Kadın; anne, iş kadını, temizlik gorevlisi , bakıcı, toparlayıcı, dengeleyici, idare edici, eğitimci, eş, sevgili ……
Eğer kadın tek başına bu kadar gorev alabiliyorsa biz de kendimize duşen gorevi yapıp toplum olarak kadına sahip cıkmalıyız. Fiziksel sağlığına, ruh sağlığına, toplumdaki yerine, ozerklik haklarına, guvenliğine insan olarak değer gorme ve diğer haklarına sahip cıkmalıyız.
Kadın sağlığı denince ilk akla gelen şey kadınların fiziksel sağlığıdır. Ama ruh sağlığı da en az fiziksel sağlığı kadar hatta belki de cok daha onemlidir.
Toplum olarak kadınlardan ne kadar cok şey beklediğimize şoyle bir bakalım, bunlar toplumdaki genel bakış acıları, tabi ki farklı goruşler ve davranışlar bulunmakla birlikte şu anda yaşadığımız ulkenin genel gercekleri; iyi bir anne olmalı, iyi bir eş olmalı, eşi isterse calışmalı eve destek olmalı eşi istemezse evde calışmalı, evin her tur genel ihtiyaclarını karşılamalı (icerde temizlik, yemek, cocukların bakımı, duzen vb.., dışarda cocukların okul takipleri, fatura ve diğer ev ihtiyaclarının giderilmesi, alışveriş), calışıyorsa erkeğin calışması daha değerli sayıldığı icin zamanında eve gelmeli ve yukarda sayılan butun işlerin halledilmesiyle uğraşmalı, akşam yemeğini hazırlamalı, cocukların odevlerine destek olmalı, dağınıklığı toplamalı, akşam eş eve gelince guler yuzlu olmalı ve sıkıcı bir iş gununu ardından eşinin rahatlamasına yardımcı olmalı, aynı zamanda her zaman bakımlı ve hoş bir kadın ve cinsel hayatta başarılı olmak icin cabalayan bir kadın olarak eşinin kendisine bağlılığını garantilemeli vb….
Şu anda bu beklentilerin doğruluğunu gundeme taşımadan şunu belirtmek isterim ki kadının bu kadar gorev icinde ayakta kalabilmesi onun ruh ve beden sağlığının iyiliğine bağlıdır. Ruh sağlığı kotu bir kadın nedir?
Cocukluğunda kotu bir aile hayatı gecirmiş bir kadın ( bu gecmişte taciz, dayak, aşırı baskılar, değer gormeme, sevgi eksikliği, cocuk yaşta ebeveyn kaybı, maddi problemler vb, bunlardan biri yada birkacı birden olabilir), ya aileden bir an evvel kurtulmak adına cok da duşunulmeden yapılan ya da gorucu usulu bir evlilik, ya da buyuk hayallerle isteyerek yapılan fakat zaman icinde hayat şartları, maddi sıkıntılar, yoğun iş temposu, cocuk vb durumlar nedeniyle monotonlaşmış, eşlerin artık birbirinden uzaklaştığı, cinsel hayatı azalmış, tahammulsuzluklerin başladığı, duyguların heyecan tutku ve aşk duygusundan sadece cocuğumun annesi yada babası, biz bu yola beraber cıktık yarı yolda bırakamam, toplumun değer ve orfleri nedeniyle aile butunluğu yıkılmamalı vb. şekline donuşmuş ve artık iki tarafı da tatmin etmeyen, mutsuz eden huzursuz eden beklentilerin karşılanamadığı bir evlilik..
İşte bunların hepsi, biri, ya da başka nedenlerden dolayı kadınların ruh sağlığı ciddi bicimde etkilenmekte ve bozulmaktadır. Oncelikle en cok gorulen problemler Depresyon, Yaygın Anksiyete Bozuklukları, Panik Bozukluk, OKB ve benzeri psikolojik rahatsızlıklar. Ve en kotusu de coğu kadın yaşadığı psikolojik sorunlardan haberdar bile değildir. Cunku coğunlukla yorgun, mutsuz, hedefsiz, yaşadığı hayatı kabullenmiş (oğrenilmiş caresizlik), hatta normalden fazla titizdir ve bunları normalleştirmiştir.
