Ağrı Hastası değerlendirilirken, hastanın cinsiyeti ozellik arzetmektedir. Kadınlarda ağrı değerlendirmesi farklı bakış acıları ile daha iyi sonuclar alınmasını sağlayacaktır.

KADINLARDA SUREGELEN (KRONİK) AĞRILAR
Kadın ve erkeklerin, farklı hastalık deneyimlerine sahip olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. Bunun temelini biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktorler oluşturmakladır. Ağrının algılanması, iletilmesi ve hissedilmesi bakımından her iki cins arasındaki farklılığa beyindeki; kimyasal, metabolik, fiziksel ve hormonal değişiklikler yol acmaktadır.
Ağrılar karşısında erkek ve kadın farklı sosyal rol nedeniyle farklı tutum izlerler. Kadınlar ağrılarını ince ayrıntılarına kadar anlatırken, erkekler ise ağrılarını anlatmaktan cekinirler. Kadın ve erkeğin toplumda kendilerinden beklenen farklı sosyal rolleri vardır. Cinsiyetle ilgili farklı sosyal beklentiler ağrılı uyarana verilen cevabı da belirler.
Coğu yaşam bicimi nedeniyle oluşan kronik(suregelen) hastalıklar kadınlarda daha sıktır. Sonuc olarak; kadınlarda erkeklere oranla şiddetli, sık aralıklı ve uzun sureli ağrılı şikayetler, hastalıklar daha sık gorulmektedir. Karın ağrıları, iskelet-kas sistemine ait ağrılar ve baş ağrıları kadınlarda daha yaygındır.
Erken donemde laboratuar verilerinde bir bozukluk saptanamadığı durumlarda, hekimler; kadınların daha fazla duygusal oynamalarının olduğuna ve psikosomatik hastalıklarının yaygın olduğuna inanırlar. Sonuctakadınların ağrıları sıklıkla psikolojik olarak değerlendirilerek antidepresan tedaviler başlanır.Psikosomatik-antidepresan ilaclar bayanların ağrılarını dindirmekte daha fazla kullanılır. Ancak hekimlerin bu tutumu ozellikle kadın hastaların ağrılarına hatalı yaklaşımda bulunmalarına neden olmaktadır.
Kadınların coğu mensturasyon, ovulasyon, gebelik ve doğum ağrısı gibi hastalık olmayan nedenlere ait ağrı deneyimlerine sahiptir. Menstruasyon ağrısı kadınların ağrı deneyiminde cok onemlidir. Menstruel ağrısı olan kadınların %33' u orta şiddette, % 32'si şiddetli ve %14' unun dayanılmaz şiddette ağrıları vardır. Mestruasyon ağrısı, vucudun tamamının bir sorunudur, bu şikayet; kadın enerji sisteminin tam olarak dengede olmadığının ilk gostergesidir.Kadın enerji sistemin temelini oluşturan hormonal sistemde bir dengesizliğe işaret etmektedir.
Kadın enerji sisteminde vucut fonksiyonlarını kontrol eden organlar, bir cok durumda dengeyi korumak icin birbirleri ile birlikte calışırlar. Gunluk kimyasal, fiziksel, sosyal ve yaşamsal stresler; bir butun olarak calışan hormonal sistemi doğrudan etkiler, dengesini bozar. Hipotalamus, hipofiz, troid, bobrek ustu bezi, yumurtalıklar ve rahim bu hormonal sistemi dengede tutmak icin birlikte calışmaktadır. Tiroid(guatr)/rahim bağlantısı ile ilgili bilgiler, kadın vucudunda bu organların beraber calışarak bedeni dengelediklerini gostermiştir. Tiroid sorunu yaşayan bir kadının mutlaka rahiminde bir dengesizlik soz konusudur. Rahim, bircok hormon icin hedef organ durumundadır. Hedefte yani rahimde, oluşan bir dengesizlik tum vucutta bir dengesizliğe neden olur. Bu nedenle rahim alınması, kanama değişiklikleri ve menapozda tum vucutta değişiklikler ve şikayetler ortaya cıkar. Bu bilgiler, kadın bedeninde herhangi bir yerde yapılan bir ameliyatın, vucudun diğer taraflarını nasıl hasta edebildiğini ve acıklanamayan şikayetlere neden olduğuna yanıt olmuştur.
Kadın bedeninde bir ameliyat yapıldığında, kadınlık organlarının uyumu bundan cok etkilenir. Tekrar yeni ameliyatların yapılmasına neden olacak şikayetler ortaya cıkar. Tum bunların nedeni vucudun hormonal dengesindeki bozukluk ve rahimdeki dengesizliktir.Kadınlarda gelişen; alt karın, kasık, bel, bacak ve kalca ağrılarında temel sorun rahimdeki fark edilmeyen yada ilgilenilmeyen dengesizliklerdir.
