ERKEĞİN KADINA YONELİK CİNSEL ŞİDDETİ
Şiddet olgusu insanlık tarihi kadar eskidir aslında. Tarihe bakılığında insanoğlu var edildiği gunden itibaren yaşamak icin oldurmeye başlamış aslında. Kendini korumak, gucunu gostermek istemiş. Once yemek icin avlanırken şiddeti oğrenmiş belki de. Sonra da kendine ait olanı korumak icin başka insanlarla savaşmış ve şiddeti devam ettirmiş. Zamanla savaştığı kişiler uzaktan yakına doğru bir seyir izlemiş. Artık uzaktaki değil yakındaki zarar gormeye başlamış.
Şiddet kelime olarak yıkıcı ve zarar verici cağrışımları akla getirir. Karşıdakine sozel, fiziksel, duygusal ve cinsel acılardan uygulanan bir davranıştır.Saldırı gucsuz ve zayıf konumda olanlara daha guclu ve egemenliği ellerinde tutan kişiler tarafından yoneltilir. Kadınlara yonelik şiddet olaylarını ırza gecme, ensest, fahişelik, pornografi ve en yaygın ve "meşru" kabul edilen bicimi olan eş dovme başlıkları altında toplayabiliriz.
Aslında erkeklerden kadınlara yonelen bedensel, psikolojik, cinsel saldırılar onlara yoneltilmiş aşağılama ve guc gosterme yollarıdır.Kadınlara yonelik şiddet, egemenlik kurmanın bir aracıdır. Unutulmamalıdır ki şiddet uygulayan erkeklerin, yalnızca, "hasta ruhlu ve alkolik" olduğunu duşunmek buyuk bir hata yapmaktır. Oysa şiddet uygulayan erkeklerin hepsi normal, bildik, tanıdık bicimde davranan erkeklerdir. Coğunlukla kadınlar şiddet uygulayan kocalarını "dışarıda melek" olarak tanımlıyorlar. Hatta bazıları, bu nedenle ailesine ve dostlarına, şiddete uğradığını soyleyemediğini, kendisine inanmayacaklarından emin olduğunu ifade ederler. Peki, evde farklı dışarıda farklı olan bu erkeklerin ruh hali neden bu kadar değişken olabiliyor?
Aslına bakarsanız, alkol şiddetin kaynağı değil erkeklerin kullandığı bir aractır. Gercekte ise bu kişilerin duygu dunyalarında bozulmuş bir sadizm eğilimine rastlarsınız. Onlar şiddeti artık keyif icin bile uygulayabilir hale gelirler. Her şey karşıdaki kişiye zarar verme aracı olur. Ben bunu sigara tiryakiliğine benzetiyorum. Tıpkı sigara icenler gibi yoksunluk krizi ve keyif alam aracı haline gelir şiddet bir sure sonra.
Bu tarz erkeklerin buyuk bolumunun aslında gelir getiren bir işi vardır. Gelir getiren faaliyetleri olanların şiddeti uyguladıkları goz onune alındığında bunların buyuk bir grup oluşturması, toplumun şiddet uygulayanların "işşiz, bir baltaya sap olamamış" erkekler olduğuna dair on yargısını gecersiz kılmaktadır. Şiddet uygulayanlar muhendis, doktor, mali muşavir ve sanatcılar; doviz burosundan lokantaya, pazarcılıktan market işletmeciliğine, tesisatcılıktan marangozluğa, kucuk imalatcıya kadar cok değişik işte calışan, esnaflar, polis, bekci, zabıta gibi kamu kesiminde calışanlar, buro elemanları, inşaatcılar, muhasebeciler; her meslek grubundan ve her kesimden erkekler.
Bu durum fiziksel şiddete uğrayan kadınların buyuk bolumunun aynı zamanda cinsel şiddete de uğradığını bize gostermektedir. Irza gecen erkeğin, aslında erkeklerden korktuğu, bu korkusunu yenmek icin bir misilleme olarak kadınlara karşı şiddet yonelttiği goruşu, farklı bakış acılarınca en cok paylaşılanıdır. Kadınların coğu dayaktan sonra zorla cinsel ilişki kurmaya zorlanırlar ve itiraz ettiklerinde ise, kocaları tarafından cinsel ilişki adına tecavuz ediliyorlar.
Evlilikte Tecavuz, dayaktan sonra kadına kocası tarafından uygulanan ve kabullenilen bir olgu. Kadınlar, kocanın ilişki teklifini kabul etmediklerinde, cok yoğun bir bicimde şiddete uğruyorlar. Ve en kotusu de kadınlar sonunda pes ediyor ve bunu kabulleniyor ve doğal olmasa da doğal bir eşlik gorevi olarak algılıyorlar ne yazık ki.
