Toplumda alışkanlık haline gelmiş bazı konuşma kalıpları vardır. Bu, tum insanların kullandığı ortak bir dildir. Sabah kalkıldığında “Gunaydın”, akşam karşılaşıldığında “İyi akşamlar”, gece yatarken “İyi geceler, iyi uykular”, yemek yerken “Afiyet olsun”, hastalanıldığında “Gecmiş olsun”, bir iş yaparken “Kolay gelsin”, hapşurulduğunda “Cok yaşa” gibi...

Hemen her insan, cocukluk yıllarından itibaren cevresinden gorduğu bu kalıplaşmış usluba duşunmeden uyum sağlar. Oysa ki insanın tum bu sozleri soylerken, bu guzel dilekleri gercekleştirecek olan yegane gucun Allah olduğunu unutmaması gerekir.

İşte muminin farkı da burada ortaya cıkar. Mumin attığı her adımda, soylediği her sozde, aklından gecen her duşuncede şuurludur. Hayatı boyunca yaşadığı her olayın yalnızca Rabbimiz’in dilemesiyle gercekleştiğini asla unutmaz. Bir insana gununu ya da gecesini guzel gecirtecek, hastalandığında sağlık ve şifa verecek, uykusuna huzur ve rahatlık verecek, yediği yemeği lezzetli ve faydalı kılacak ya da yaptığı işi kolaylaştırıp sonuclandıracak olan yalnızca Yuce Rabbimiz’dir.

Bunun yanı sıra muminin hayatta en derin ve en yoğun sevgiyle sevdiği, en bağlı, en sadık olduğu varlık Rabbimiz’dir. Sevdiği bir cok insan, olay ya da nesne aklından zaman zaman cıkabilir. Ama Allah'a olan sevgisi o kadar gucludur ki, 24 saat her an her saniye Rabbimiz’in varlığının, gucunun, sevgisinin, dostluğunun, merhametinin, adaletinin şuurunda olarak yaşar. Aklında Allah'ın varlığının ve hakimiyetinin olmadığı tek bir an bile olmaz.



Ve mumin icin Allah'ı zikretmek, Allah'ı anıp yuceltmek cok buyuk bir ibadettir. Aynı zamanda da bu muminin ruhunun en lezzet aldığı nimetlerden biridir. Bu nedenle hemen her fırsatta Allah'ı anmak, Allah'ın şanını yuceltmek, Allah'ın buyukluğunu dile getirerek Allah'ı ovmek ister. Kullandığı her uslupla Allah'a olan sevgisini, bağlılığını, teslimiyetini dua mahiyetinde ifade etmek ister.

Dolayısıyla muminin her hali ve tavrı gibi, gunluk hayattaki uslubu da diğer insanlardan cok farklıdır. Mumin her sozu soylerken, o eylemi gercekleştirecek olanın mutlaka Allah olduğunu belirtir. Her iyi niyet dileklerinde, o guzelliği Allah'tan dilediğini dile getirir. Orneğin “Gunaydın”, “İyi akşamlar”, “İyi geceler”, “iyi uykular”, “Afiyet olsun”, “Gecmiş olsun”, “Kolay gelsin”, “Cok yaşa” gibi sozler yerine; “Allah gununu aydın etsin”, “Allah hayırlı, iyi akşamlar versin”, “Allah guzel geceler versin”, “Allah guzel uykular versin”, “Allah afiyet versin”, “Allah hastalığına şifa versin”, “Allah işinde kolaylık versin”, “Allah uzun omurler versin” gibi, Allah'ı anarak ve bu dilekleri yerine getirecek olan Yuce Rabbimiz'in adını zikrederek karşılık verir.

Bunun yanı sıra bir kişi kendisine, Allah'ın ismini anarak bu şekilde bir iyi niyet sozu soylediğinde de, yine imandaki şuurunu gosteren bir uslupla cevap verir. Orneğin kendisine *Allah hayırlı gunler versin” diyen bir kişiye sadece, “Sana da” diyerek cevap vermez. Yine mutlaka Allah'ın adını zikredip Rabbimiz’i yuceltir. “Allah sana da hayırlı gunler versin” diyerek cevap verir. Ya da kendisine “Allah rahatlık versin” diyen bir mumine, -Allah'ı tenzih ederiz- “Sana da rahatlık versin” gibi bir soz soylemez. “Allah sana da rahatlık versin” der. Allah'ı duşunerek de olsa, Allah'ın ismini soylemeden bu tarz bir ifade kullanmaz. Uslubundaki ufacık bir eksikliği dahi, Allah'a duyduğu sevgisine, bağlılığına ve dostluğuna yakıştırmaz.

Bu muminin guzel ahlakındandır. Yalnızca Allah'ın yaratacağını bildiği bir olaydan Allah'ın adını anmadan behsetmeyi vicdanen kabul edemez. Karşısındakişi kişinin uslubu her nasıl olursa olsun, onun vereceği karşılık mutlaka Allah'ın ismini anarak, Rabbimiz’i yucelterek olur.



... Allah'ı zikretmek ise muhakkak en buyuk (ibadet)tur. Allah, yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi, 45)

İsimlerin en guzeli Allah'ındır. Oyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimlerinde 'aykırılığa (ve inkara) sapanları' bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır. (Araf Suresi, 180)
__________________