Hormonlar işleri bittikten sonra karaciğer tarafından tutulup yıkılarak tekrar yapıma verilmektedir. Karaciğer yeterli fonksiyon gosteremediği durumlarda da benzer hormonal dengesizliklere neden olunmaktadır.Karaciğer yetersizliklerinde de hormonal dengesizlikler sonucu ceşitli ağrılı şikayetler oluşmaktadır.
Kadınlarda menstruasyon dengesizliği ve ağrıya neden olan onemli hormonlardan ikisi, estrojen ve progesterondur. Mestruasyon donemlerinde kadınlar hormonal dengesizliklere bağlı olarak ruhsal gelgitlere maruz kalabilirler. Yukselen estrojen seviyeleri kadınlarda yeme isteğini tetikleyerek yeni rahatsızlıklara zemin hazırlar. Diyet, yaşam bicimi ve cevre faktorleri kontrol altına alındığında, yumurtalık, rahim ve tiroid gibi kadın enerji sistemi organları daha az sorun cıkarmaktadır. Bu dengesizlik donemlerinde yiyeceklere dikkat edilmez, yapay hormon iceren hayvansal gıdalar (sut, peynir, yumurta, et) fazla tuketilirse, kadın enerji sistemi daha fazla bozulacaktır. Bu nedenle ozellikle kadınların yapay hormonlardan uzak durması mutlak gereklidir.
Kadın enerji sistemindeki dengesizlikler sıklıkla ağrı olarak ortay cıkmaktadır. Bu durumda hastalık belirtisi olarak başlayan, kadınlardaki ağrılar, zamanında ve doğru olarak tedavi edilmeyerek suregelen kronik hastalıklara, organ kayıplarına neden olmaktadır. Bu nedenlerle kadınlarda suregelen hastalıklar da sık rastlanmaktadır.
KADINLARA OZEL AĞRI NEDENLERİ
Son yıllarda ağrı bilimi araştırmalarında cinsiyet farklılıklarının onemi artmıştır. Ozellikle kadınların enerji sistemlerinin karmaşık ve ozel yapısı, bu hastalara daha ozel bilgilerle yaklaşılması gereğini ortaya koymuştur. Kadınlarda yaygın olarak gorulen ve cinsiyet farklılıklarından kaynaklanan başlıca ağrılı hastalıkları ozetleyecek olursak:
1.Adet Oncesi Sendromu ( PMS : PreMestruel Sendrom)
a.PMS-Tip A – Anksiyete (huzursuzluk, huysuzluk)
b.PMS-Tip C –Yiyeceklere Ozlem (iştah artışı)
c.PMS-Tip H – Hidrasyon (Şişme, odem)
d.PMS-Tip D – Depresyon (mutsuzluk, keyifsizlik)
2.Ağrılı Adet Gorme (Dismenore) ve/veya Adet Ortası Ağrısı (Mıttelschemerz)
3.Artık Yumurtalık Dokusu Sendromu : Kadın Hastalıkları ve Dogum Operasyonları Sonrası Ağrı Sendromu
4.Belirgin Bir Nedeni Olmayan Kronik Pelvik Ağrı
5.Rahimin Arkaya Doğru Olması- UterusRetroversiyonu-Ağrılı Cinsel İlişki (Disparonia)
6.Tekrarlayıcı Ağrılı Fonksiyonel Yumurtalık Kistleri
7.Rahim Duvar Hucrelerinin Farklı Yerlerde de Bulunması – Endometriozis
8.PosteriorParametrit
9.Tuberkuloz salpenjit
10.Psikolojik Kaynaklı Rektal, Perinaeal ve Genital Ağrı
1. Adet Oncesi Sendromu ( PMS : PreMestruel Sendrom)
PMS vucudun tamamının bir sorunudur. Kadınlarda, vucudunun butununun sağlığı, kadınlık sisteminin sağlığına doğrudan bağlıdır. PMS' nin nedeni; vucudun hormonal sistemindeki ve rahimdeki dengesizlik olabilir. Diğer nedenler ise; hormonal sistemi etkileyen, vucudun başka uzak bir yerindeki başka bir organsal sorun, bir ameliyat bolgesi yada duygusal bir yaralanma olabilir. Hormonal dengesizlikler coğunlukla PMS ve diğer adet duzensizliklerini başlatmaktadır.