Freud'dan sonra cok kabul goren, kadınların şiddet kullanılmasından keyif aldıkları duşuncesi, belki bir grup kadın icin fantezi duzeyinde gecerli olabilecek, ozel ve yaygınlığı bilinmeyen bir mittir. Kadınların kuyruk salladığı, acık sacık veya karanlıkta dolaşarak ya da başka yollarla erkekleri kendilerine saldırmayı kışkırttığı goruşunun de gecerliliği yoktur. Aslında fantezi gerceğe donuşmeyen hayaldeki duşuncelerdir. Cinsel fantezi adına herhangi bir cisimle, kadının cinsel organına saldırıda bulunmak da bir başka yonuyle kadına yonelik cinsel şiddet turlerindendir. Şiddet uygulayan bazı erkekler kadına fantezi adı altında işkence yapıyorlar ve bunun adına cinselliğimiz diyerek mazeret buluyorlar ne yazık ki. Oysa fantezi duşuncede olan ve asla gerceğe donuşmeyen olgudur. Bunu gerceğe donuşturduğunuzde adı cinsel fantezi değil cinsel işkence olur.
Kadınların şiddete uğradıkları bir başka alan ise fuhuşa zorlama olarak onumuzde durmaktadır. Son zamanlarda kendi secmedikleri başka erkeklerle cinsel ilişkiye girme talepleri kabul edilmediğinde, dayaktan sonra erkeklerin tecavuzune uğraması da sanıldığı kadar nadir rastlanan durum değildir. Bunun her ulkede olduğu gibi ulkemizde de sektor haline gelmesi de maalesef kadının vucudu uzerinden para kazanarak gercekleşmektedir. Buna ceşitli sebeplerle zorlanan her kadının aslında ekonomik acıdan acziyet icinde olduğu icin yaptıkları yaklaşımını ben yetersiz goruyorum. Bu soruna psikolojik ve sosyolojik acıdan doğru analizler yapıldığında sebepleri ortaya cıkar ve doğru cozumler ortaya konulabilir.
Ulkemizde maalesef kotu uygulamalardan bir tanesi ise tecavuz sonucu evlilikler. Kacırılarak tecavuze uğrayan ve ailesinin zoruyla evlendirilen kadınlar da var. Bu da kısacası omur boyu cinsel tacize yol acmaktadır. Aileler, "bekareti bozulan", başkasına "satamayacaklarını" duşundukleri kızlarını zorla, hatta doverek, eve kilitleyerek tecavuzcu ile evlenmeye zorluyorlar. Tecavuzun travmasıyla cinsel isteksizlik duyan eşine, fiziksel şiddet uygulayarak tecavuz etmeye devam ediyor. Tecavuzcu erkek, cezalandırılmak yerine, ailenin zoruyla mağdur durumdaki kızla evlendirilerek odullendiriliyor ve bu kadına omur boyu, dayakla tecavuz etme hakkını elde ediyor.
Kadınların olayı duyurmaması cok nedenlidir. Zaten bedensel ve ruhsal bir orselenmeden gecmiş olan kadının, mağdur olduğu halde ispat etmesi yukumluluğu vardır. Durumunu kanıtlayabilse bile, toplumun, hatta ailesinin gozunde değerini yitirebileceği, duşmuş kadın olarak kabul edilmese bile değerinden bir şeyler yitirmiş olarak goruleceği korkusu, dayanaklı olan bir endişedir. Peki cinsel şiddete uğrayan kadınların ruhsal durumları nasıl? Gelin bir de onu ele alalım.
Cinsel Bir Saldırı Yaşayan Kadını Neler Bekler?
Olay yaşanırken, ilk aşamada cok şiddetli bir panik hali ile birlikte hayatta kalma endişesi, hatta mucadelesi vardır. Irza gecmenin, kadının yalnız kişiliğine ve cinselliğine değil, somut anlamda bedenine yonelik fiziki bir saldırı da olduğu duşunulurse basit yara bere, curukten, ivedi bir tıbbi yardımın zorunlu olabileceği kırık, cıkık, kanama vb'nin de tabloya eklenmesi beklenebilir.
Olayın hemen ardından, kişiye gore şiddeti ve suresi değişebilen ama sıklıkla ilk birkac ay icin kişinin yaşamında egemen olan ozel bir tablo, "Travma Sonrası Stres Bozukluğu" tablosu sergilenir". Bu devrenin ozelliklerini sıralarsak:
Bu kadınlar kendi bedenlerinden tiksinme, had safhada korku, urkeklik, sessizlik ve cekingenlik, eşinden korktuğunda başlayan titreme krizleri yaşıyor. Geceleri uyku sorunları, kÂbuslar gormeye devam ediyor. Gun icerisinde fiziksel olarak bitkinlik, halsizlik, seslere karşı aşırı tepki, baş donmesi, ayakta duramama en belirgin davranışları. Zamanla unutkanlık, irkilme, carpıntı, ofke patlamaları, aşırı yorgunluk, caresizlik ve umutsuzluk duyguları artıyor ve psikolojik sorunlara duyarlı/acık hale geliyorlar. Bir sure sonra kendini suclama, perdeleri acma korkusu, yalnız sokağa cıkamama, geleceğe yonelik plan yapamama, guvensizlik, duzgun cumleler kurmakta zorlanma, konuşurken gozle iletişim kuramama, sık sık ağlama krizleri, hayata karşı umitsizlik, yalnızlık hissine kapılma davranışlarında abartılı artışlar başlamaktadır.
