Adilcevaz’da yaşayan Seher Bulut 122 yaşında. 250 torunu olan Seher Nine, Van ve Bitlis civarında Ermenilerin katliam yaptığını anlatıyor: “Kadınlara tecavuz ettiler. İnsanları bir ahıra doldurup yaktılar. Yezidi ve Hıristiyan olanlara dokunmadılar. Musluman Turk ve Kurtleri oldurduler.”

Başındaki bembeyaz tulbent, gecmiş yılların yuzunde bıraktığı derin cizgileri iyice belirginleştiriyor. Boynundan hic cıkarmadığı 500’luk tespihini damarları tek tek secilen parmaklarıyla hic durmadan cekiyor. Salavatsız ve duasız soz cıkmıyor ağzından. Yuruyemediği icin gunlerini kendisi icin hazırlanan yun doşeğin ustunde geciriyor. 20 yıldır da gozleri gormuyor. Yaşadığı “yuz yılı” fotoğraflayan gozlerinin artık “feri sonmuş” durumda.

Seher Bulut 122 yaşında. Bitlis’in Adilcevaz ilcesinde yaşıyor. Turkiye Cumhuriyeti tarafından kendisine verilen nufus cuzdanındaki doğum tarihi hanesinde Hicri 1300 yazılı. Yani o daha cumhuriyet kurulmadan 40 yıl once 1883’te dunyaya gelmiş. Başka bir deyişle Birinci Dunya Savaşı başladığında 31 yaşındaymış. Bu uzun zaman dilimine cok şey sığdıran Seher Nine’nin, gozleri gormese de hafızası hÂl cok guclu. Zihninde yer etmiş onemli olayları hic unutamıyor. Ozellikle de Doğu Anadolu Bolgesi’nde yaşananları.

Seher Nine, Ermenilerin Van ve Bitlis civarında Birinci Dunya Savaşı’ndan once koy basıp insanları katlettiklerini soyluyor. O gunleri anlatırken zaman zaman duygulanıyor: “Dağlardaki veya uzaktaki koyleri basıp sadece Muslumanları olduruyorlardı. Kadınlara tecavuz edip onları ya asıyor ya da yakıyorlardı. Biz o yıllarda bunları cok duyuyorduk. Ermeniler İzdi (Yezidi) ve gavurlara (Hıristiyan) hic dokunmuyordu. Musluman olsun da Kurt, Turk fark etmiyordu. Herkesi olduruyorlardı. Osmanlı’nın kopekleri diye insanlara ceşitli hakaretler yaptıktan sonra katlediyorlardı. Osmanlı başa cıkamıyordu. Ahlat ve civarında bu giderek artıyordu.”

Seher Bulut sadece duyduklarına ve o yıllarda anlatılanlara bakarak konuşmuyor. Onun hayatında yer edinen ve bizzat tanık olduğu katliamlar da olmuş. İnsanların Ermeni ceteleri tarafından nasıl yakıldığını ise şoyle anlatıyor: “Koyun adını hatırlamıyorum. Zaten yabancı olduğu icin adını bilmiyordum da. Tatvan’a yakın bir yerdi. Biz kacarken bu olaya şahit olmuştuk. Savaş olduğu icin erkekler Sarıkamış’a ve başka yerlere gitmiş ve donmemişlerdi. Koyde guclu erkek kalmamıştı. Koyu basan ceteciler talan ettikleri kadınları, cocukları ve yaşlıları bir ahıra doldurup yakmışlardı. Bazılarını da yanlarına alarak koyu terk etmişlerdi. Biz koye girdiğimizde cesetler kokuyordu. Irzına gecilmiş ve oldurulmuş kadınlar vardı.”

Osmanlı’nın Ermenilerle ilgili olarak aldığı tehcir kararını da kendine has uslubuyla dile getiriyor: “Ermeniler koy yakıp inanları oldurunce hukumet onları surdu. Kacarken de vuruyorlardı. Biz de vurduk. Bizim erler onlar gibi kadınlara tecavuz edip oldurmedi. Bizim askerimiz sadece silahlı olanları vuruyordu. Yollarda cesetler vardı hep. Her yer mahşer yeri gibiydi. Koylerini terk eden insanlar yollarda oluyordu veya aclık cekiyordu; Muslumanlar da Ermeniler de. Ama giderken onları Osmanlı askerleri korumaya calışıyordu. Milisler ise askerlere saldırıyordu.”

