3.2. 1945 - 1979 Arası Donem
II. Dunya Savaşı sonrası yıllarda Turkiye, bazı sıkıntılı devreler yaşaması ve bunların ustesinden gelmesine rağmen hala Sovyet tehdit ve tehlikesi altında olacaktır. Bu şartlar altında NATO ittifakına giren ve guvenliğini teminat altına alan Turkiye, diğer dost ulkeler ve Afganistan’la olan dış ilişkilerinde bazı değişiklikler yapmak durumunda kalmıştır. Bu durum, Afganistan’ı iceride olduğu kadar dışarıda da sıkıntıya sokmuş ve yeniden yalnızlığa itmiştir.
II. Dunya Savaşı sonrası Afganistan’da gercekleşen hukumet değişikliği ile başbakanlığa Şah Mahmut gecmiştir. Yeni hukumetle birlikte ic ve dış politikada onemli değişiklikler olmuştur. İc politik gelişmelerin bazıları; tutuklu muhalif liderlerin affedilmesi ve onemli burokratik gorevlere getirilmesi ve yurt dışında eğitim gormuş Afgan genclere devlet kadrolarında gorev verilmesi şeklinde belirtilebilir. Dış politikadaki onemli gelişmeler ise, dunyada artık savaş oncesi İngiltere rolunu ustlenmiş olan Amerika ile yakın ilişki kurulması ve Amerika’dan ekonomik yardım temini şeklinde olmuştur.
Bu yıllarda bazı Afgan kabileleri, Cinnah liderliğinde bağımsızlık mucadelesi veren ve daha sonra da Pakistan’ı kuran Hindistan Muslumanlarına buyuk destek vermiş ve hatta Hindularla yapılan savaşlarda bizzat yer almışlardır. Bu kabileler, yapılan bir plepistle de Pakistan’a katılmak istediklerini beyan etmişlerdir.
Pakistan’ın da Afgan kabileleri ile aynı duyguları paylaşması, buna karşılık Afganistan’ın bu kabilelere yarı bağımsızlık vermeyi kabulu, Afganistan ve Pakistan arasında anlaşmazlığa sebep olmuştur. Bunun uzerine Afganistan’ın bir Paştunistan milleti oluşturma gayreti, sorunu busbutun buyultmuştur. Amerika, Sovyet karşıtı bu iki ulke arasındaki sorunun cozumu konusunda arabuluculuk rolu ustlenebileceğini teklif etmiş; ancak bu teklif, Pakistan tarafından reddedilmiştir. Bunun uzerine Turkiye’nin arabuluculuğu gundeme geldi ise de, yapılan uzlaşma teklifleri yine Pakistan’ca kabul gormemiştir.
1950’den sonraki yıllarda da Turkiye’nin kardeş Afganistan’a karşı ceşitli yardım ve dostca uyrıları surmuştur. Bu kapsamda Turkiye; yayılmacı komunist tehlikesine karşı Afganlıları uyarmış, İran’la olan sınır sorunlarının cozumunde yardımcı olmuş ve Afganistan’ın Bağdat Paktı’na katılmasına calışmıştır. Ancak o gunku Afgan yoneticilerinin ileri goruşlu olmayışları ve icinde bulundukları uluslararası şartlar, Afganistan’ı adım adım bir komunist işgale surukleyecektir.
Afganistan ve Pakistan arasındaki sorunların cozulememesi uzerine Afganistan, Rusya’nın da etkisi altında Pakistan’ın hasmı olan Hindistan’la yakın ilişkiler kurdu. Daha sonrada Amerika’dan talep ettiği modern silahları alamaması ve Pakistan hava kuvvetlerinin saldırısına maruz kalması, Afganistan’ı ister istemez Sovyetler’e yaklaştırdı. Ayrıca 1953’ten sonraki Amerikan yonetiminin Afganistan’ı dışlayarak İran ve Pakistan’a yaptığı buyuk askeri yardımlar da, bu yakınlaşmayı cabuklaştıran diğer bir faktordur.
Aynı yıllarda Sovyetler Birliği’nde iktidara gelen yeni yonetimde (Nikita Hruşcev ve ekibi), onceki Stalin doneminin baskıcı yayılma politikasını değiştirerek, yumuşak ve yardım gorunumlu bir yayılma politikası benimsemişlerdir. Bu yeni Sovyet politikasının uygulanması icin en uygun aday ulke, icinde bulunduğu şartlar itibari ile Afganistan olacaktır. Bu yeni Sovyet politikasının da etkisi ile Afganistan’da başbakanlığa Muhammed Davud Han getirilmiştir. Yeni Afgan yonetimi, Amerika ile ilişkileri bozmak istememekle birlikte icinde bulundukları ve cevrelerinde gelişen olayların etkisi ile yavaş yavaş Sovyetler’le yakın ilişkiler kurmuştur. Bu durum karşısında Turkiye, hic bir şey yapamayacaktır.
Davud Han ve diğer bazı Afgan yoneticileri; Afganistan’da işci sınıfının olmaması, ezilen koylulerin bulunmaması, kalabalık şehirlerin olmaması, yuksek burokrat bir sınıfın yokluğu ve Afgan halkının İslamiyete cok bağlılığı gibi faktorleri dikkate alarak komunizmin Afganistan’a asla gelemeyeceği ve zemin bulamayacağı kanaatini taşıyorlardı. Ancak buna zıt olarak Sovyetler, yapacakları ekonomik yardımlar ve tesis edecekleri kulturel ilşkilerle, Afganistan’ı da komunist ailenin bir uyesi yapacaklarını duşunuyorlardı. Amerika’nın Afganistan’ın yardım isteklerini yine geri cevirdiği bir sırada aradıkları fırsatı buldular ve Sovyetler’in Kabil buyukelcisi aracılığıyla yardıma hazır olduklarını ilettiler.