Aşırı surekli stres durumlarında bobrek ustu bezi yoğun adrenalin uretimine mecbur kalır. Bu durumda tum hormonal sistem dengesi bozulmaktadır. Karaciğer yeterince fonksiyon goremez ise salgılanan hormonlar yeterince ortamdan yıkılarak uzaklaştırılamaz. Bu durumda hormonal dengesizlikler baş gostermektedir. Sentetik hormon iceren hayvansal gıdaların(yumurta dahil) ve mevsim dışı bitkisel gıdaların yoğun tuketilmesi de hormonal dengesizliklere neden olmaktadır.
Duygusal neden olarak coğunlukla, cocukluk cağında cinsel istismara uğramış olma sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Bilincli zihin, farkında olmasa da bu istismar deneyimini vucutlarında, ozellikle kadınlık organlarında gizlemektedir.
Organsal sorunların biyolojik cozumlenmesi, fiziksel istismarın psikolojik destek ile yuzeye cıkarılıp yok edilebilmesi sağlanabilmektedir. PMS tedavisi, bedenin butunsel olarak değerlendirilmesi sonucu duzenlenecek butunsel vucut tedavileri ile gercekleştirilmelidir.
Prof Dr. Guy Abraham'ın araştırmalarına gore PMS aşağıdaki tiplerde tanımlanmıştır.
a. PMS-Tip A – Anksiyete (huzursuzluk, huysuzluk):Aşırı korku, sıkıntı, alınganlık, kırılganlık, guvensizlik gibi ruhsal değişiklikler bu tip PMS' nin ozellikleridir. Ceşitli minarel eksiklikleri durumunda vucut bu minarellere benzerliği nedeniyle rafine tuz (NaCl) tuketimi ile bu eksiklikleri tamamlamaya calışır. Rafine tuz, beyin ve diğer vucut organlarında su tutulmasına neden olmaktadır. Bu durum A tipi PMS ‘ li kadınlarda adet doneminde anksiyete ve diğer ruhsal değişikliklere neden olmaktadır. Bunun icin rafine tuz iceriği yuksek gıdalardan yani; hazır corba gibi işlenmiş yemeklerden ve işlenmiş sut urunlerinden uzak durulmalıdır.
Bu hastalarda, butunsel değerlendirme yapılarak uygulanacaknoralterapi girişimlerive kinezyolojik muayene ile tespit edilen gıda takviyeleri hızlı duzelmeleri sağlayacaktır. Gıda takviyesi olarak; krom, cinko gibi mineraller, ozellikle B kompleks (B6, B12) ve diğer belirlenmiş vitamin takviyeleri onemli destek sağlayacaktır.
b. PMS-Tip C – Yiyeceklere Ozlem (iştah artışı) :Bir cok kadın, adetlerine bir hafta on gun kala, yemeklere aşırı istek duyarlar. Ozellikle, PMS-Tip C hastaları tatlı ve şekere karşı karşı konulmaz bir istek duyarlar. Bunun temelinde hormonal bir dengesizlik orneği olarak hipoglisemiye (kan şeker duşmesi) yatkınlık vardır. Kan şekeri duşmesi, bir tur hormonal denge bozukluğu olup şiddeti artan başağrısına neden olabilmektedir. Bu hastalarda sıklıkla kan değeri duşukluklerine yani, kansızlığa rastlanmaktadır.
PMS-Tip C' de, butunsel değerlendirme yapılarak uygulanacaknoralterapi girişimlerive ozel (kinezyolojik) muayene teknikleri ile tespit edilecek gıda takviyeleri hızlı duzelmeleri sağlayacaktır. Gıda takviyesi olarak; magnezyum ağırlıklı, demir, krom, cinko gibi minerallerin alınması, bol miktarlarda ozellikle yeşil taze mevsim sebzelerinin az pişirilmiş veya ciğ olarak tuketilmesi onemli destek sağlayacaktır.
c. PMS-Tip H – Hidrasyon (Şişme, odem) :Bu tip kadınlar adet oncesi donemde, genel şişiliklik hissederler ve bu durumdan şikayetcidirler. Bu kadınların vucudu diğerlerinden daha kolay şişer ve enflamasyona maruz kalır, iltihaplanır. Bazılarında, bariz kırmızı lekeli yanaklar ve boyun tiroid bolgesinde, kızarıklıklar oluşmaktadır. Bazılarında ise ağrılı gergin kaslar, kas tutulmaları ve kasın su tutması durumu yaşarlar.