Seher Nine, Ermeni-Rus işbirliğine Bitlis’in işgali sırasında şahit olmuş. Rus askerleriyle Ermeni İntikam Tugayları, 3 Mart 1916’da Bitlis’i işgal ediyor. Bitlis’i savunan Piyade Yarbay Ali Cetinkaya komutasındaki Turk birliği sayıca ustun olan Ruslara ve Ermenilere karşı fazla dayanamaz. Seher Nine, Bitlis’e Ruslardan once Ermenilerin girdiğini soyluyor: “Ermenilerin başında Antranik Paşa (Ermeni İntikam Tugayları’nın kurucusu) diye zalim bir Ermeni vardı. İnsanları bu olduruyor, oldurtuyordu. Bitlisliler kacarken de cocukları ve yaşlıları geride bırakmıştı. Koprulerin altında olmuş ve soğuktan donmuş cocuklar vardı. Şehir Ermenilere bırakılmıştı.”

Seher Bulut, bu tarihlerde Ermenilerden kacarken aynı zamanda orduya silah da taşır. Bunun icin Diyarbakır’a giderken orada 1916 tarihinde Tuğgeneral rutbesiyle 16. Kolordu’nun Komutanlığı’nı yuruten Mustafa Kemal’i gorur. Seher Nine hem Rusları hem de Ermenileri ulkeden Mustafa Kemal’in attığını soyluyor: “Onu gordukten sonra bana moral geldi. Onun idare ettiği orduya silah taşıdım. Bu beni cok mutlu etti. Sonra biz gidip duşmanı yendik.” Mustafa Kemal Ataturk komutasındaki askerler bolgedeki bazı beylerle birlikte Bitlis ve Muş civarını işgalden kurtardı.

Aslen Ahlatlı olan Seher Bulut duşmanların atılmasından sonra evlenip coluk cocuk sahibi olur. Cumhuriyet ilÂn edildiğinde 40 yaşındadır: “Ben Ataturk’u gordum. Savaşa, sefalete ve acıya şahit oldum. Bunlar bana yeter. Cumhuriyet ilÂn edildiğinde cok fazla mutlu olmadım. Vatanın gavurdan kurtulması benim icin daha onemli. Allah bu millete zeval vermesin. Bizi duşmanlardan korusun. Muslumanları Rabbim mahcup etmesin. Şimdi de teror yapmak isteyenlerin dedeleri gecmişte bu vatan icin savaştı. Torunları niye kavga ediyor bilmiyorum. Ataturk’le birlikte doğuda savaşan Musa Bey bir Kurt’tu. Bizimle birlikte eline sopa ve taş alıp duşmanı kovalayanlar da Kurt’tu. Ama şimdi herkes bunları unutmuş. Kardeşlik yok, Muslumanlık yok. Aynı dinden olanlar hic kavga eder mi?”

Seher Bulut’un en buyuk oğlu Mehmet Bulut 91 yaşında. 12 cocuk annesi Bulut’un “birinci dereceden” dediği 250 torunu var. En kucuk torun 18 yaşında. Hatta torunun torunu bile var. Ancak Seher Nine onları pek tanımıyor. O sadece etrafındaki torunlarını ve kendi cocuklarını biliyor. Seher Nine, oğlu Mustafa Bulut’un yanında kalıyor. Oğlundan ve gelini Kubar Bulut’tan cok memnun. Surekli onlara dua ediyor. Gelinine ise toz kondurmuyor: “Allah gelinimden razı olsun. Bana cok iyi davranıyor ve bakıyor. Her şeyime yardım ediyor. Ben gelinimden cok memnunum Allah da ondan razı olsun.”

Zaman zaman hastalıklarla penceleşen Seher Nine ibadetlerinden asla vazgecmiyor. Temel ihtiyacların dışında gunu tamamen ibadetle geciyor. “Ben Allah’a şukretmekten, ibadet etmekten mutluluk duyuyorum. Peygamberimiz (s.a.v.) de cok ibadet ediyordu. Allah ummet-i Muhammed’e zeval, darlık yokluk vermesin. Bu zurriyet yer yuzunde buyuyerek sursun inşallah.” diyor. Seher Nine’nin boynundan hic cıkarmadığı 500’luk tespih sanki bir parcası. O salavat getirdikce tespih taneleri de aynı derecede onunla dile geliyor gibi. Namazlarını oturduğu yerde kılan nine icin en zor iş abdest almak. Ona da gelini veya torunları yardımcı oluyor.

Gelen misafirlerini dua ile kabul eden Seher Nine onları uğurlarken duanın yanına bir de nasihat yuklu gazel veya ilahi ekliyor. Tarih abidesine ait bu ilahileri dinleyenler de en az onun kadar huzunleniyor.