Davud Han, Sovyetler’in bu teklifini geri cevirmedi. Bunun uzerine 1954 yılında iki ulke arasında ilk kredi anlaşması imzalandı, karşılıklı ziyaretler gercekleşti. Başbakan Davud’un 1956’da Sovyetler Birliğine yaptığı ziyareti muteakip Sovyet danışmanlar, Afganistan’a gelmeye başladılar. 1956’dan itibaren her sene 100 Afgan genci Sovyetler Birliği’ne askeri ve eğitim amaclı gonderildi. 1960’dan sonra ise Sovyet uzmanlar, askeri akademilerde gorev yapmak icin Kabil’e geldiler. Sovyet-Afgan işbirliği cercevesinde eğitim dışında projeler, yol yapımı, sulama, makina tamiri ve daha sonra da Jeolojik araştırmalar ve ziraat alanlarındaki calışmalar takip etti.
Sovyetler, Afganistan’da bazı zengin doğal kaynakları bulmalarına rağmen bunları cıkarıp işlememişlerdir. Sadece doğalgaz cıkartmışlar ve bunun da buyuk bir kısmını, ulkelerine aktarıp kullanmışlarıdır. Sovyetler, izledikleri komunist yayılmacı politikadan sonuc almaya başlamışlardı. Sovyet-Rusya’da eğitim goren Afganlı gencler, belkide farkında olmadan Sovyet propogandası yapmaya başlamışlardır.
Sovyetler Birliği, 1960-61 yıllarında Afganistan-Pakistan sorununu daha da buyuterek iki İslam ulkesinin diplomatik ilişkilerini kesmesine neden olmuştur. Pakistan ile ilişkilerini kesen Afganistan’ın dış dunya ile bağlantı kurmak icin yol olarak da Sovyetler’den başka bir alternatifi kalmamıştı. Boylece Afganistan’ı istediği gibi kendine bağlı bir hale getirmiştir. Amerika bu sırada devreye girerek, İran’ı ikna etmiş ve Afganistan’a ait vasıtaların bu ulke uzerinden transit gecmesini sağlamıştır.
Amerikanın Sovyet nufuzuna karşı Afganistan’a destek vermesi ve Afganistan’ın bu durumu cok iyi değerlendirmesi sonucu, onemli ilerlemeler kaydettiğini goruyoruz. Ancak bu durum, 1970’li yıllara kadar surmuştur. Amerika’da değişen iktidarlarların Afganistan’a karşı ilgisiz kalmaları, buna karşın Sovyetler’in de Afganistan’da hakimiyetlerini artırmaları sonucu ic calkantılar ortaya cıkmıştır.
Bu ortamdan faydalanan Davut Han (1963’de Başbakanlık’tan ayrılmıştı), Genelal Abdulkadir liderliğinde solcu subayların ve Muhammet Tereki onderliğindeki sivil marksistlerin yardımı ile Zahir Şah’ı kansız bir şekilde devirerek iktidarı ele gecirmiştir. Davut Han, meşruti krallık idaresini kaldırıp kendisinin de başkanı olduğu Cumhuriyeti ilan etmiştir. Davut Han’ın bu ikinci saltanatı, onemli olcude Afganistan’daki acı olayların da başlangıcı olmuştur.
Marksistlerin desteği ile gercekleşen 1973 darbesinden sonra solcu subaylara orduda daha cok gorev verilmeye başlandı. Ordudaki solcu atamaların hızlanması benzeri durum emniyet teşkilatında da gorulmeye başlandı. Ancak Davut Han, 1975 sonrası politikasında değişiklik yaptı. Sovyetlere karşı ne olduğu bilinmeyen bir ilişki donemine girdi. Sovyetler Birliği’nden acıkca uzaklaştı. Davut Han, solcu olmayan yoneticilere de gorev vermeye ve batıyla iyi gecinme politikası izlemeye başladı.
1976’da İran’a gitti. 1977’de Mısır, Pakistan ve Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. Sovyetler Birliği, Davut Han’ın bu faaliyetlarini temkinli bir şekilde izliyor ve Afganistan’daki danışmanlarının sayısını surekli artırıyordu. Mayıs 1978’de Kabil’de toplanacak Bağlantısız Ulkeler Bakanlar Konferansı’nda Davut’un tutumu ele alınacaktı. Aynı yılın Nisan ayında Kabil’e gelen Kuba heyetine karşı Afgan yonetiminin umursamaz tavrı ve daha once sergilediği Kuba alehtarı faaliyetler, sosyalist ulkeler arasında Afgan yonetimi karşıtı bir cephe oluşturdu.
Diğer tarftan komunist Percem Partisi’nden Mir Ali Ekber Heybar’ın oldurulmesi uzerine ulke icinde komunistlerin Davut Han’a karşı başlattıkları muhalefet, 17 Nisan 1978’deki hukumet darbesinin başlangıcı oldu. Heybar’ın cenaze torenine 11 bin kişinin katılması Davut Han’ı endişelendirdi. Davut Han, hemen harekete gecerek aralarında Babrak Karmal ve Nur Muhammed Tereki’nin de bulunduğu komunist Halh ve Percem liderlerini 24 Nisan’da hapsetti. Tutuklananlardan Hafızullah Emin, kacmayı ve orduya haber gondermeyi başardı.
Afganistan Devleti 3
Tarih0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Tarih
- Afganistan Devleti 3