PMS – Tip H kadınlarında, ceşitli besinlere karşı duyarlılığın, alerjinin bu şişme durumundan sorumlu olduğu kanıtlanmıştır. Bir gecede veya kısa surede, 1-3 kilo gibi ciddi kilo artışları ile karşılaşılabilmektedir. Şişlikler coğu zaman ayak bileklerinde ve ellerde olmakta, birlikte tum eklemlerde ağrılar ve sertleşmeler gorulmektedir. Ozellikle ayaktaki şişlik bolgelerine parmakla bastırıldığında, ciltte cukurluk kalan bir durum oluşmaktadır.
H tipi kadınlarda, besin duyarlılığı (alerjisi) gelişmiş gıdaların belirlenmesi ve bunların beslenme rejimlerinden cıkarılması vucuttaki şişme ve enflamasyonu, iltihaplanmayı durdurmaktadır. Besin duyarlılığını kinezyoljojik olarak ve ozel testlerle(bkz. Kronik ağrılı hastalıklar ve gıda duyarlılığı) belirlemek mumkundur. Besinlerin secilerek yenmesi, tuz kısıtlaması uygulamaları şişmeleri kontrol altına almaktadır. Bunun icin tuz iceriği yuksek gıdalardan yani; hazır corba gibi işlenmiş yemeklerden ve işlenmiş sut urunlerinden uzak durulmalıdır.
Bu kadınların yine, kafein iceren gıdalardan ve kahve ceşitlerinden uzak durmalarında yarar vardır. Kahve dışında kafein iceren, caylar, ceşitli soğuk icecekler ve ilaclardan (Geralgine K v.s.) uzak durulmalıdır. Bu urunler vucutta daha fazla enflamasyon, iltihaplanmaya ve şişliğe neden olurlar. Ayrıca kafein, hormon uretimini kotu yonde etkileyerek, hormonal bozukluklara neden olur. Bu kadınların sigara tuketmeleri sakıncalıdır, diğer kadınlara oranla daha şiddetli etkilenmelere yol acmaktadır. Bunlarda sigara, hucre oksijen tuketimini arttırarak vucut ısısını daha fazla yukseltmektedir.
Bu grup icindeki kadınların, B kompleks vitaminler, magnezyum desteği almalarında fayda vardır. Kısa surelerde kullanılmak uzere doğal idrar sokturucu, bitkisel urunler (maydanoz suyu, kereviz, ayı uzumu v.b.) kullanılması onerilebilir. Ayrıca, bu kadınların beslenme rejimleri, omega 3, 6, 9 yağ asitlerini icermelidir. Bu yag asitleri, keten tohumu yağı, uzum cekirdeği yağında bolca bulunmakla beraber, bu yağlar ısıtılmadan salatalarda veya direk olarak kullanılmalıdır.
d. PMS-Tip D – Depresyon (mutsuzluk, keyifsizlik) :Bu gruptaki kadınlarda aşırı ruh hali değişiklikleri yaşanmaktadır. Bu davranış, normal zamanda duygusal bir tepki oluşturmayacak durumlar karşısında, yoğun tepki gosterilmesi durumudur. Depresyon, vucutta aşırı progesteron hormonu birikmesi sonucu gelişmektedir. Depresyonun diğer bir nedeni vucutta ağır metal (kurşun) birikmesi olabilmektedir. İlave belirtiler sinirlilik, unutkanlık, sık uyanma gibi uyku bozuklukları ve bacakta kollarda uyuşmalardır. Kol ve bacakta gorulen uyuşmalar, ciddi hareket kısıtlılıklarına neden olabilmektedir. Bu durumlarda, ceşitli radyolojik film goruntulemeleri yapılarak bel fıtığı, boyun fıtığı gibi teşhislere yonelinmekte, hastaların gereksiz yere ameliyat olmalarına neden olunmaktadır.Hatta bu hastalara bu nedenlerle bir cok bel ve boyun fıtığı ameliyatı sonrası ceşitli vidalama ve protez ameliyatları yapılarak daha icinden cıkılmaz durumlar oluşturulmaktadır. Oysa bel fıtığı erkeklerde daha fazla gorulmekte iken bazı hastanelerde daha fazla kadın, bel fıtığı ameliyatı olmak durumunda kalmaktadır.
Bu grup icindeki kadınların, bozuk ruhsal durumları tetikleyen rafine şeker ve diğer işlenmiş karbonhidratlardan uzak durması gerekmektedir. Kahve, hazır meşrubatlar ve alkol gibi kuvvetli uyarıcılardan ciddi zarar gorurler, korunmaları gerekir. Ozellikle regl donemlerinin yaklaştığı depresyonlu donemlerinde her turlu baharatlı yiyeceklerden uzak durup, mevsim meyve - sebzeleri ve tahıllarla beslenmelerinde yarar vardır.