Bu kadının adı yok ama maalesef ulkemizde sayıları bir hayli fazla ve gizli kalıyorlar. Yardım edecek kişi ya da kurumların varlığı bugun tartışılırken, ayrılmak isteyen kadınlar her gun oldurulurken hayatta kalmak icin susuyorlar ve susturuluyorlar.
Bugun ulkemizde asıl tehlike kadınları oldurmenin her gecen gun daha fazla sıradanlaşmasıdır. Haber sitelerinde, gazetelerde her gun kadına yonelik bir şiddet ya da oldurme olayı var. Nedenlerine baktığınızda ise daha cok kıskanclık adı altında, barışma teklifini ret ettiği icin oldurulen bu kadınlar, aslında kendi ayakları uzerinde durmak istedikleri icin olduruluyorlar. Erkeğin guc gosterisi yapacağı alanı kaybolduğu icin kadını geri isterken altında yatan duşunce keyif alacağı nesnesini kaybetmek istememesidir. Ayrılma ve bireyleşme sureclerinde başarısız olan bu erkekler, tıpkı annelerinden ayrılma doneminde olduğu gibi eşinden de ayrılamamaktadırlar. Evlenirken sağlıklı ve guvenli bir ilişki kuramadığı eşiyle sağlıklı ayrılmayı da zaten başaramıyorlar. Duygusal acıdan guvensizler ve ne yazık ki aşırı abartılı ve korkulu- saplantılı bir bağlanma duygusuna sahip oldukları icin, guvensizliklerini zarar vererek kapatmaya calışıyorlar.
Kadına şiddet uygulayan erkekler aslında aciz ve zayıf karakterli olduklarını bu şekilde kamufle etmeye calışıyorlar.
Gelin hep birlikte bu kadınlara elimizi uzatalım ve onların yanında olalım. Sozlerle değil şiddete uğrayan kadınları koruyarak, yaşama haklarını elinden almaya calışanlara karşı durarak ve hatta gerekirse onları topluma ifşa ederek bu kadınları koruyalım. Unutmayalım ki yarın bizim kız cocuklarımızın da bu tur bir insanla evlilik riski var ve o zaman bugun olduğu kadar duyarsız durabilecek miyiz?
Irza gecme, kadınları cok yonlu etkilediğine gore, onlemleri de cok yonlu olmalıdır.
Irza gecme olguları ile birlikte duşunulen, kanıtlanmamış ve gecerliliği olmayan mitlerin yıkılabilmesi amacıyla tabu bir konu olmaktan cıkartılması mucadelesi verilmeli.
Evli-bekar, "sahipli-sahipsiz", daha once cinsel deneyimi olan-olmayan fahişe ayrımı yapılmaksızın, ırza gecilme olayını yaşayan tum kadınlar aynı değerler sistemi icinde ele alınmalıdır. Hucum eden kişinin eski bir sevgili, arkadaş, koca, bir tanıdık veya akraba olması durumu kadının durumunu kuşku ile karşılamaya yonelik bir kanıt olarak kabul edilmemeli.
Kadının mağduriyetini kanıtlaması yerine, tecavuz edenin sucsuzluğunu kanıtlama zorunluluğu, yani ispat yukunun yer değiştirmesi sağlanmalıdır.
Cinsel bir saldırı ile karşılaşan kimseler utanc, şaşkınlık, korku veya ofkesini ayarlayamama endişesi ile yaşanan travmayı aktarmak ve kanıtlamak işlemleri sırasında yeniden zorluk yaşamaktadır. Bu nedenle, zorunlu bilgilerin edinilmesi icin konuyu yakından tanıyan ve nasıl mudahale edileceğini bilen ozel eğitimden gecmiş polis, hukukcu, psikolog ve doktorlar yetiştirilmelidir.
Kriz sırasında ve daha sonra, bedensel, davranışsal, cinsel zorluklara cok yonlu bir yaklaşım gerekmektedir. Bu yaklaşımda etkili oğelerin neler olduğunu belirlenmesi ve kullanılması gerek. Bilinc yukseltme ve "kendine yardım" gruplarının, "ustune gitme" tedavilerinin ırza gecme olgularını onarmadaki yerlerinin incelenmesi, akla gelen ilk onlemler icinde sayılabilir.
Bu konuda devletin de cok ciddi yasalar getirmesi ve yaşamı tehdit edilen her kadına gostermelik ya da şov amaclı değil gercekten iş bularak, kimliğini ve yerini gizleyerek, yeni bir hayata başlatarak ona sahip cıktığını gostermesi gerektiği bir donemdeyiz. Şiddet uygulayan erkeklerin uzun sureli rehabilitasyona alınması ve iş hayatının devamı icin şiddetten uzak durması gerektiğini devlet olarak ona da oğretmeliyiz.
Cengiz TURKMEN
Uzman Psikolog
Cocuk ve Aile Terapisti



[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]