Omay Omay (Umay)
Omay (Umay), Eski Turkler'de anneleri ve cocukları koruyan, olumlu nitelikleri bulunan bir ruhtur. Yir-Sub'un (=Yer-Su; yerin ve suların ruhları) Turk topluluklarına yardım etmesi gibi Omay da yalnızca cocukları değil, butun Turk boylarını koruyan, onlara kut veren bir varlıktır. Bundan oturu Omay, Kırgız Turkleri'ne gore bol urun almaya, mal-mulkun artmasına da yardım eder.

Her şeye yaşam veren guneşin de Omay'la ilgisi vardır. Guneş'in sarı rengi yuzunden Turk boylarında Omay'a, Sarı Kız da denilmektedir. Omay'a Sarı Kız denilmesi, Balıkesir'de Kazdağ yoresinde yaşayan Turkmenler'in Sarı Kız Efsanesi'ne acıklık getirir. Bu efsanedeki Sarı Kız adı, sarışın olan bir kıza değil buyuk olasılıkla Omay'ın korumasında olan bir kıza atıfta bulunmaktadır. Buna bağlı olarak da "Sarı Gelin" turkusundeki gelin sozcuğu, sarışınlığa değil sarı-ışık-guneşle ilişkilendirilen, cocuk ve kadınların koruyucusu Omay'a işaret eder. Omay, guneşin ısı vermesine bağlı olarak, ateş ve ocak kultleriyle de ilgilidir.

Turk efsane, masal ve oykulerinde ay erkek, guneş de dişi olarak duşunulur. Bu duşunce Omay kultuyle ilgilidir. Cunku -yukarıda da değinildiği gibi- bir dişi ruh olan Omay'ın, guneşle bağlantısı vardır. Bundan oturu, Anadolu Selcuklu mimarisine ait kimi orneklerde erkek ve kadını temsil eden daire ya da ışınlı daire icinde ay (hilal) ve guneş kabartmaları bulunur.

Kaşgarlı Mahmud'un eseri Divanu Lûgat-it Turk'te de kendisine değinilen Omay hakkındaki en eski yazılı belgeler Orkun Anıtları'dır. Tonyukuk Yazıtı'nin ikinci taşının batı yuzundeki 2. ve 3. satırlarda, duşmanın cokluğu karşısında geri donmek isteyenlere Bilge Tonyukuk'un verdği yanıtta, Omay şu bicimde anılır:

"Altun yışıg aşa keltimiz, İrtiş oguzug kece keltimiz. Kelmişi alp tidi, tuymadı. Tengri, Omay, ıdık Yir Sub basa berti erinc. Neke tezer biz?"

"Altın (=Altay) dağını aşarak geldik, İrtiş ırmağını gecerek geldik. Buraya dek gelenler geliş zor dedi, ama zorluk da duymadı. Sanırım Tanrı, Omay, kutsal Yer Su ruhları bize yardımcı oldular. Niye kacıyoruz?"

Tonyukuk'un bu konuşmasından sonra Kok Turkler duşmana saldırıya gecerler ve savaşı kazanırlar.

Kol Tigin Yazıtı'nın doğu yuzunun 31. satırında ise, Omay'dan şoyle soz edilir:

"Omay teg ogum katun kutınga, inim Kol Tigin er at bultı. Altı yegirmi yaşınga, ecim kagan ilin torusin anca kazgandı..."

"Omay gibi annem hatunun kutu sayesinde, kucuk erkek kardeşim Kol Tigin erkek adı elde etti. On altı yaşında, amcam kaganın ilini (=devletini) toresini şoyle kazandı..."


Nazarlık Olarak Kullanılan,
Keceden Yapılmış Omay Tasviri


Kol Tigin Yazıtı'ndan alınan bu satırlarda kaganın karısı (dolayısıyla Bilge ile Kol Tigin'in annesi), Omay'a benzetilmektedir. Kutunu Omay'dan alan Katun (=hatun, kralice) onun yardımıyla Kol Tigin'i doğurmuş, Kol Tigin de bu kut sayesinde erkeklik adını kazanmıştır. Bu anlatımlardan, Omay'ın kadın ve cocuklarla ilgili bir varlık olduğu acıkca anlaşılmaktadır.

Omay, Orkun Anıtları'nda dişi bir ruh olarak anılırken, 1. Altın Kol Yazıtı'nda beg (=beğ) olarak gecer. Bunun nedeni Turkce sozcuklerde dişil-eril ayrımının olmamasıdır. Oz Turkce adlar erkeklere de, kadınlara da verilebilir.

Anadolu'da dahil olmak uzere gunumuz Turkleri'nin yaşadığı yerlerde gorulen, pınar başlarındaki ağacların dallarına Tanrı'dan cocuk dilemek uzere kucuk bez salıncak ve beşiklerin asılması, İslamlık'tan onceki Omay kultunun izleridir. Bu gelenek, Omay inancının yer, su, ağac, olum kultleriyele ilişkili olduğunu vurgular.