Bu grup kadınların tedavilerinde, B ve E vitaminleri, magnezyum, cinko gibi minareler ve belirlenmiş amino asitler(Thyrosine, L- Phenylalanin, L-Glutamin v.b.) faydalı olacaktır. Sakinleştirici olarak papatya cayı v.b. bitki cayları tercih edilebilir.
Her tip PMS (Adet Oncesi Sendromu) icin, noralterapi, akupunktur, kinezyoloji, fitoterapi, dengeli beslenme gibi “Tamamlayıcı Tıp” uygulamaları tedaviyi sağlayacaktır. PMS den rahatsız kadınların kinezyolojik muayenelerinde ve “vegatest” sonuclarında saptanan bozukluklara yonelik, diyet, vitamin, minarel, amino asit tamamlayıcıların kullanılması, noralterapi ve mikro akupunktur yontemleri ile vucut dengelenmesinin sağlanması başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Eğitimlerini aldığımız bu uygulamalar ağrı merkezimiz bunyesinde başarı ile uygulanan yontemlerdir.
2. Dismenore (Ağrılı Adet Gorme)
İki ceşit dismenore vardır: Primer dismenore ve sekonder dismenore.
Primer dismenorede ağrı herhangi belirlenen yapısal bir nedene bağlı değildir.
Sekonder dismenorede yapısal organik anomali ile birlikte ağrılar vardır.
Dismenorenin sıklığı oldukca fazladır ve ilgili calışmalar farklılık gostermektedir. Bir calışmada 19 yaşındaki kızların %72'sinde dismenore olduğu gosterilmiştir.
2-A. Primer Dismenore (Birincil Ağrılı Adet Gorme)
Birincil dismenorede yapısal bir bozukluk yoktur. Genellikle ilk adetten birkac ay sonra başlar, birkac yıl surer. Ağrı genellikle kolik tarzında ve hafiftir. Gunluk aktiviteleri engellendiği zaman ağrı şiddetli olarak nitelendirilir. Coğunda, ağrı menstruasyondan yarım gun once başlar, bir gunden az surer. Adet ile birlikte ya da iki gun once başlayıp en fazla iki gun daha uzun surebilen ağrı donemleri vardır. % 25 hastada adetten bağımsız devamlı nitelikte bir ağrı gelişmektedir. Ağrı genellikle simetrik olarak pelviste, leğen kemiği cevresinde ve alt karında gelişir.
Arkada uyluk bolgesine, kalcalara, alt bele, sırta, yayılır ve % 25 hastada devamlı (suregelen-kronik) niteliktedir. Bel, kalca, bacak ağrısı on planda olduğunda, bu şikayetlerle bel fıtığı veya kalca kemiği eklemi ağrıları ile karıştırılır. Yapılan MR gibi radyolojik goruntuleme yontemlerindeki yalancı pozitif disk fıtığı goruntuleri ile bağlantı kurularak operasyonlar bile yapılabilmektedir. Kalcaya yansıyan ağrılar, leğen kemiği (sakroiliak) eklemindeki radyolojik goruntulerdeki yanıltıcı değişikler nedeniyle, sakroileit, ankilozan spondilit gibi romatolojik hastalıklar lehine tanılar konulabilmektedir.
Primer dismenore ağır ise bulantı, kusma, ishal olabilir. Gunluk aktiviteyi sınırlayarak işten, okuldan ayrı kalmaya yol acabilir, birkac yıl icinde kendiliğinden kaybolabilir. Fakat 10 hastanın 8'inde ilk doğumdan sonra kaybolur.
Geleneksel tıp tam nedeni saptamamış olmakla birlikte, ağrının rahim boynu gerginliği artışına, normal menstruel gevşemenin olmamasına, kan akımında gecici bir tıkanma bulunmasına ve bunlarla birlikte artmış prostaglandin sentezine bağlı olabileceğini duşunmektedir. Bu nedenle, tedavi edici yontemler yerine sadece, ağrı kesicileri kullanmaktadır. Ağır vakalarda, ağrı kontrolu icin doğum kontrol ilacları kullanılmaktadır. Ancak yeterli ağrı tedavisi sağlanamamakta, sadece gecici olarak ağrı bir miktar azaltılabilmektedir.
Modern yaklaşımlar, bu hastalarda hormonal dengesizlik olduğunu, hormon duzeyleri normal olsa bile horman kalitesinde veya hormon hedef organındaki (rahim) hormon reseptorlerinde bir dengesizliğin olduğunu belirlemiştir. Bu hastalarda bu bozukluklar, ozel muayene yontemleri (kinezyolojik) ve gelişmiş testlerle(Vegatest) saptanabilmektedir. Ozellikle tiroid bezi ile ilişkisi olan rahim reseptor dengesizlikleri gozden kacırılmamalıdır. Hastaların endokrin-hormonal hastalık hikayeleri ve tiroid hormonları mutlaka gozden gecirilmelidir.