Coğu zaman uzmanlara başvurduklarında artık rahatsızlıklarının son aşamasına gelmiş olurlar ki bu da depresyonun artık intihar duşunceleriyle devam ettiği, kişinin yataktan bile cıkmak istemediği, yapılan hicbir şeyden zevk alınamama gibi durumların başladığı, takıntıların artık karşı konulamaz rahatsızlıklar verdiği, ya da panik atakların gundelik yaşamı tamamen kontrol aldığı doneme gelindiği anlamına gelir. Psikolojik rahatsızlığı başlamış kadın artık hayatını kurulu bir robot gibi surdurmekte, yapması gereken rutin işleri tekduze, duygusuz ve mutsuz bir şekilde yapmakta, kişisel bakımına, sosyal yaşantısına, sağlığına kendi ozel zevk ve ihtiyaclarına onem vermemeye başlamıştır. Hedefleri amacları ve gercekleştirmek istediği arzuları yoktur ya da olsa bile onları beyninin ozel bir odasına kapatmış baskılamış ve belki gercekleştiremeyeceğine inandığından belki de yaşadığı fiziksel ve beyin yorgunluğundan dolayı gercekleştirmeye guc ve cesareti olmadığından dolayı vazgecmiştir.
Peki artık kendine fayda sağlayamayan, kendine onem ve değer vermeyen bir kadından nasıl iş hayatında verimli olmasını, ruh sağlığı duzgun cocuklar yetiştirmesini, fiziksel sağlığının yerinde olmasını, topluma cevresine faydalı olmasını bekleyebiliriz? Bu mumkun mudur?
Tabi ki mumkun değildir. Ruh sağlığı bozulmuş bir kadın surekli sinirli, veya surekli suskun ve demoralize, cocuklarına ve eşine tahammulu azalmış, aşırı baskıcı veya aşırı ilgisiz, iş hayatında yeterince motive olamayan, odaklanamayan, ya da aşırı iş bağımlılığı olan, yaşadığı hayattan zevk alamayan, alkol ve tutun kullanım bozukluğuna ve belki de madde bağımlılığına meyilli, surekli duygu durum bozukluğu yaşayan, (bu durumlardan birini yada birkacını yaşayan) biri haline gelmiştir.
Peki bu kadar acık bir durum karşısında neler yapılmalıdır. Toplumda gerek sosyal medya da gerek sivil toplum orgutlerinde artık bilinclenen bir kesimin surekli toplumda kadının değer algısının yukseltilmesiyle ilgili calışmaları vardır. Fakat bunun yeterli olmadığı ortadadır. Burada toplumun değer yargılarını, kadının toplumdaki yerini değiştirmeye calışmak doğru ama uzun surecli bir hedeftir. Bu hedefi gercekleştirirken daha kısa sureli cozumler uretilmelidir. Sivil toplum kuruluşları, psikologlar, eğitimcilerin yapması gereken en onemli şey cevresini değiştirmekte başarısız olduğu icin oğrenilmiş caresizlik yaşayan kadınlarımızda verecekleri seminerlerle, reklamlarla, eğitimlerle değerli oldukları algısını yaratmak, hayatta yapmak istedikleri hedeflerine ulaşmak icin adım atmaları gerektiğini anlatmak, yaşadıkları rutin mutsuzluğun normal olmadığını ve bunun değişmesi gerektiğini anlamalarını sağlamak, yaşamlarında bazı şeyleri değiştirmeleri gerektiğini gostermek, mutsuz bir evliliğin, şiddetin, tacizin, mutsuz oldukları şeyleri surekli yapmanın onların kaderi olmadığını bilmelerini sağlamak olmalı ve bu konuda nasıl adım atabilecekleri konusunda yonlendirmeler yapmaktır.
Bunu yaparken hayatını değiştirmeyi başarmış, rutin mutsuzluğunu mutluluğa cevirmiş kadınların orneklerinin verilmesi hatta onların da bu seminer, eğitim ya da sosyal medya calışmalarında konuşmacı, anlatıcı olması buyuk fayda sağlayacak, o yapmış bende yapabilirim algısı yaratabilecektir.
Hayatta hicbir şey icin asla gec değildir. Cocukken okuması engellenmiş bir kadın icin istediği yaşta okuyabilmesi icin artık bir cok imkan bulunmaktadır, meslek edinememiş kadınların bir mesleklerinin olması icin bircok kurs ve eğitimler, destekler vardır, bazen değişikliğe adım atmak kendimizi iyi hissetmek icin biraz farklı giyinmek, sacımızı değiştirmek, biraz makyaj yapmak ve oturup hayatta neler istiyoruz, neler yaptık ve neler yapabilirizi duşunmek bile değişim icin cok buyuk bir adım olabilir. Bazen sadece, ben de bu hayatta varım, benim de isteklerim arzularım var, benim de mutlu ve iyi hissetmem gerek diye duşunmek bile bir değişim adımıdır.
Unutmayalım ki sadece mutlu, huzurlu, ruh sağlığı yerinde kadınlar mutlu huzurlu ve ruh sağlığı yerinde nesiller yetiştirebilirler.
Uzm. Klinik Psikolog Pelin OZAYDIN




[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]