Eski Turkler'den kalma yontu ve kaya resimlerinde Omay'a ait olduğu ileri surulen tasvirler bulunur. Kok Turk cağından kalma kalma kimi yontular, Kazakistan'ın Taraz (Cambul) kentindeki bolge muzesinde bulunan kaya resmi, Kok Turkler'den kalmış olan Kudirge kaya resimlerinden buyuk boyutta yapılmış olanı Omay olarak tanınmış ve saygı gormuştur. Gunumuzde Orta Asya'da, nazarlık olarak kullanılan Omay tasvirli dokumalara da rastlanmaktadır.

Orta Asya'da Culışman ırmağı yakınlarında bulunan Kudirge kurganlarının Kok Turkler'le ilgili olan katlarında bulunan tasvir, kimi araştırmacılara gore Omay'ı betimlemektedir. Bu tasvirde, ortada kurklu bir kişi vardır. Bağdaş kurmuş, ellerini onunde kavuşturmuştur. Kulaklarından uzun kupeler sarkmakta, başında sivri ve uc dilimli bir başlık bulunmaktadır. Solunda, yine kendisi gibi kurklu ve kupeli bir kimse oturmaktadır. Bunların sağında uc atlı atlarından inmiş, kadının karşısında diz cokerek ona saygı gostermektedirler. Atlarından inmiş atlıların arkasında da buyuk boyutta cizilmiş bıyıklı bir kişi vardır. Kimilerine gore kupeli ve kurklu olan kadın Omay'ı tasvir etmektedir. Ama bu kupeli kişinin erkek olması da muhtemeldir. Cunku, Kok Turkler zamanında erkekler de kupe takmaktaydı. Bu tasvirin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Kok Turk Devleti'nin kurulduğu sıralarda (6.yuzyıl) yapılmış olması muhtemeldir.



Omay inancı gunumuzde Altay ve Sibirya Turkleri arasında yaşamaktadır. Bu Turk topluluklarındaki inanclara gore Omay, her zaman cocukla birliktedir. Omay cocuktan uzun sure ayrılırsa, cocuk hastalanır. Omay'ın cocukla birlikte olmasının belirtisi, cocuğun uykuda gulmesidir. Ağladığında, Omay gitmiş demektir. Cocuk hastalandığında, Omay'ı getirmesi icin kam cağrılır.
Omay'ın cocukları ve anneleri korumasıyla ilgili olarak onun, lohusa kadınlara kotuluk yapan Alkarısı / Albastı'nın (=Albıs) duşmanı olduğu fikrini savunan Turkologlar da vardır.

Ana Turk topluluğundan milattan cok eski donemlerde kopup ayrılmış olan Saha (Yakut) Turkleri'nde Omay benzeri bir ruh vardır ve Ayısıt ya da Ayzıt olarak adlandırılmaktadır. Yakutlar onu Kotun (=katun, hatun, kıralice) olarak anarlar. Ayzıt, bazı Yakut rivayetlerinde Gok Tanrı'nın karısı olarak gecer. Ayzıt, guzelliği simgeler. Eski Yunanlılar'ın Afrodit'ine benzer ama onun gibi fuhşu değil namusu temsil eder. Bir kadın doğum yaptığında Ayzıt tarla, cicek ve yemiş perilerini yanına alarak kadının yanına gider. Bu periler uc gun, uc gece lohusanın yanında kalarak ona hizmet ederler. Ayzıt, cennetteki Sut Ak Gol'den getirdiği damlayı yeni doğmuş cocuğun ağzına damlatır ve bu damla cocuğa ruh verir. Cocuk sut damlası ile kut'landıktan sonra Ayzıt perilerini alıp gider. Ayzıt ancak namusunu koruyan kadınların lohusalığına gider; namussuz kadınlara asla gitmez.

Abdulkadir İnan, Şamanizm adlı eserinde Ayzıt hakkında şu bilgileri verir (Abdulkadir İnan'ın anlatımından Yakutlar'ın inancında birden cok Ayzıt olduğu anlaşılır): "Ayısıt yaratıcı, bereket ve refah sağlayıcı dişi ruhların zumresine denir. Bunlardan kimileri kadınları ve cocukları, kimileri de dişi hayvanları ve hayvan yavrularını korurlar. Ayısıtlar, dağınık halde bulunan hayat unsurlarını birleştirir ve kut yaparlar. Bu kut denilen nesneyi ana karnındaki cocuğa ufleyip ona can verirler. Gebe kadınlar daima bu ruhların himayesinde bulunurlar. Kuğu kuşları Ayısıtlar'ın timsali sayıldığı icin bu kuşlara dokunulmaz. Yakutlar'ın inanışlarına gore Ayısıtlar, gokten gumuş tuylu ak bir kısrak suretinde inerler. Yele ve kuyruklarını kanat gibi kullanırlar. İnsanları koruyan Ayısıtlar yaz gunlerinde guneşin doğduğu yerde, hayvanları koruyan Ayısıtlar da kış gunlerinde guneşin doğduğu yerde bulunurlar. Yakut kızları Ayısıt adına tangara yapıp yataklarının altında saklarlar. Kısır kadınlar cocuk vermesi icin Ayısıt'a dua ederler. Gebe kadınlar, doğum zamanı yaklaştığında oda ve evlerinin cevresini temiz tutmağa calışırlar. Komşu cocuklarına ve hayvan yavrularına karşı şefkat gosterirler, onları doyururlar. Cunku, Ayzıt gelince herkes guler yuzlu ve şen olmalıdır.


edebiyatogretmeni.net