Bu hastalarda, butunsel yaklaşımla yapılacak ozel muayene yontemleri(kinezyolji) ve ozel testlerle(vegatest) hormonal dengesizlik nedenleri saptanabilir. Teşhisin kesinleşmesi sonucu medikal tedaviler, noralterapik girişimsel ağrı tedavileri ve tamamlayıcı fitoterapik tedaviler kalıcı iyileşmeyi sağlayabilmektedir.
2-B. Sekonder Dismenore (İkincil Ağrılı Adet Gorme)
Ağrı bir nedene bağlı ise ikincil dismenore olarak adlandırılır. Ağrı pelviste, uylukta, kalcalarda, alt bel bolgesinde hissedilebilir. Ağrı endometriozis, adenomiyozis, submukozfibroidler ve ceşitli obstruktif dismenore nedeniyle olur ve sıklıkla tek taraflıdır. Bu hastalarda, bazı donemlerde şiddetlenen bel, kalca ve bacak ağrıları tek taraflı olup, dismenore duşunulmediğinde; yapılan MR gibi radyolojik goruntuleme yontemlerindeki yalancı pozitif disk fıtığı goruntuleri ile bağlantı kurularak gerekmeyen operasyonlar bile yapılabilmektedir. Kalcaya yansıyan ağrılar, leğen kemiği (sakroiliak) eklemindeki radyolojik goruntulerdeki yanıltıcı değişikler nedeniyle, sakroileit, ankilozan spondilit gibi romatolojik hastalıklar lehine tanılar konulabilmekte ve uzun donem kimyasal ilac tedavileri yapılabilmektedir.
a)Endometriozis
En sık rastlanan semptom, adet donemlerinde ağrı artışı ya da surekli seyreden adet ağrısı benzeri ağrıdır. Ağrı tum adet boyunca, kimi zaman da bir gun daha fazla surer. Rahim dokusundan bazı hucrelerin uterus dışı bolgelerde yerleşmesi durumudur. Nedene yonelik tedaviler uygulanır. Ağrı tedavisinde organik hormon gibi davranan fitoterapik tedaviler başarılı sonuclar vermektedir. Yine butunsel yaklaşımla hormonal duzensizliklerin noralterapi ile dengelenmesi başarılı sonuclar vermektedir.
b)Adenomiyozis
Rahim yuzey dokularının kucuk adacıklar halinde rahim kas tabakasında bulunmasına adenomiyozis ya da endometriozis interna denir. En sık rastlanan şikayetler kanama bozuklukları ve pelvik ağrıdır. Adetler genellikle şiddetli ağrı ile seyreder ve hasta aktivitelerden yoksun kalabilir. Adenomiyozis sıklıkla kısırlığa yol acar.
Ağrı ve anormal kanama menopozdan sonra kaybolur. Ancak hastalar genellikle bu nedenlerle menopoz oncesi histerektomi (rahimin operasyonla alınması) olmak zorunda kalırlar.
Girişimsel noralterapik ağrı tedavileri ile pelvik lenfatik-venoz kan akımı duzeltilmeleri sonucu ağrı tedavisi mumkun olmaktadır. Ozellikle hormonal dengesizliğin doğal fitoterapik medikal urunlerle tedavileri sağlandığında, noralterapik girişimsel tedavilerle ağrı kontrolu diğer şikayetlerde kalıcı olarak duzelme sağlanabilmektedir. Sadece direncli ağrı ve kanama şikayeti olan hastalarda uygulanan operesyonlar, daha sonra ciddi bel, kalca, bacak uyuşması ve ağrısı gibi başka sorunlara yol acmaktadır.
c)Fibroidler
Rahim kas yapısından, rahim boşluğuna doğru uzanmış olduklarında, ya da rahim azgını kapadıklarında kolik tarzda ağrıya neden olurlar. Nadiren gorulur, cerrahi olarak tedavi edilirler.
d)Tıkanmaya Bağlı Dismenore (Tıkanma Adet Ağrısı)
Adet kan akımı doğumsal ya da edinsel olarak tıkandığında oluşan ikincil dismenore, tıkanmaya bağlı dismenore olarak tanımlanır.
