kazanmıştır. Vucut savunma sistemi temelinin aydınlanması, yeni ilacların kullanıma girmesi, oluşabilecek komplikasyonların teşhis ve tedavisi ile ilgili klinik deneyimin artması, sonucları olumlu etkilemiştir. Transplantasyon sonrası ortalama 1 yıllık yaşam beklentisi %85, 10 yıllık yaşam beklentisi ise %50-60 civarındadır.
Gunumuzde kalp transplantasyonunda en onemli problem verici teminidir. Organ bağışında sosyal, moral, etik ve dini faktorler buyuk oneme sahiptir. Ulkemiz bu konuda dunya sıralamasında en altlarda yer almaktadır. Ulkemizde 2013 yılına kadar 17 merkezde toplam 720 kalp transplantasyonu gercekleştirilmiştir. Başarı oranları dunya ortalaması ile benzerlik gostermektedir. Bunun 100 tanesi şehrimizde Akdeniz Universitesinde gercekleştirilmiştir. Başarı oranımız oldukca yuksektir. 1998’de ilk kalp nakli yaptığımız hastamız hayatta ve cok sağlıklıdır.
Hastaların onemli kısmı kalp bekleme surecinde kaybedilmektedir. Son yıllarda bu kayıpların onune gecmek icin kalp destek cihazları kullanıma girmiş bulunmaktadır. Bu cihazlar, kalp bulununcaya kadar kalbi desteklemektedirler. Son yıllarda bu cihazlar kalp transplantasyonuna alternatif tedaviler olarak gundeme gelmeye başlanmıştır. Kalp destek cihazı takılan coğu hasta 3-4 yıldan uzun suredir cihazla hayatlarını idame ettirebilmektedirler. Bu gelişmeler geleceğe dair onemli bir umut ışığı niteliğindedir. Bu cihazların takılmasında da merkezimiz Turkiye’de oncu konumundadır.
Organ nakli oldukca buyuk bir organizasyon ve oldukca buyuk maddiyat gerektiren cok hayati bir uygulamadır. Kendimizin ve yakınlarımızın da her an ihtiyacı olabileceğini goz onunde bulundurarak, gerek maddi gerekse manevi olarak, bununla ilgili kurum ve kuruluşlara desteğimizi esirgememiz gerekmektedir. Kalp nakline ihtiyacı olan kimselerin artık gunumuz teknolojisinde karamsarlığa kapılmalarını gerektirecek bir durum soz konusu değildir. Sonucları ikinci bahar coşkusunu yaşatacak duzeydedir.
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar coktuk. Bir başka bahar icin sadece yaprak doktuk.... (Hz. Mevlana)

[h=2]Antalya Kalp Damar Cerrahi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]