Gun gecmiyor ki bir kadın daha şiddet kurbanı olmasın, eşi ya da eski eşi tarafından oldurulmesin. Artık alenen, sokak ortasında, anne babaların gozu onunde, iş arkadaşlarının yanında kadınlar bir bitki gibi hayattan koparılıyorlar. Gazetelerde, haber bultenlerinde bir iki haber okuyor, sonra unutup gidiyoruz. Akşam ki dizide ya da yarışmada neler olup bittiği, yeni bolumde neler olacağı daha cok ilgimizi cekiyor. Gormuyoruz duşunmuyoruz ve bilmiyoruz sonra neler oluyor.O evlerde o bitmiş yok olmuş hayatların ardından neler oluyor.
Oysa sessiz kalarak, tepkisiz kalarak en buyuk suca biz de ortak oluyoruz. En buyuk suc cunku butun dinlerin, tum inancların en onemli kuralı budur: Can almayacaksın. Hatta bizim kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’de Maide suresi, 5/32 ayetinde “Bir insanı olduren butun insanlığı oldurmuş sayılır” şeklinde gecen bir cumle vardır. Ve biz %99’u Musluman bir ulke olduğumuza vurgu yaparız gerekli gereksiz her yerde. Bir can almak, hele hele bir anneyi yavrularının gozu onunde oldurup hem onlardan, hem hayatından koparıp almak ne dinle, ne insanlıkla, ne vicdanla uyuşuyor.
Ancak bir noktayı daha gozden kacırıyoruz. Bir kadın oldurulduğunde sadece bir kadın olmuş olmuyor. O annenin yavruları, cocukları da oluyor biliyor musunuz? En son iki gun once peş peşe iki kadın cinayetinde durum o kadar net olarak ortaya cıktı ki..İlki dort cocuğunun gozu onunde bir baba kendisine boşanma davası acan eşini olduruyor. Ne devlet, ne kanunlar, ne yakınlar kimse engel olamıyor.
Gene bir can gidiyor ama asıl annelerinin babaları tarafından oldurulduğune tanık olan o cocuklar oluyor.
Duşunebiliyor musunuz, normal şartlarda herhangi bir kaza, ya da hastalık nedeniyle anneyi kaybetmek bile buyuk bir travmayken, cocuklar en guven duymaları gereken babalarının annelerini oldurduğune tanık oluyorlar.Ve hayata 3-0, 5-0, hatta milyon kere 0 geriden başlıyorlar. Ne hakkımız var, cocuklara bunları yaşatmaya. Olayın belki de en sarsıcı diğer tarafı, bu adamlar kacıyor gunlerce haftalarca bulunamıyor. Sizce kim saklıyor ve bu adamlar nerede yaşabiliyorlar?
İkinci olay da dun Edirne’de bir hastane bahcesinde oluyor.Yine bir eş, boşanma davasına saatler kala silahla hastaneye geliyor ve eşini arkasından vuruyor. Bu annenin de yavruları var. İki cocuk da hayata aynen diğer oldurulen annelerin cocukları gibi hep geriden devam etmek zorunda kalacaklar. Bu travmayı omurleri boyunca unutamayacaklar. Nasıl unutsunlar ki? Olduren kişi, aynı zamanda onların hayatta olmalarına sebep olan kişi, varlıkların sebebi, babaları! Omur boyu unutamayacaklar cunku omur boyu o babayı hem genlerinde hem de kimlik belgelerinde taşıyacaklar. İsteseler de unutamayacaklar cunku en kucuk resmi işlemde dahi anne adı ve baba adı sorulurken, birisinin oldurulen, birsinin olduren sıfatıyla beyinlerine kazınmış olduğu bu iki ismi omur boyu hem yaşayacak, hem de unutamayacaklar.
Şimdi o cocuklar, diğer insanlara nasıl guven duyacaklar, nasıl inanacaklar, nasıl arkadaş edinip, nasıl sosyal ortamlarda yer bulabilecekler? Bir arkadaşları, ‘annen calışıyor mu, baban ne iş yapıyor?’ diye sorsa, ne cevap verecekler? Ya da cevap verebilecekler mi?
Asıl o cocuklar her gun defalarca olecek, her gun yeniden hayata tutunmaya calışacak ve her başlayan yeni gun onların yureklerinden bir parcayı daha sokup goturecek. İşte o nedenle iki konuya vurgu yapmak isterim:
1. Yasa yapıcı ve uygulayıcının bu tur olayları sadece şiddet olarak gormekten vazgecip daha kapsamlı ve sosyal bir olay olarak değerlendirmesi gerekiyor. Aynı şekilde Devlet kurumlarının ve yetkililerin de olaya bu yonden bakması ve tum uygulamaları olayın hem psikolojik hem de sosyolojik boyutuna gore duzenlemesi cok onemli.
2. Evlilik oncesi işlemler yapılırken taraflar mutlaka psikolojik değerlendirmeye yonlendirilmeli. Hastanelerin Psikiyatri; Noroloji ve Psikoloji Bolumlerinde cok geniş kapsamlı taramalardan ve testlerden gecirilmeli. Kişiler, hem kişilik tarama testleri ve akıl ruh sağlığı değerlendirilmeleri acısından, hem hormonal yapıları, hem biyolojik ve fiziksel durumları bakımından mutlaka ciddi bir taramadan gecirilmeliler. Ofke kontrol durumları, kaygı duzeyleri ve kişilik oruntuleri cok iyi saptanmalı. Aksi halde hem anneyi hem de cocukları kaybediyoruz. Toplum bu kadar kaybı kaldıramaz, bu kadar yaralı birey, sağlıklı bir toplum oluşturamaz.
Unutulmasın: Her kadın eceliyle olmeyi ve cocuklarının buyuduğunu gormeyi hak ediyor.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]