Doğumsal olanda ağrı genellikle adet başlamasından birkac ay sonra, vajina ya da rahmi gerginleştirecek kadar kan biriktiğinde ortaya cıkar. Kızlık zarı tam kapalı olduğunda vajinada menstruel kan birikmesi ile adet kanı gelmeden ağrılı adet durumu oluşur. Cift rahim varlığında birinde sıvı birikimi olduğunda menstruel ağrı tek taraflı seyreder.
Ceşitli doğumsal anomaliler ikincil dismenoreye yol acabilir. Edinsel formlar ise rahim ağzının cıkarılması (serviks amputasyonu), elektrokoter ya da konizasyon uygulamaları gibi cerrahi sonrası yapışıklıklarla ortaya cıkar. Tanı hastalığın hikayesi ve klinik muayeneye bağlı olarak konabilir.
2-C. Psikolojik Kaynaklı Dismenore
Bu grupta incelenen dismenorelerin abartıldığı kadar sık olmadığı gozlenmiştir. Organik herhangi bir neden bulunmadığında ve psikolojik değerlendirmede kişide norotik yapı ya da başka bir psikolojik kaynak bulunduğunda tanı psikolojik kaynaklı dismenore olarak konur.
Bu hastaların ozel muayene (kinezyolojik) yontemleri ile tanı ve tedavileri mumkun olmaktadır. Temelde yatan bozukluk hormonal dengesizlik oldugunda; fitoterapik medikal tedavilerle beraber noralterapi uygulamaları iyileşmeye katkı sağlayacaktır.
2-D. Adet Ortası Ağrısı (Mıttelschemerz)
Adet donemi ortası ağrısı yumurtlama gunlerinde ağrı ile seyreder. Ağrı aynı veya değişen taraf pelvis kemiği uzerinde oluşabileceği gibi tum alt karında hissedilebilir. Hastalık kendisini yumurtlama sırasında tekrarlayıcı ağrı olarak belli eder. Ağrı birkac saat ile bir iki gun arasında, kimi zaman da dort gune kadar surebilir. Şiddetli formu karın ici kanama ile beraber olduğunda, alt karında hassasiyet saptanır. Olgunlaşmakta olan yumurtanın, yumurtalık, kanal duvar ya da adale tabakasının kasılmalarının yarattığı adale gerginliği artışı sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca nadiren endometriozis odağına bağlı olarak da gelişebilir.
Hafif formda analjezikler yeterlidir. Ağrı ostroprogesteron iceren ilaclar ile engellenebilir. Şiddetli formlarda karın ici kanama da eşlik ediyorsa, girişimsel laparoskopi gerekebilir.
Suregelen hale gelmiş bu tur ağrılı durumlar, hormonal dengesizlik nedeniyle olabilmektedir. Bu hastalarda ozel kinezyolojik muayene metodları sonucu, fitotrapik hormon tedavileri ve noralterapik butunsel yaklaşımla değerlendirlerek yapılacak girişimsel ağrı tedavileri kalıcı iyileşmeler sağlanabilmektedir.
3. Artık Yumurtalık Dokusu Sendromu : Kadın Hastalıkları ve Dogum Operasyonları Sonrası Ağrı Sendromu
Sezaryan, rahim ve/veya yumurtalıkların alınması operasyonları sonucu rahim skar(nedbe) dokusunda veya cevrede kalan kesilmiş organ-dokulara bağlı oluşan ağrılı durumlar "Artık Yumurtalık Doku Sendromu" olarak adlandırılır. Geleneksel tıp yontemleri bu hastalarda, tedavi olarak cerrahi girişim onererek kalan yumurtalık ve skar dokusunun dikkatli olarak cıkarılmasını onermektedir. Ancak bu cerrahi girişimlerle ağrı tedavisi sağlanamamaktadır.
Kadın hastalıkları ve doğum nedeniyle operasyona maruz kalan kadınların, daha sonra bir cok hastalıklar (guatr, safra kesesi, bel fıtığı, kalca, diz, hemoroid, fissur v.s.) nedeniyle peşpeşe ameliyat olmak zorunda kalması sonucu, araştırmalar derinleştirilmiştir. Son gelişmeler; yapılmış operasyonun nedbe-skar dokusunun “Bozucu alan” oluşturduğu yonundedir. Bir cok hormonun hedef organı durumundaki rahim ve yumurtalıkların alınması veya operasyon nedeniyle yaralanmasının sonucu alt karında, her iki veya tek taraflı kalcada ve bacakta uyuşma, yanma tarzında ciddi ağrılar oluşabilmektedir. Bir cok hormonun hedef organı durumundaki rahimin alınması dolayısı ile hormonal dengesizliklere de neden olunmakta ve uyku duzensizliklerinden depresyona kadar bir cok farklı şikayet ortaya cıkmaktadır. Bu hastalar, MR goruntuleme yontemleri sonucu, bel fıtığı teşhisleri ile farklı bel cerrahisi girişimlerine maruz kalmakta ancak iyileşme sağlanamamaktadır. Bazı hastalara sakroileit gibi teşhislerle uzun yıllar surecek romatolojik hastalık tedavileri başlanmaktadır.
Bu hastalarda kinezyolojik muayene yontemleri ile bozucu alan, ozel kan testleri (vegatest) ile hormonal dengesizlikler tespit edilerek tedavi edilmesinde fayda vardır. Bozucu alan tedavilerinin girişimsel ağrı tedavileri ve noralterapi ile duzeltilmesi, hormonal dengesizliklerin fitoterapik(organik bitkisel) medikal urunlerle ve noralterapik hormonal eksen injeksiyonları ile tedavisi başarılı sonuclar vermektedir.
Bu hastaların gereksiz ve başarısız yeni cerrahilere yonlendirilmemesi gerekmektedir. Boylece hasta cok da gerekli olmayacak, belki de yeterli tedaviyi sağlayamayacak bir ameliyattan korunmuş olacaktır. Ağrı kliniğimizde bu uygulamalarla başarılı sonuclar alınmaktadır.
4. Belirgin Bir Nedeni Olmadan Ortaya Cıkan Kronik Pelvik Ağrı (Alt Batın-Alt Bel) (Bpogkpa)
Herhangi bir nedenin ya da hasarın bulunmadığı suregelen, tekrarlayıcı pelvik ağrı şikayetleri vardır. Ağrı cinsiyet veya idrar yolları organları kaynaklıdır. Belirgin patoloji olmaksızın gelişen kronik pelvik ağrı (BPOGKPA); yuzyılı aşkın bir suredir bilinen, pelvik sempatik sendrom gibi ceşitli adlar verilen ve belirgin bir patolojiye bağlanamayan pelvik ağrının yeni ismidir.
Hastaya BPOGKPA tanısı koyabilmek icin tanı araştırmaları sonunda;
1) Ağrının jinekolojik ağrı karakterine sahip olması;
2) Laparoskopik tetkike rağmen hastada bilinen bir jinekolojik ağrı nedeninin saptanmamış olması gerekir.
Hastaların coğu neden olmaksızın oluşan pelvik ağrı ve şiddetli cinsel birleşme ağrısından şikayet ederler.En onemli şikayet alt karın ve/veya alt bel ağrısıdır. Ağrı leğen kemiğinin birinde, her ikisinde ya da yaygın olarak tum alt bel ve/veya karında bulunabilir. Bel ağrısı, alt bel ve kalcalarda hissedilebilir. Ağrı şikayetleri adet oncesi daha şiddetli olup, adetin birinci, ikinci gununde şiddeti azalır. Karın muayenesinde yumurtalık bolgelerinde ağrı bulunabilir. Rahim muayenesi hassas olabilir. Alttan muayenede rahimde, yumurtalıklarda ağrı saptanabilir. Vajen sıklıkla konjeste ve odemli gorulur.
Son zamanlarda bu rahatsızlığa etken olabilecek bircok neden ortaya atılmıştır. Hastaların bir kısmında şikayetlerin; sakrouterinligamanın veya geniş ligamanların biri veya ikisinin posterior kısımlarının travmatiklaserasyonuna bağlı olduğu duşunulmektedir. Venoz kan ve lenfatik sıvı dolaşım faktorlerinin suregelen ya da aralıklı alt karın ağrısına yol acabileceğine dair bulgular mevcuttur. BPOGKPA olgularında pelvis ve rahmin kan ve lenf dolaşım tetkiklerinde duraganpelvik kanlanma saptanmış, bu durumun tek başına etken olamayacağı duşunulmuşse de, pelvik varislerin varlığı ağrının ana nedeni olarak kabl gormuştur.
Son araştırmalardaki “Bozucu Alan” teorileri bu tabloyu acıklamakta daha etkin gorunmektedir. Kadınlarda adetlerle değişen rahim, over dokuları ve bolgedeki kan-lenf dolaşımı bozuklukları dolayısı ile damar yapıları “Bozucu alan”lar gibi davranarak bu acıklanamayan ağrıların sebebi olabilir. Aylık adetler, kızlık zarının yırtılması, duşuk, kuretaj, rahimici arac kullanımı, doğum, rahim ağzı yara-yırtıkları, sezaryan ve diğer pelvis-alt karın bolgesi am

[h=2]Gaziantep Akupuntur Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]